2. Sezon ^Mr. Trouble^ Bölüm 38

5.2K 135 22
                                    

Imm. Merhabalar. Şimdi ben öyle eğlencesine bir video yaptım. Yan tarafta Multimedia'da görebilirsiniz. İzlerseniz aşırı mutlu olurum yani. Sonracıma neyse iyi okumalar. Ayrıca bu bölümü Nilüfer ve Nur'a adıyorum :D Nilüfer yazmaktan vazgeçme :D

Ben Jessica. Hayatı bir oğlanla tanıştıktan sonra boka dönen kız. Yemediği dayak ve uğramadığı ihanet kalmamış. Zavalli diye hitap edebileceğiniz kız. Ağlamaları gülmelerinden bin kat bile fazla olan kız. Ve şimdi de aldatılan kız.

Aslında ben aldatılmaya da alıştım. Hatırlarsanız Zayn'ı striptiz kulübünde bir kadının memelerinde basmıştım. Ayrıca o kadın da beni binlerce kez kaçırtıp ölümğne döven ve kendisini uçurumdan aşağı sürükleyecek bir adamın sevgilisiydi. Tabi biz o adamın hain olduğunu bilmiyorduk. Halk arasında Jessica'nın Zayn'dan sonra ki sevgilisi olarak tanınıyordu.

"Jessica." diye bir ses duyduğumda hafifçe gözlerimi açtım. Şu anda nerdesin derseniz hastanedeyim. 12 kutu psikolojik ilacı mideme yollamış ve cidden ölmeyi beklemiştim. Ne kimseye haber vermiş ne de ses çıkarmıştım. Sadece yatağımda huzurla ölmeyi beklemiştim.

Ama tahmin edersiniz ki gene istediğim şeyler olmamış ve babam aylık kontrol işini bugün yapmaya karar kılmıştı. Ve ben kapıyı açmayınca kırıp beni kurtarmıştı. Ah ne baba değil mi?

"Jessica neden yaptın?" dediğini duysam da ondan tarafa bakmadım. Uyandığım anda sorgulanmak isteseydim bir suç işleyip kendimi polis karakolunun önüne fırlatırdım.

"Zayn burda." dediğinde ışık hızıyla kafamı ona çevirdim. Babam kızgın bir şekilde bana bakıyordu. Ah, ne hoş.

"Sakın buraya girmesine izin verme." dediğimde kaşlarını daha çok çattı.

"Bana her şeyi anlattı. Belki de biraz onu dinlemen gerekir Jessica." dediğinde kahkaha attım.

"Sen benim mi babamsın Zayn'ın mı? Farkındaysan burada aldatılan kişi benim baba." dediğimde babm oturduğu yerden kalkarak yanıma geldi.

"Bak çocuğun hafızası o zaman yerinde değilmiş tamam mı? Ve bilirsin erkekler..." derken lafını kestim.

"Ve ihtiyaçları değil mi? Sana bir şey sorayım baba. Eğer hafızasını kaybeden ben olsam ve başka bir adamdan hamile kalsam kimse gelip bana bu kadar anlayışlı olacak mıydınız? Hayır. Çünkü sadece erkekler ve ihtiyaçları var değil mi?" diye bağırdığımda babam gerilemişti.

Sanırım feministlik damarımın kabarmasını hiç beklemiyordu. Umrumda değil. Herkesin her zaman onu mazur görmesinden ve her zaman sorunlu durumuna düşen olmaktan bıktım.

Babam son kez yüzüme baktıktan sonra bir şey demeden odadan çıktı. Derin bir nefes alıp tekrar cama döndüğüm sırada kapım çalındı. Tepki vermeyince kısa bir süre bekledi ve yavaşça kapıyı açtı. Kimin geldiğini görmek için hafifçe döndüğümde Zayn'ı gördüm.

"Git burdan." dediğimde aldırmadan kapıyı kapadı ve kayıtsız adımlarla bana doğru yürüdü.

"Beni dinleyene kadar hiçbir yere gitmiyorum." dedi ve yan tarafımdaki sandalyeye oturdu.

"Hafızan yerinde değilmiş, erkekler ve ihtiyaçlarıymış. Evet biliyorum." dediğimde dişlerini sıktığını gördüm.

"Jessica her zaman bu kadar zor olmak zorunda mısın?" dediğinde kaşlarımı kaldırarak şaşkınca ona baktım. Sonra da kafamı geri atarak kahkaha attım.

