Vuslat Vakti...

2.9K 112 0
                                    


İki aşık el ele evlerinin bahçesinden içeri girmişlerdi. Evin diğer fertleri bahçedeki masaya oturmuş kahvaltı yapıyorlardı. Onların gelişini önce Cano fark etmişti. Sinirli bir şekilde ayağa kalktı ve onların karşısına dikildi. " Nerdesiniz siz? Sabah sabah ortalıktan kalbolmuşsunuz. İnsan bari telefonunu alır yanına. Barış sabahtan beridir adınızı sayıklıyor." Demişti. Ama karşısındaki insanlar sadece aptal aptal gülümsüyordu. Onun söylediği sözleri duyduklarından bile emin değildi. Üstelik karşısında çok garip bir çift vardı. Onlar hem birbirlerine bakışıp gülüyor hem de el ele mi tutuşuyorlardı? Bu gördüğü çift kızı ile damadı olamazdı. Yok bunlar kesinlikle onlar olamazdı. Şaşkın bir şekilde masadaki kişilere baktı. masadakiler de aynı şaşkınlık içinde karşılarında aptal aptal gülen kişilere bakıyorlardı. Cano tekrar yönünü garip çifte çevirdi "Neler oluyor burada?" diyerek onlara dikkatlice bakıyordu.

Gül ile Selim birbirlerine baktılar. İkisi de aptalca gülmeye devam ediyordu. Sonra yönlerini şaşkın kişilere çevirdiler ve onların daha da fazla şaşıracakları şeyi ikisi birden aynı anda söylediler.

"BİZ EVLENİYORUZ!" diye adeta haykırdılar.

Herkes şaşkın bir şekilde karşılarındaki çifte bakıyordu. Duydukları doğru muydu? Bu duruma tek şaşırmayan kişi ise Barış'tı. Barış annesi ile babasını görünce teyzesinin kucağından inmiş ve annesi ile babasının yanına onların adlarını söyleyerek koşmuştu. Gül, kendilerine koşan oğlunu kucağına aldı ve oğluna sımsıkı sarılarak onu öptü. Selim de Gül'e sarılarak kucağındaki oğlunun saçlarını okşayarak öpmüştü. Oradakiler de şaşkın şaşkın onlara bakmaya devam etmişti.

Aradan iki saat geçmiş Cano hala şaşkınlığını atamamıştı. En çok istediği şey gerçekleşmiş kızı sevdiği adamı affetmiş üstelik onunla yeniden evlenmek istiyordu. Ama bu duruma bir türlü inanamıyordu. Karşısında oturmuş birbirlerine aşkla bakan kişileri izliyordu. "Peki ne zaman olacak düğün."

Gül annesinin sorusundan sonra o da merakla Selim'e bakmıştı. Evlenecekti ama nasıl olacağına dair hiçbir fikri yoktu.

Selim merakla kendisinden cevap bekleyen insanlara döndü yönünü. "Burada olacak. Ben nikah işini elimden geldiğince hızlı halletmeye çalışacağım. En erken yarın yıldırım nikahı ile evleniriz. Düğün yapamayacağız maalesef. Buradaki insanlar bizi resmi evli zannediyorlar. Evli olan insanların tekrar evlenmesi garip karşılanabilir. Bu yüzden kendi aramızda olur diye düşünmüştüm. Ama son söz Gül'ün. O ne derse öyle olur. Ama ben Urfa'ya gitmeden karımla tekrar evlenmek istiyorum" diyerek gülümsemişti.

Gül de gülümserek Selim'e baktı. "Ben de aynı fikirdeyim. Sade bir tören yeter. Zaten biz zamanında düğünde yapmıştık. Önemli olan düğün değil önemli olan karşımdaki adam. Ben de kocamla 3. Defa evlenmeye hazırım."

"Ne yani nikah yarın mı olacak?" diyebilmişti Cano.

Selim o an Gül'ün elini bırakarak. Tüh az kaldı unutuyordum. Bizim hemen geç kalmadan nikah işlemlerine başlamamız lazım. Gül hadi kalk gidiyoruz"

Gül de Selim'in söylemesiyle ayağa kalkmış Selim'in elini tutarak çoktan çıkışa yönelmişti bile.

Cano arkalarından seslenmişti ama onu duyan yoktu tabi. "Yaa ben bir günde her şeyi nasıl yetiştirceğim çocuklar."

Hülya ayakta şaşkınlıktan kapıya bakan annesini tutarak oturmasını sağlamıştı. "Merak etme anne biz hallederiz. Onlar kavuşmak için çok beklediler. Onların önüne daha fazla günleri yığmayalım. Yarında mutluluklarına şahitlik edelim olsun bitsin" demişti. Erkeklerde Hülya'ya destek vermişlerdi.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