Dönüşü Olmayan Yol

3.3K 145 0
                                    

Harabelere vardığında Bahar onu bekliyordu. Uzaktan Bahar'ı seyrediyordu yanına gitmeye can atıyor ama gidemiyordu.

Bahar bir ümit Selim gelir diye bekliyordu. Eğer gelmezse kararını vermişti kıyacaktı canına. Dayanamazdı onsuzluğa çünkü. Saat gecenin üçü olmuştu .Selim hala uzaktan Bahar'ı izliyor Bahar ise sessizce ağlıyordu.

Gül ise odada tek başına idi yorgun bir şekilde yatağa uzanmış uyuyordu.

Selim arkasında bir tıkırtı duydu. Yönünü arkaya çevirdi ,gelen amcasıydı.

Amcası bir atın üstünde usulca yeğenine yaklaştı. "Biliyordum senin böyle delilik yapacağını, biraz daha geç kalsaydım olacakları düşünemiyordum bile."

Selim şaşkın bir vaziyette amcasına bakıyordu. "Amca senin ne işin var burda?"

"Asıl senin ne işin var burda" dedi ses tonu sinirli olduğunu gösteriyordu. "Evde karın bekler ne yapıyorsun sen delirdin mi evlat?"

Selim çok üzgündü "Amca yapamayacağım , Bahar'dan vazgeçemem" dedi çaresiz bir şekilde.

"İyi düşün evlat, artık dönüşü olmayan bir yola girdin. Sakın yalnış yapma, olacakları düşün evde çaresiz seni bekleyen o zavallı kızı düşün."

Selim atının eyerini sımsıkı tuttu. "Ben herkesi düşünmekten yoruldum amca, birazda beni düşünseler olmaz mı yani? Niye ben fedakarlık yapmak zorunda bırakılıyorum amca, niye ben" demişti.

Baran ağa derin bir nefes aldı. " Kader evlat, birileri suç işler, bazen cezasını masumlar öder. Sizin kisi de öyle bir durum işte. Yine de sen bilirsin Selim, karar senin. Ben gidiyorum. Anlaşılan sen kararını vermişsin" dedi ve uzaktaki Bahar'a baktı.Olacakları da sen düşün artık" dedi ve atının yönünü geldiği tarafa çevirerek, usulca oradan ayrıldı.

Amcası gidince Selim yine düşüncelere daldı. Yine çaresiz bir şekilde kala kalmıştı. Ne yapacaktı şimdi. Amcası haklıydı, geri dönmesi gerekiyordu. Geri dönmek için atının gem'ini sıktı, birden harabelerin ordan bir hareket farketti. Uzakta neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.Bahar bir ipi kuru ağaç dalına asmaya çalışıyordu.

Gözlerine inanamıyordu. Bu kız ne yapmaya çalışıyordu öyle, Hızlıca atını harabelere doğru sürmeye başladı. "Hayır bu olamaz,Bahar yapamazsın bunu".

Selim bunları söylerken Bahar çoktan ipi boynuna geçirmişti. Ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra son kez içini döküyordu. Sevdiğinin evlendiğini görmek ve sevdiğinin ondan vazgeçmesi, dayanamazdı artık bu acıya.

"Sana söyledim Selim, beni ciddiye almadın. Benim sonumu sen yazdın. Bakalım bu vicdan azabıyla yaşayabilecek misin? Diyor boynundaki ipi sıkıca tutuyordu. Ayağının altındaki küçük taş yığınlarının birini düşürmesi yetiyordu,hayatına son vermesi için.

Selim nefes nefese atından inmişti ki "Bahar hayır! yapma dur" diyene kadar Bahar kendini çoktan ipe bırakmıştı. Selim hemen Bahar'a sarıldı. Onun boşluğa düşmesini engellemişti. Hızlıca boynundaki ipi çıkarmaya çalışıyordu.Neyse ki erken yetişmişti. Çok korkmuştu.

"Bahar ne yaptın sen" diye bağırdı. "Delirdin mi sen" kucağındaki kıza hem bağırıyor hem de ona sıkıca sarılıyordu. " Benim için canına mı kıyacaktın? Benim gibi bir insan için değer mi ha, söyle değer mi?"

Bahar mutluydu. Ölümün kucağından sevdiğinin kucağına düşmüştü. O da sıkıca sarıldı Selim'e. "Selim, sen geldin ya mühim değil hiç bir şey. Sen de beni seviyorsun, biraz daha gelmeseydin herşey bitmiş olacaktı, ama sen geldin bırakmadın beni" demişti.

