28

6.7K 168 21
                                    

Öncelikle duyurum var. Yarın yani teknik olarak bugün akşam üstü yazlığa gidiyoruz ve internetim olmadığı için yaklaşık 3 gün belki uzama ihtimaline karşı 1 hafta yeni bölüm gelmeyecek. Üzgünüm ama benim de aklımdaki şeyleri dağıtmaya ve yardırmaya ihtiyacım var :D Her neyse iyi okumalaar :)

"Şu anda burda olmamı yanında olmak istediğim için değil,zorunda olduğum için kalıyorum. Anlattıklarının ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ve sana hala güvenmiyorum." dedim bana doğru gelen Zayn'a.

Dediğim her şeye kafasını sallamış ama o çarpık gülümsemesini yüzünden silmeden bana gelmeye devam etmişti.

"Uzak durur musun ya?" dedim sağlam elimi havaya kaldırarak. Durmadan bacağımın yada kolumun kırılmasından yakınırken şimdi ikisi birden kırılmıştı. Ayrıca kaburgalarım da. Ciğerlerime saplanmalarından bahsetmek bile istemiyorum.

"Jess senden uzak kalamam. Bunu anlamıyor musun?" dedi benden bir adım uzakta durarak.

"Anlamıyorum. Çünkü sadece yanımdan uzaklaşmanı istiyorum. Anladın mı? Uzaklaş." dedim ve yine geri adım attım. Daha doğrusu adım atmaya çalıştım. Çünkü kırık ayağımı unutarak geriye doğru düşmeye başladım.

Düşünce daha fazla acıyacak kaburgalarımı düşünerek gözlerimi sıkıca kapadığım sırada bir el sıkıca belime sarılarak o büyük acıdan beni kurtardı.

"Bir gün benden kaçmaya çalışırken öleceksin diye korkuyorum cidden." diye mırıldandı yanımda. Gözlerimi hafifçe açarak etrafa bakındım. Zayn'ın ela gözleriyle karşılaşınca toparlanarak hemen doğruldum.

"Teşekkür ederim." diye mırıldandım kendimce.

"Afedersin? Ne dedin duyamadım da?" dedi kulağını bana doğru uzatarak. Gözlerimi devirerek ona baktım.

"Teşekkür ettim sağır şey." dedim ve arkama yavaşça dönerek koltuğuma yürümeye başladım. Yaklaştıkça içime dolan mutluluk sağlam koluma dolanan parmaklarla puf diye uçup gitti.

"Ne var?" dedim dişlerimin arasından. Bu çocuk sınırlarını fazlaca zorluyor.

"Sana küçük bir sürprizim var. Bodrumda." dediğinde kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"Ne sürpriziymiş bu?" dedim şüpheci bir şekilde. Bana yaklaştı ve önüme düşen saçımı kulağımın arkasına koyarken konuştu.

"Sürpriz denmesinin nedeni budur. Hadi gel." dedi ve elimi tutarak yürütmeye başladı. Ne kadar arada çekmeye çalışsam da sımsıkı tutarak çekmemi engelledi. Bodrumun kapısını açarak ışıkları yaktı. Sonra da bana yardım ederek aşağı indirdi.

"Nerede?" diye etrafıma bakınmaya başladığımda Zayn başıyla bir yeri işaret etti. Arkama dönerek baktığımda Martin'in bir sandalyeye bağlı halde oturduğunu gördüm. Kafasını kaldırıp tam gözlerimin içine bakınca ürperdim.

"Ona istediğin cezayı vermek istersin diye düşündüm. Aranızda neler olduğunu biliyorum. Piç kendisi anlattı." dedi. Aslında onu pek dinlememiştim. Sadece Martin'e odaklanmış haldeydim.

Yavaş yavaş yürüyerek yanına gittim. Gözlerimin içine bakıyor ama konuşmuyordu.

"Sevgilin öldü biliyorsun değil mi?" dediğimde kafasını salladı. Dudağımı ısırarak dolan gözlerimi saklamaya çalıştım. Arkama dönmüştüm ki sağlam elimi en son kuvvetimle suratına geçirdim. Kafası yana savrulurken suratına tükürdüm.

"Ben sana güvendim! Ben seni sevmeye çalıştım! Tanrım ben seni öptüm!" dedim ve bir kez daha geçirdim.

"Sana bir şey söyleyeyim mi? Seni öldürmeyeceğim. Ya da birisinden yapmasını istemeyeceğim. Seni burada bekleteceğim. İyileştiğim anda ise bana yaşattığın acıların 5 bin katını sana yaşatacağım. Bundan emin olabilirsin."

Ve bir kez daha yüzüne bakmadan Zayn'a yürüdüm. Yine bana yardım ederek yukarı çıkardı. Kendimi koltuğa atıp dışarı bakmaya başladım. Üstümde hissettiğim bakışlarla Zayn'a döndüm.

"Ne?" dedim sanki her şey günlük gülüstanlıkmış gibi.

"Ağla." dedi sadece. Ne kadar gülerek geçiştirmeye çalışsam da boğazımın kilitlenmesi ve gözlerimin dolması bir olmuştu. Zayn hafifçe yanıma oturdu ve saçlarımla oynamaya başladı.

"Her şey çok fazla geliyor artık." dediğimde ilk yaş intihar etti.

"Ben sadece yaşıma uygun bir şekilde mutlu yaşamak istiyorum. Bu olaylara dahil olmak istemiyorum. Her zaman dayak yedikten sonra kurtulan kişi olmak istemiyorum. İnsanlara bana yaptıklarını ödetebilecek kadar güçlü olmak istiyorum. Seninle yaşayabilecek güzel bir ilişki istiyorum." dedikten sonra gözlerinin içine baktım. Dudaklarını yavaşça araladı ama bir kelime çıkmadı.

"Ama hiçbirine sahip değilim." dediğimde bana sıkıca sarıldı.

"Bana sahipsin. En azından hayallerinden biri yanında." dedi ukalaca sırıtarak. Gülerek omzuna vurdum ve elimi yeni çıkmaya başlayan sakallarının üzerinde gezdirdim. Sonra da uzanarak ensesini tuttum ve dudaklarımızı birleştirdim.

Yeni sigara içtiği ve üzerine sakız çiğnediği için değişik olan tadına aldırmadan doyasıya  öptüm. Ayrı geçirdiğimiz her gün için öptüm. Nefessiz kalınca hafifçe geri çekilerek ela gözlerine baktım.

"Seni sonsuza kadar öpebilirim." dedi. Gözlerinden daha ilerisini istediğini anladım. Gerçekten,daha ilerisini.

"İstediğin zaman öpebilirsin." dediğimde gülümsedi.

"Benimsin."

"Seninim." dedim.

"Sonsuza kadar..."

I Knew You Were TroubleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin