Affedilmeyen

2.9K 126 4
                                    


Gül, Barış'ı babası ile bırakarak biraz nefes almak için her zamanki yerine gitmişti. Biraz yokuş tırmandıktan küçük bir tepeye gelmiş ve toza toprağa aldırmadan yere oturmuştu. Buradan bu masal gibi duran manzara daha güzel gözüküyordu. Peri bacalarının güzelliğini seyretti bir süre. Neredeyse bir seneye yakın Ürgüptelerdi. Bu şehre geldiği zamandan sonra hayatı biraz daha yaşanır hale gelmişti. Bugün oğlunun doğum günüydü. Gül için çok ama çok önemli bir gündü bugün. Geçmişe gitti, eğer Murat olmasa onu hastaneye yetiştirmese belki de oğlu hayatta olmayacaktı. Sonra Urfa geldi aklına. Bütün felaketlerine sebep olan Urfa.

Selim ile birlikte Başaran konağına geri dönmüştü. O cehennemine tekrar kendi ayağı ile döndüğü için kendisini affetmiyordu ama yine oğlu için geri dönmüştü. Belki de sadece tek sebep oğlu değildi ama diğer sebebi düşünmek istemedi. Selim'i sevdiği için kendisinden nefret ediyordu çünkü. Selim'in bu zamana kadar kendisine yaptığı şeyleri unutamıyor Selim'i bir türlü affedemiyordu. Ama eskisi gibi Selim'e de kızamıyordu. Çünkü Selim 1 yıldır hatalarını telafi etmeye çalışmıştı hep. Bunu inkar edemezdi.

O gün geldi aklına, yine aşiret büyükleri toplanmıştı. Gül Havin'den duymuştu toplantıyı. Oğlu ile ilgilenirken toplantıyı düşünmemeye çalışıyordu. Ama eğer onlar bir araya gelmişseler yine bir şeyler ters gidiyor demekti. Yine birilerinin canı yanacak demekti. Bu yüzden o da diğer konak sakinleri gibi ağaların niçin toplandığını anlamak için avluya çıkmıştı. Ama hiçbir şey Gül'ün düşündüğü gibi olmamıştı. Çünkü o toplantıda olmayacak bir karar çıkmıştı. Gül, kararı duyduğunda bir süre inanamamıştı, gerçek olamazdı duydukları. O da bütün konaktakiler gibi kararın açıklanmasını dinliyordu. Ama bakışları sadece tek kişinin üzerindeydi Selim'in. Selim'in yüzünde belli belirsiz bir neşe vardı. Bir ara o da Gül'e bakmış ama sonra yönünü büyüklere çevirmişti. Karar verilmişti yine her şeyi düzeltmede usta olan Mercan ağa kararı açıklamıştı. Gül, verilen kararı duyduğunda nefes alamayacağını hissetti bir an. Duydukları doğru olamazdı, kendisine gelmek için odasına doğru yönelmişti. Oğlunu ise Havin'e vermişti.

Odasına geldiğinde bir süre olduğu yerde dikilip kalmıştı. Aptal bir gülümseme vardı yüzünde. O an kapı çalınmıştı ve içeri Selim girdi. Gül, bir eli kalbinin üzerinde Selim'e bakmaya devam ediyordu. Sonra konuşmaya çalışarak "Duyduklarım doğru mu?" diyebildi sadece.

Selim karşısındaki şaşkın kadına bakarak hafifçe gülümsedi "Evet doğru!" dedi.

Gül ,hala şaşkınlığı üzerinden atamıyor duyduklarına inanamıyordu. "Yani şimdi sen, yani sen..." demiş devamını getirememişti.

"Yani ben artık Selim ağa değilim!" dedi Selim kendinden emin bir şekilde. Rahatlamıştı, isminin sonuna getirilen ağa kelimesinden kurtulduğu için çok ama çok rahatlamıştı.

"Artık sen de ağanın karısı değilsin" demişti. Gül, daha fazla dayanamamış ve Selim'e koşarak sımsıkı sarılmıştı. Selim de Gül'ü sımsıkı sarmıştı. Hayatının en önemli kararını vermişti ama şimdi anlıyordu ki hayatının en güzel kararını vermişti.

Bir süre sonra Selim Gül'ü karşısına alarak anlattı her şeyi. Uzun zamandır aklındaydı ve nasıl yapacağını düşünüp durmuştu. Mercan ağanın yardımıyla da son kararını vermişti. Ağa olmak istemiyordu, o sadece Selim olmak istiyordu. Belki zamanla Gül'ün Selim'i olurdu o kadar. Tabi bunu Gül'e söyleyemedi. Mercan ağa da aşkından dünyayı görmeyen Selim ağanın haline daha fazla dayanamamış ve ona yardım etmeye karar vermişti. Bütün aşireti karşısına almayı göze alarak Selim'in ağalığı bıraktığını herkese duyurmuştu. Selim'in yerine de ağa olarak Murat ağa olacaktı. Çünkü aşirette ağa olabilecek tek kişi oydu. Hem ağalık onun kaybettiği hakkı idi. Herkes bu son kararda hem fikir olmuş ve Selim'i ağalıktan çıkarmışlardı. Selim de azat edilir edilmez Gül'ün yanına koşmuştu.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin