Kaçış

2.8K 139 2
                                    


Gül, uzaklara dalmış, düşünüyordu. Ne olacaktı bundan sonraki hayatı. Bir karar vermişti. Sonucunu hiç düşünmeden. "Acaba yanlış mı yapıyorum?" dedi. "ondan vazgeçmekle, doğru mu yapıyorum" diyordu. Vazgeçmek istiyordu. Bir işaret, bir umut olsa hemen vazgeçerdi.

"Gül yarın gidiyorsun kızım. Hazırlıkların tamam mı?" dedi dedesi.

Gül, oturduğu yerden dedesine döndü. Hazır değildi zaten olmakta istemiyordu. Geri dönüşü olmayan bir yola girdiğini anlamıştı.

"Evet dede hazırım" diyebildi sadece ve yönünü tekrar bahçeyi gören cama doğru yöneltti. Uyuması gerekiyordu ertesi gün onun için yeni bir yolun ilk günüydü, ama sabaha kadar uyku girmedi gözüne.

Güneşin doğuşunu izledi bir sure. Sabah olmuştu artık. Bu şehirde bu ülkede son günüydü. Bir daha ne zaman gelirdi bilmiyordu. Kalbi çoktan gitmekten vazgeçmişti ama aklı kalması için bir neden olmadığını vurgulayıp duruyordu.

Telefonunu usulca eline aldı. Ve son kez onu aramaya koyuldu. Telefonun her dıt sesi yüreğinden bir şeyleri alıp gidiyordu sanki. Belki de son konuşmaları olacaktı kocasıyla, bilemiyordu. Telefon bir sure çaldı. Karşı taraf ısrarla cevaplamak istemiyordu sanki. Sonra saate baktı, sabahın 6'sında onun uyuyor olmasını hiç düşünmemişti. Zaten zamanın farkında da değildi.

Son kez sesini duymak istiyordu. Ama Selim bir türlü telefonu açmıyordu. Birden karşıdan "efendim" kelimesini duydu.

O an sanki kalbi duracaktı. Heyecanlanmıştı. Ne diyecekti şimdi ona, konuşmayı unutmuştu sanki.

" Alo Selim! Günaydın, ben Gül. Bu akşam geliyorum da onu haber vermek için aradım" dedi, hızlı bir şekilde.

Selim, usulca gülümsemişti. Sabah sabah karısının telefonuyla uyanmayı hiç beklemiyordu. Üstelik bu kızın gereksiz teferruatları onu daha da mutlu ediyordu. Sanki adını söylemese Selim onu tanıyamazdı.

"Günaydın Gül"dedi içinden de Gül'üm diye tamamladı cümlesini.

" Tamam, gelince beni ara seni almaya gelirim" dedi.

"Sen mi geleceksin?" dedi heyecanla.

"Evet, Gül ben geleceğim"

"Gerek yok, ben gelirim. Sen zahmet etme" dedi. Onun beklemesini istemiyordu. Zaten olmayacaktı ki orda.

" Zahmet olmaz, sen gel yeter ki"

Gel yeter ki demişti ama o gelmeyecekti. Asla geri dönmeyecekti. Sadece "tamam" diyebildi.

" Şey Selim" dedi mırıldanarak .

"Buyur ,Bir şey mi diyecektin?" demişti. Karşıdaki seste bir huzursuzluk vardı bunu hissetmişti Selim,

"Şey ben... neyse boşver ve hoşçakal dedi" hemen telefonu kapattı, yoksa vazgeçebilirdi.

Telefonu kapattıktan sonra pişman oldu. Neden Selim'i arayıp geleceğini söylemişti? Ama gitmeden önce sesini son defa duymak istemişti. Belki de daha fazla dikkat çekmemek içindi.

Havaalanına vardığında artık yol ayrımına gelmişti. Bundan sonra olacakları kendisi de bilmiyordu. O giderse barış bozulacak mıydı masumlar ölecek miydi. Berfin'le Baran yine mi kavuşamayacaklardı ama niye kendisi bu barışa kurban edilmişti. Artık dönüşü yoktu gidiyordu. Olanların sorumlusu kendisi değildi. Peki ya Selim? O ne yapacaktı şimdi? kuyrukta sıra beklerken bunu düşünüyordu.

Selim akşamı zor etmişti ama havaalanına gidemedi. Acil bir toplantısı vardı ve bir türlü erteleyememişti. Ama aklı hep oradaydı. Adamı Yusuf'u sürekli arıyor gelip gelmediğini soruyordu. Ama bir türlü beklediği cevap gelmiyordu. Şirketin dışına çıktığında saat iyice gece yarısına yaklaşıyordu. Gül, çoktan gelmiş olmalıydı. Bir an önce eve gitmek istiyordu. Kapının girişinde adamı Yusuf'u gördüğünde içi bir an sıkıldı.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now