Selim hala titreyen elleriyle sevdiği kıza sarılıyordu. "Bahar bu yaptığın delilik, neden böyle yapıyorsun?Evet geldim ama, seni bu saçma fikirinden vazgeçirmek için. Artık biz diye bir şey kalmadı Bahar anla artık. Ben bu saatten sonra evli bir adamım artık. Ne kadar acı bir durum olsa da buna ikimizde alışmak zorundayız."

Bahar usulca Selim'den uzaklaştı. Hala onun kollarında idi. Şimdi yüzünü daha iyi görebiliyordu. Selim'in dediklerine aldırış etmiyordu bile. O kadar birbirlerine yakın duruyorlardı ki, birbirlerinin nefes alış verişlerini duyuyorlardı.

Bahar hafifçe gülümsedi " evet! evli bir adamsın ama kollarında ben varım Selim ve karının yanında değil,benim yanımdasın. Beni seviyorsun sen bunu gizleyemezsin.Eğer sevmeseydin gelmezdin buraya, kaçıyoruz değil mi Selim? Kimsenin bizi bulamayacağı uçsuz bucaksız yerlere kaçıyoruz değil mi?"demişti ve Selim'in vereceği tepkiye bakıyordu.

Selim, Bahar'ın gözlerinin içine bakıyordu. "Evet" dedi "malesef seni seviyorum. Allah beni kahretsin ki seni seviyorum"diye haykırdı. "Ama" dedi derin bir nefes aldı. "Ama, biz birleşemeyiz, sana bunları demek için geldim buraya. Kaçamayız Bahar, bu kötülüğü kimseye yapamayız anla beni lütfen" dedi yalvaran gözlerle.

"Sen öyle san" diyerek Bahar Selim'in dudaklarına dudaklarını götürdü.

Selim şaşırmıştı ama karşıda koymuyordu. İlk defa Bahar'ı dudaklarından öpüyordu. Şimdi ondan ayrılamayacağını daha iyi anlamıştı, ikisi de bir anlık aşkın seline kendilerini bırakmıştı. Birden Selim'in gözlerinin önüne Gül geldi. Niye o kız gelmişti ki gözlerinin önüne. Gül öylece durmuş Selim'e bakıyordu. Gözlerini aniden açtı ve gördüğü rüyadan ansızın uyanan insanlar gibi şaşkın bir şekilde kala kaldı. Hemen Bahar'dan ayrıldı.

"Hayır olmaz Bahar! bu olmamalı anlıyor musun? Olmamalı" dedi ve Bahar'ı yere bırakarak ayağa kalktı.

Bahar da şaşkın bir vaziyette ayağa kalktı. Sevdiği adamın karşısında duruyordu ve mavi gözlerini hiç çekinmeden Selim'in ela gözlerine mühürledi. " Sen de beni istiyorsun Selim, bunu biliyorum. Görmüyor musun, ben hazırım. Hiç tereddüt etmeden senin olmaya hazırım. Madem kaçıp gitmek istemiyorsun o zaman izin ver karın olayım Selim" dedi. "Bana iyi bak Selim diyerek elleri ile kendisini gösteriyordu. "Sonucu ne olursa olsun, sadece seni istiyorum, senin karın olmak istiyorum, ben hazırım, burdayım, seninim"dedi.

Selim şaşkın bir vaziyette Bahar'a bakıyordu. "Olamaz bu, olmaz Bahar. Sana bu kötülüğü yapamam. Bu olmamalı. Ben gidiyorum ,tabi sen'de evine dönüyorsun. Bu geceyi ikimiz de unutalım ve burada ayrılalım. Bundan sonra ikimizin adı bir araya asla gelmeyecek Bahar üstelik gelmemeli de." dedi ve arkasına dönüp uzaklaşmaya çalışırken bir el kendisini tuttu. Bahar hızlıca Selim'i kendisine çevirdi. İkisi de yine yüzyüze geldiler.Bahar gecenin karanlığına inat gözlerinin mavisini bir fener gibi Selim'in gözlerine dikmişti. Selim ise kendisini o mavilikte kaybolmuş hissediyordu. Nefeslerinin sesini duyabiliyorlardı. Birbirlerine o kadar kilitlenmişlerdi ki, sanki dünyada zaman durmuş onlarda orada donup kalmışlardı.

Bahar Selim'e usulca yaklaştı. Dudakları birbirine değecek gibiydi. Bahar parmak uçlarının üzerinde durmuş yüzünü Selim'e daha da yakınlaştırmıştı. Sadece Selim'in duyacağı kısık bir sesle " Hayır Selim! ikimizde bir yere gitmiyoruz "dedi dudaklarını Selim'in dudaklarına mühürledi. Selim ise son defa Bahar'dan kendini ayırmaya kuvvet arıyordu.


BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now