Güzel Hemşire

3.7K 143 4
                                    

Ama o an kendisi de bitmişti. Kendisini nasıl bir duruma sokmuştu öyle, kendisine bunu nasıl yakıştırmıştı. Amacına da ulaşmıştı, çünkü karşısındaki adam öfke saçıyordu, gözlerinden öfkesi belli oluyordu.

"Sen az önce ne dedin" dedi. Sesinde kontrol edemediği öfke vardı. Ne demek oluyordu şimdi bu, Barış uğruna başına birde bu mu gelecekti?

Gül bakışlarını yere çevirmişti, çünkü o gözlere bakarak konuşmaya korkuyordu. "ne duyduysan o" dedi. Bir an sağ bileğini bir el tutmuştu, şaşkın bir vaziyette elin sahibine doğru baktı ve ne olduğunu anlamadan kendini yatağın üzerinde buldu. Hemen bulunduğu yerden kalkmaya çalıştı ama artık çok geçti. Çünkü üzerindeki ağırlık ona müsaade etmiyordu.

Selim duydukları karşısında deliye dönmüştü. Hiç bir şey olmamış gibi bir de masum olduğunu düşündüğü kızın masum olmadığını duymuştu. Üstelik kız bunu söylerken o kadar kendinden emin davranmıştı ki resmen kendisi ile dalga geçiyordu. Bir de bu günahın bedelini ödeyemezdi. Gül'ün elini tuttuğu gibi yatağa fırlatmıştı, kalkmasın diye de üzerine uzanmış elleriyle kızın ellerini sıkıca tutmuştu. Bilerek ağırlığını kıza veriyordu. Gül, Selim'in ağırlığı altında sadece çaresizce çırpınıyordu.

"Bırak beni gaddar adam" dedi. Gözlerinde korku vardı. Selim bunu rahatlıkla görebiliyordu. Bakışları birbirine o kadar yakındı ki, birbirlerinin ılık nefeslerini bile duyuyorlardı. İkisi de hızlı hızlı nefes alıyordu. Bu durum Selim'i zorlasa da, şu anda hormonlarından daha önemli problemleri vardı.

Gül de karmaşık duygular içindeydi. Üzerine uzanan adam onda daha önce hissetmediği duyguları hissettirmişti.Kendisine neler olduğuna dair hiç bir fikri yoktu. Gül hala çırpınmaya devam ediyordu. Ne yapacaktı şimdi. Ya adam doğruluğunu ispatlamak için kendisine sahip olmaya kalkışırsa o zaman ne yapacaktı. Acaba yalan söyledim dese adama inanırmıydı ki? Üzerinde bulunan adama çaresizce bakmaya devam ediyordu. Ama o gözler adamın buna asla inanmayacağını söylüyordu. Bu saatten sonra yalan söyledim dese bile o adam kendisine inanacak gibi durmuyordu. Kendi kendinin başını yakmıştı. Bir an önce bu durumdan kurtulmalıydı ama nasıl onu bilmiyordu.

"Bırak beni diyorum" dedi çaresiz bir şekilde. "Eğer, söylediklerimin doğruluğunu ispat etmek istiyorsan nafile, gerçeği asla değiştiremezsin" dedi. Hala kararlılığını sürdürüyordu, öyle ya da böyle kaçışı yoktu. Adamı düşündüğü saçma fikirden caydırması gerekiyordu. "Ne, söyledimse eğer doğru" dedi.

Birden bileklerini sıkıca tutan eller hafifçe gevşemişti. Gül, Selim'in gözlerine bakmaya devam ediyordu. O gözlerde öfke vardı. Ama niye o kadar öfkelenmişti ki? Ne de olsa sevmediği bir kız vardı karşısında. Gül ona ihanet etmiş gibi davranıyordu. Daha yeni tanıdığı bir insana nasıl ihanet etmiş olabilirdi ki? Üstelik o adamın gözleri bu kadar güzel olmak zorunda mıydı? Başka zaman olsa o gözlerin sahibine aşık olabilirdi. Ama şu anda o gözlerin sahibi kendisinden tiksinirmiş gibi bakıyordu.

Selim, Gül'ün üzerinden usulca kalktı. "Ben tecavüzcü değilim" dedi. Beni istemeyen bir insanla zorla birlikte olacak kadar küçülmedim henüz" dedi. Az önce kendi kanıyla kirlettiği yatak örtüsünü elleriyle topladı. Gül de hafifçe doğrulmuştu. Oturduğu yerdeki örtüyü Selim'in toplamasını izledi.

Selim çarşafın kanlı olduğu bölgeyi göstererek: "iyi bak buna" dedi. Gül denileni yapmış ve yönünü Selim'in sağ elindeki çarşafa çevirmiş, bakıyordu.

"Artık bundan sonra bu çarşaf senin ve benim namusum bunu asla unutma" dedi. Sesi öfke tonuyla çıkarken son kelimeleri söylerken sesi kısık çıkmıştı.Sonra sinirli bir şekilde çarşafı elinden fırlattı yatağa.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now