18

7.9K 193 16
                                    

Kolumu ince bele biraz daha sarıp burnumu saçlarının arasına doğru koyup güzel kokusunu içime çektim.

"Beni bırakma." diye mırıldandı uykusunda. Bırakmayacaktım. Asla.

Yavaşça yataktan kalktım ve yatağın yanında duran tişörtümü üstüme geçirdim. O yatakta çaprazlama yatarken bende son kez öpüp odadan çıktım ve çaprazında duran kendi odama girdim.

Çalmaya başlayan telefonuma yönelip ekrandaki numaraya bakmadan açtım.

"Esas kızımız her şeyi öğrenmiş ha?"

Nefret ettiğim ses kulağımda yankılanırken acı çekiyormuş gibi yüzümü buruşturdum.

"Artık yetmez mi Narissa ha? Yeter." dedim gittikçe ciddileşen bir sesle.

"Hayır. Sen benim yanımda,sevgilim olarak kaçakçılığa geri dönmeden hiçbir şey bitmez." dedi sinirle.

Sinir katsayımı yükseltiyordu ve ben sinirlendiğimde hiç hoş şeyler olmadığının en önemli tanığı oydu.

Bir önceki sinirlendirme de onu arabamla ezip 5 ay komada kalmasını sağlamıştım. Şikayetçi olamamıştı,çünkü yapabileceklerim araba ezmesiyle sınırlı değildi.

"Narissa siktirtme belanı. 5 ay sana yetmediyse anlarım ama lütfen beni rahat bırak. Tek hamlemle seni ve gerizekalı it sürünü öldürtebilecekken bana diklenmen yanlış,güzelim."

Söylediklerimle susmasıyla benimde suratına kapamam bir oldu.

Rahatlamış bir halde yatağa kendimi bırakıp tekrar elime telefonu aldım. Ekranda ki gülen,mutlu Jess'e baktım.

Her zaman olduğu gibi yine yüzümde oluşan o salak gülümsemeye engel olamadan ekrandan yüzünü sevdim.

Böyle yanımda gülmeyeli uzun zaman olmuştu. Aslında olaylar çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşmişti ama arada yaşadıklarımız olayın daha uzun hissedilmesini sağlamıştı.

Ben mutlu mesut yatarken bir anda kapım deli gibi yumruklanmaya başladı. Korkuyla yerimden fırladım ve hızlı, büyük adımlarla kapıya ulaşıp belimden de silahı çekip açtım.

"Zayn! " diye bir anda Pat üzerime atlayınca silah elimden fırladı ve ben ne bok yiyebileceğimi bilemeden yere düştüm.

"Neler oluyor be?!" diye bağırdım sinirle.

Pat ellerini yakama yapıştırıp suratını benimkine yaklaştırdı.

"Senin yediğin boklar yüzünden Jess yine kayboldu!" dediğinde yüzümdeki bütün kanın çekildiğini hissettim.

"N...nasıl yani?" dedim şaşkınla kekeleyerek.

"Odasında,otelde yok. Yatağının üzerinde isimsiz bir kaçırılma notu var ve odasının penceresi açık. Sence?" dedi üstümden kalkarken.

Hemen yerden kalkıp odasına koştum. Anlattığı gibi olduğunu görünce kalakaldım.

Benim yüzümdendi. Her bir bok benim yüzümdendi.

Dizlerimin bağı çözüldü ve vücudumu taşıyamayarak dizlerimin üstüne çöktüm. Ve erkek adama yakışmayacak bir şekilde deli gibi ağlamaya başladım. Bağırarak. Sevdiğini kaybetmiş biri olarak...

Kısa olduysa bile umrumda değil. Bu bölümü aşırı kızgın yazdım çünkü bana gelen mesajlar hiç hoş değil.Her neyse seviyesiz mesajlarınız kişiliğinizi belli eder,daha doğrusu kişiliksizliğinizi. Atatürk hakkında resim koymaktan gurur duyuyorum. Keşke elimden daha fazla bir şey gelse ama en fazla bu kadar. Eğer size rahatsızlık verdiyse,eh ne mutlu bana!

Saygılı okuyucularım umarım bölümü beğenmişsinizdir,ve okuma sayısı için çok teşekkür ederim. Okuduğunuz için teşekkürler,öpücükleeer :*

I Knew You Were TroubleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin