3. Sezon 65. Bölüm

1K 49 2
                                    

Finalimize teknik olarak son 5 bölüm kaldı ancak erken bitirme ihtimalim var. Daha karar veremedim ama bir anda Final yazısı ile karşılaşırsanız şimdiden özür dilerim :/ Finalden sonra aslında Trouble'a final yaptığımda başladığım ikinci kitap olan Little Trouble'a devam edeceğim. Bu kitaba devam etme kararı aldığım için ona ara vermiştim.

Yani finalden sonra bile az da olsa Zayn ve Jess ikilisini görebileceksiniz. İyi okumalar ve multimedia'ya attığım şarkı ile okursanız çok mutlu olurum.

O anda Chess'in suratında görmeyi beklediğim binlerce ifade vardı. Korku,telaş ve niceleri. Ama hiçbiri. Hiçbiri yoktu. Şaşkınlık bile yoktu. Ki kapıyı kırıp içeri daldıklarında şaşırmış olmasını beklerdim.

"Zayn, sence ben salak mıyım?" Sorusu karşısında kaşlarımı çattım. Eh bu soruya bir sürü cevap verebilirdim.

"Sence ben,senin buraya destek getirmeden geleceğini mi düşündüm? Ya da sence bu işe girişirken ölmekten korkacak mıydım? Bir sürü şeyi atlıyorsun Zayn ve bu seni her zaman zayıf yapıyor." Dişlerimi sıkarken uzanıp boğazına yapışmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Zayıfım ama üstünlük bende." (kekoyum ama para bende hbdsjıkoal)

"Üstünlük? Ah hiç sanmıyorum." Çenemi artık o kadar çok sıkıyordum ki birazdan dişlerimin kırılmasını duyacak gibi hissediyordum.

"Ben beynini patlatmadan önce neden benimle uğraştığını söyle! Karımdan ve çocuklarımdan ne istedin?!" Bağrışım deponun içinde yankılanırken ona bir adım daha yaklaştım. Hala karşımda dimdik ve kendisinden emin bir şekilde duruyordu ve bu gebertme isteğimi daha da çok arttırıyordu.

"Sen benim aileme zarar verdin. Değer verdiğim herkesi acaba onu seven birileri var mıdır diyerek öldürdün. Ve şimdi acı çekme sırası sende. Ben ölsem bile sana asla huzurlu yaşamana izin vermeyecek başka kişiler de gelecek.

Asla mutlu olamayacaksın. Sana acıyorum."

Hiç beklemeden yumruğumu çenesine geçirdiğimde yere yığıldı. Üstüne oturduktan sonra hiç ara vermeden yumruklarımı yüzüne geçirmeye başladım. Ben ona vurdukça o yüzünde ki iğrenç sırıtışı silmek yerine daha da çok büyütüyordu. Yüzü neredeyse kandan görünemeyecek hale geldiğinde omzuma konulan elle durakladım.

Kafamı kaldırıp baktığımda Harry artık durmam gerektiğini gösteren bakışlarla bakıyordu.

"Onu böyle mi öldüreceksin? Ellerine pisliğin kanı geçmiş şekilde?"

Bir an arkadaşıma baktım. Yaklaşık bundan 3 yıl önce suçla alakası olan tek şey araba sürerken sincap ezmesiydi. O gece bile oturup ölen sincap için ağladığını hatırladığım arkadaşım şu anda bana bir adamı nasıl öldürmem gerektiğini söylüyordu.

İçimde hissettiğim vicdan azabıyla ona ve sonra diğerlerine baktım.

"Bunu görmek zorunda değilsiniz. İsterseniz çıkın." Birbirlerine baktıktan sonra anlaşmış gibi bana dönüp kafalarını olumsuz anlamda salladılar. O an eğer uygun bir durumda olsaydık arkadan 'My Heart Wil Go On' çıkacak kadar duygulanmıştım ancak,hatırlarsanız önümde ölmeyi bekleyen bir adam var.

"İşte ben buna duygusal film derim." Zar zor çıkan sesiyle mırıldanan Chess'e döndüğümde dizlerinin üzerinde doğrulmuş halde olduğunu gördüm.

"Bir söz vardı Chess bilir misin? Dizlerimin üzerinde ölmektense ayaklarımın üzerinde ölmeyi tercih ederim diye. Ne yazık ki sen şu anda seçim hakkına sahip değilsin." Harry'nin elinde tuttuğu silahı aldıktan sonra emniyetini geriye doğru ittikten sonra kafasına doğrulttum.

I Knew You Were TroubleWhere stories live. Discover now