"Ben mi zorum? Zayn burada aldatılan kişi benim. Ve sen haksız olansın. Bilmem farkında mısın?" dediğimde kafasını önüne eğerek ellerinin arasına aldı. İleri geri hafif hafif sallandığını gördüm. Aldırmadan tekrar kafamı cama çevirdiğim sırada ayaklandı.

"Ben gidiyorum." dediğinde hevesle ona döndüm.

"Cehenneme mi? Lütfen Marry'i de götür." dediğimde gözlerini devirdi ve bir şey demeden kapıya yürüdü. Elini kapı koluna uzatmıştı ki bana döndü.

"Merak etme,cehenneme en çok sen yakışırsın." dedi ve göz kırparak hızlıca odadan çıktı. Arkasından kapıya attığım sürahiden de kaçmış olabilir. Büyük ihtimalle.

"Domuz! gerizekalı!" diye arkasından bağırsam da gelen sadece hemşirelerdi...

***

Evde boş boş oturmak ne kadar da sıkıcı bir şeymiş aslında. Ben her zaman hayatımdaki koşuşturmacadan sıkıldığımı söylerdim ama aslında sıkıcı olan hiçbir şey yapmamakmış. Yani aynı benim şu anda ki halim gibi.

Tam televizyonda güzel bir şey buldum derken çalan kapıyla yerimden kalkmak zorunda kaldım. Ayaklarımı resmen sürüyerek kapıya ulaştığımda hala gerinmekle meşguldüm.

Kapıyı açtığımda ise emin olabilirsiniz ki uykulu halimden damla eser kalmadı. Çünkü küçük bebeklere Chucky bebeğini gösterdiğinizde ne tepki alırsanız,bende aynı tepkiyi veriyordum.

"Senin burada ne işin var?" dediğimde suratına kamyon sürmek istediğim bir şekilde sırıttı.

"Seninle konuşmamız gerek Jess." diyerek beni ittirdi ve içeri girdi. Tamam anlamadıysanız diye söylüyorum gelen kişi Bloddy Marry'di.

"Benim seninle konuşacağım hiçbir şey yok. Evimden çıkar mısın?" dediğimde aldırmadan merdivenlere yöneldi. İsa aşkına bu salak kadın naptğını sanıyor?

"Hey! Nereye gidiyorsun?!" diye bağırarak bende peşinden koşturdum. Sanki eliyle koymuş gibi bularak benim odama girdiğinde artık çirkefleşmenin en tepesine geçtiğim için hırsla kolundan tutarak kendime döndürdüm ve hızla duvara çarptım.

Elimi boğazına dolarken o beni engelleyebilmek için çırpınıyordu.

"Evimden hemen defol!" diye tısladığımda nefes alamadığı için öksürmekle meşguldü. Biraz daha sıktıktan sonra hırsla onu ittirdim ve yere düşmesini sağladım.

"Benden bu kadar nefret etmenin nedeni Zayn'ı senden bu kadar kolay aldığım için değil mi? Kuyruk acın var çünkü. Yazık. Bizi her zaman uzaktan izlemek zorunda kalacaksın. Ben bebeğimi doğurduğum zaman ve Zayn ile birlikte ailemizi kurduğumuz da sen uzakta durup bakmak zorunda kalacaksın. Ne acı bir durum değil mi?" dediğinde ayağa kalkmıştı.

Daha fazla dayanamayarak üzerine doğru gittiğimde yüzünden geçen korkuyla geriye doğru yürümeye başladı.

"Onu elimden alabilmek için bir bebekten daha fazla yalan söylemen gerekiyor Marry." dediğimde geri yürümeye devam etti. Tam başka bir şey söylemek için adım atmıştım ki o da geriye doğru bir adım attı ve bam!

Marry merdivenlerden aşağı uçuyordu. Cidden uçuyordu. Çığlık attığımı duysam da olduğum yerde hareket etmeden duruyordum. Sonunda yere sertçe düştüğünde merdivenleri hızla inip yanına gittim. Kafasından gelen kanı görünce daha çok panik olarak hemen içeri koşup telefonumu aldım.

İlk ambulansı sonra da Zayn'ı aradım.

"Zayn?" diye bağırdığımda şaşırdığı için ilk ses vermedi.

"Ne oldu?" diye bağırdı kendine geldiğinde.

"Marry. Merdivenlerden düştü. Benim evime gel." dediğimde telefonu suratıma kapadı. Tanrım. Ben şimdi ne bok yiyeceğim?

Ay ne kadar bok bir bölüm yaaa. Çok kötü farkındayım ama sıcaktan bir bok yazamadım. Üzgünüm ve okuduğunuz için teşekkürler :D

I Knew You Were TroubleWhere stories live. Discover now