Mezuniyet

3K 135 0
                                    


Mezuniyet günü gelip çatmıştı diploma töreninden sonra akşama kutlama vardı. O gün çok güzel geçmişti. Selim mezuniyetine gelmişti. Mezuniyet gününe kadar onunla hiç konuşamamıştı ama törende yanındaydı . Selim ona çiçek almıştı tabi kardeşine de bunu bildiği halde o kadar çok sevindi ki. Nasıl bir insandı en ufak bir hediyeye bile seviniyordu. Ufak ayrıntılar artık onu gözünde daha değerliydi. Kendisini son zamanlarda tanıyamıyordu.

Törenden sonra artık mezundular.Diploma örneklerini bile almışlardı.Bir elinde mezuniyet belgesi, bir elinde kep'i ile etrafa neşe saçıyordu. Gözleri bir an Selim'i aradı. Daha yeni kardeşinin yanındaydı o adam. Kalabalığın içinde görmesi çok zordu. Onu görmemek içine bir huzursuzluk vermişti. Hızlıca mezuniyet alanını turladı. Her tarafı bakmıştı ama yoktu. Niye arıyordu ki şimdi. Koştuğu için nefes alış verişi hızlanmıştı. Dinlenmek için bahçenin köşesindeki bir ağacın altına öylece oturdu.

Delilik ti bu yaptığı. Resmen her şeyi bırakmış kocasını arıyordu. Peki ne yapacaktı onu bulunca? Işte bu sorunun cevabını bilmiyordu. Nefes alış verişi düzene girdiğinde tanıdık bir ses duymuştu. Gözleriyle çevreyi taradı. Iki ağaç ötede Selim elinde telefon arkası Gül'e dönük vaziyette konuşuyordu. Merakına yenik düştü. Kimle konuşuyordu acaba? Konuşmak için ıssız bir yeri seçtiğine göre önemli biri olsa gerek diye düşündü. Biraz daha yaklaştığında, görülmemek için oradaki ağacı kendisine siper edindi.

"Hayır Bahar. Bunları daha önce konuştuk. Bizim mutluluğumuz diye bir şey yok artık. Ben başkasıyla evliyim ve ne yazık ki ondan ayrılamam bunu sende iyi biliyorsun. Artık kendi yolumuza bakacağız. Gül, hayatımda olduğu sürece biz diye bir şey yok. Anla artık beni yalvarırım. Ve bu konu burada kapansın. Daha fazla birbirimizin canını yakmayalım. Hoşçakal" dedi ve telefonu kapattı Selim.

Gül, ağacın arkasında sessizce onu dinliyordu. "Demek hala görüşüyorlar. Demek ben olmazsam kavuşacaklar öyle mi? Belki de tekrar bir araya gelmek için beni yok edecekler. Olamaz bu. Ben bu kadar nefreti hak etmedim. Madem, benim varlığım onların hoşuna gitmiyor. Yakında buralar da olmayacağım. Arkamdan bayram ederler artık" diyor sessiz sessiz ağlıyordu. Selim karısını fark etmemiş usulca oradan uzaklaşmıştı.

Artık bir şeyden tamamıyla emindi. Kocası o kızı çok seviyordu. Ve kendisini de bu aşka engel biri olarak görüyordu. Hızlıca gözlerindeki yaşları temizledi. Zaten bir iki güne herkesin istediği olacaktı. Ama Gül, artık eskisi gibi gitmek için can atmıyordu. Aksine hep bir mucize beklemişti. Kendini vazgeçirmek için. Ama şu anda daha net anlıyordu. Ne kadar doğru bir karar verdiğini. Bir mucize yoktu artık...

Mezuniyet gününün gecesinde balo vardı. Kızlar odalarında kendilerini geceye hazırlıyorlardı. Selim takım elbisesini giymiş, salonun ortasında turlayıp duruyordu. Berfin ile Gül'ün kendi odaları arasındaki turları bitmiş, sakince odalarında giyiniyorlardı. İkisin den de bir saattir haber alamıyordu. Kendisi çoktan hazırdı. "Ah şu kadınlar" dedi ve gülümsedi. Sanki sadece onlar mezun olmuşlardı. Altı üstü bir kutlamaydı işte. Gözlerinde ne kadar da büyütmüşlerdi.

Bir an kendi mezuniyetini düşündü. Ankara'nın en lüks otelinde bir gece düzenlemişlerdi. Selim arkadaşları, Hakan ve Kerem ile bekar evindeki hazırlıklarını eylenerek sürdürüyorlardı. Üç yakışıklı delikanlı birbirlerine baktılar ve kıyafetleri hakkında yorumlar yaptılar. Sonraca sinsice gülmüşlerdi.

" Bu gece çok can yakacağız gibi duruyor beyler" dedi Kerem muzipçe.

Hakan, ondan daha ciddi bir şekilde

"Abartma oğlum ne canı, partiye gidecek partnerimiz bile yok. Partideki tek üç sap biz olacağız sen çok can yakmaktan söz ediyorsun".

"Daha iyi ya oğlum. Bizi kısıtlayan yok. Bu gece bütün güzeller bizim."

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now