Geçmiş ile gelecek

2.6K 128 1
                                    

Onca yaşananlardan sonra Gül'ün yüzünü oğlundan sonra Berfin'in bebek müjdesi güldürmüştü. Hancıoğulları bu yeni torunun haberinden sonra en azından gülümseyebilmişti.. Onların mutluluğu tarifsizdi. Küçük Hancıoğlu daha gelmeden bütün aileyi sevince boğmuştu Tabi ki Berfin ile Baran kadar mutlu olamazlardı...

Gül, annesinin artık gün yüzüne çıkmasını istiyordu. Artık annesiyle konuşma vakti gelmişti. Her şeye rağmen affetmişti annesini. Ölümle yüzleşmişti ,en sevdiğini kaybetmeyle yüzleşmişti. Anlamıştı artık, hayat kısa idi ve kaybedilecek bir zamanı bile yoktu. Hayatına giren herkesi affedecek kadar güçlü hissediyordu kendisini. Sadece biri hariçti Selim! Kalbi her ne kadar affetmek istese de affedemiyordu. Yüreği bu kadar yaralıyken olmazdı olamazdı. O bu düşünceler içindeyken yatağında uyuyan oğlunu seyretti bir süre. Sonra da davetsiz misafiri ile görüşmek için odasından çıkmıştı. Hülya gelmişti yanına. Belli ki o da bazı şeyleri artık hayatında netleştirmek istiyordu.

Hülyayı karşısında gördüğünde sadece kuru bir hoş geldin demiş ve arka bahçeye doğru ilerlemişti. Hülya'nın kendisini takip edeceğini biliyordu. En son Hülya ile orada yüzleşmişti şimdi aynı yerde kaldıkları yerden devam edeceklerdi. Çardağa oturmuş Hülya'nın gelmesini beklemişti. Hülya hiçbir şey demeden kardeşinin karşısına geçti. İkisi bir süre baktılar birbirlerine. Konuşmaya nereden başlayacaklarını ikisi de bilmiyordu. Hülya dayanamadı ve konuşmaya o başladı. Bildiği ne varsa her şeyi kardeşine bir bir anlattı. Annesinin neden kaçtığını, kimin çocuğu olduğunu hayatına dair her şeyi anlatmıştı. Sonra da gözlerinden akan yaşı silip susmuştu. Ama gözleri nedense susmuyordu. Gözyaşı sildikçe çoğalıyordu sanki.

Gül, kardeşini sonuna kadar dinlemişti. Annesinin geçmişi onun geleceğini çizmişti. Şimdi daha iyi anlıyordu. Bir sevda kurbanıydı o, masum bir bebeğin kurtuluş biletiydi. Annesinin bedelini ödemişti Gül, sadece annesinin değil iki aşiretin de sevdalarının bedelini ödemişti. O da ağlıyordu. Hele Hülya'nın Baran amcanın kızı olduğunu öğrendiğinde şaşkınlığı bir kez artmıştı. Başaralardan sevdiği nadir insanlardan biriydi Baran amca. Zor zamanlarında hep destek olmuştu, onu evinde kalmıştı. Yüreği temiz bir insandı. Zaten Baran amcasının neden yalnız yaşadığını düşünüp duruyordu. Bir nedeni olduğunu biliyordu ama o nedenin annesi olacağı hiç ama hiç aklına gelmezdi. Şimdi daha iyi anlıyordu zaman zaman Baran amcasının neden kendisine uzun uzun baktığını. Çünkü Gül ona annesini hatırlatıyordu. En azından iyi bir kişiydi Baran amca. Hülya'nın onu kızı olması Gül'ü inciltmemişti. Keşke babaları da bir olsaydı ama olmamıştı işte. Kardeşine uzun uzun baktı. O da kendisi gibi kurbandı o da masumdu. Hülya'ya haksızlık ettiğini düşündü. Ama o zamanlar farklıydı şimdiki durumları farklıydı. Yerinden kalktı ve kardeşinin yanına oturdu. Hülya yanına gelen kardeşine meraklı gözlerle bakıyordu. Gül ise elini uzatarak önce ablasının gözyaşını sildi tek tek. Sonra da gözlerinin içine bakarak "ablam olur musun?" demişti.

Hülya şaşkın bir şekilde kardeşine baktı, ne demekti şimdi bu? Gül onu affetmiş miydi yani. İçinde tarifsiz bir sevinç oluşmuştu. Kardeşi ona gelmişti, ablası olsun istemişti. Ne diyebilirdi ki? içindeki duyguları anlatacak cümle gelmiyordu aklına. Hiç düşünmeden kardeşinin boynuna sarıldı. Gül de Hülya'ya karşılık vermiş ve sıkıca sarılmıştı ona. Hatırlıyordu sanki, bu anı yaşamıştı sanki. Evet Hülya geçmişinde bir yerlerde vardı, eksik parçalarından birisini bulmuş gibi sevindi. Çünkü Hülya'yı unutmuştu ama çocukluğundan ona kalan kokusunu unutmamıştı.

"Ben hep senin ablandım Gül. Sen unutmuş olabilirsin ama ben küçük kardeşimi hiç ama hiç unutmadım. Ondan nefret etmeye çalışırken bile hep onu, küçücük ellerini çok ama çok özledim" diyerek yanıt vermişti.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now