Barış Nerde?

2.7K 126 6
                                    


Gül, normal odaya alınmıştı. Kendisine gelmeye çalışıyordu. Zorlu bir iyileşme süreci onu bekliyordu. Bu defaki yarası daha ciddiydi. Hem yüreği hem de bedeni yaralıydı. Selim'in hapisten çıktığını Berfinden öğrenmişti. Onun özgür olmasına sevinmişti. Hatta onu özlemişti ama nedense onu görmek istemiyordu. Her ne kadar kalbi onun özlemi için atsa da kalbi çok fena kırılmıştı. Kendisini Dilan'a tercih etmişti. Dilan için karım demişti.Onun karısı bile olamamıştı. Her ne kadar ölüme giderken onun bakışlarını görmek onu mutlu etse de yüreği ona kızgın kırgındı. Bu yüzden de kaç gündür Berfin aracılığıyla devamlı arayan Selim'in telefonuna bakmıyordu. Her defasında bir bahane buluyor ve onunla konuşmuyordu. Eğer gerçekten konuşmak görüşmek isterse gelip onu görürdü. Niye gelmiyordu ki o? Üstelik oğlunu da çok özlemişti. Bunu bilmesi gerekiyordu Selim'in. Oğlunu da alıp gelebilirdi yanına. Ama Selim sadece telefonla aramakla yetiniyordu. Bu durumda Gül'ün canını acıttığı için onunla görüşmek istemiyordu. Gül bu düşünceler içinde iken arkadaşları Berfin ile Pınar gelmişti. İkisi de bir dakika olsun onu yalnız bırakmıyorlardı. Onları görünce gülümsemişti. Üstelik öğrendiğine göre onu yalnız bırakmayan birileri daha vardı. Annesi ve halasını biliyordu. Bir de Murat! Murat'a her defasında bir hayat borçlu oluyordu. Onunla ne yapacaktı bilmiyordu. Murat ile olan durumu çok ama çok karışıktı. Onu üzmemeye çalışsa da omuyordu işte. Bazen gönül ferman dinlemezdi ya Murat'ınki de öyle bir şeydi.Gül ne derse desin Murat vazgeçmiyordu. Ablası Hülya'yı ise birkaç kez görmüştü kapının önünde. Hülya içeri girmiyor uzaktan uzağa kardeşini izleyip duruyordu. Hülya'ya nasıl davranacağı konusunda tereddütte kalıyordu hep. Bir kardeşi üstelik de ablasının oluşunu bir türlü kabullenemiyordu. Oysa hep istemişti bir kardeşi olsun. Bu dünya da kendi canından birinin varlığına her zaman ihtiyaç duymuştu ama bu şekilde olacağı hiç ama hiç aklına gelmezdi. Hülya konusuna bir çözüm bulması gerekiyordu. Gül bunları düşünürken Hülya yine Berfin ile Pınar'ın içeri girdiği kapıdan kardeşine bakmaya devam ediyordu. Gül bu bakışı görmemezlikten gelerek bakışlarını arkadaşlarına yönlendirmişti. Şu anda tek istediği sevdiği insanların yanında olmasıydı. En azından bir kısmı yanındaydı onlarla vakit geçirmeye karar verdi ve onlara gülümsemeye çalıştı...

Dilan günlerdir bağ evine sıkışıp kalmıştı. Başına gelenlere bir türlü inanamıyordu. Selim ondan vazgeçmişti, elindeki boşanma celdini bütün öfkesiyle param parça etmişti. Selim hiç vakit kaybetmeden boşanma davası açmıştı. Ama bilmediği bir şey vardı Dilan kolay kolay kocasından vazgeçmeyecekti. Kendinden emin bir şekilde elini karnına götürdü. Bebeği olduğu sürece Selim ile bağları asla kopmayacaktı. Gül'e olan nefreti bir kez daha küllenmişti. O kadın hayatta olduğu sürece ona rahat yüzü yoktu. O kadını öyle bir silahla vurmalıydı ki? O kadın sonsuza kadar hayatından çıkmalıydı. Ailesini asla o kadına vermeyecekti. Çünkü biliyordu ki Selim kendisinden boşanır boşanmaz o kadına koşacaktı. Bu yüzden aklındakini uygulamaya geçirmek için acele bir şekilde koltuğun üzerine fırlattığı telefonunu eline aldı. Sonra da aradığı kişinin telefona bakmasını beklemeye koyuldu. Karşıdan gelen sesle birlikte sinsi sinsi gülümsedi. "Evet, yine ben. Sana işim düştü. Benim için küçük bir şey yapacaksın. Küçük bir problemi ortadan kaldıracaksın." Dedi ve karşı tarafın dediklerini dinledi. "Sana güvenebileceğimi biliyordum. Şimdi beni iyi dinle, o küçük problemin adı Barış! En yakın zamanda o veledi yok edeceksin. İtiraz etme lüksün yok biliyorsun bana borçlusun. Bana bahane üretme yap. Senden haber bekliyorum " diyerek telefonu kapatmıştı. Sonra da yakınındaki koltuğa oturdu elindeki telefonu kendinden emin bir şekilde yan tarafına fırlattı. Sinsi gülümsemesi yüzüne yayılmıştı bile. Şimdi keyfi yerine gelmişti işte. Gül ile Selim'in güçlü bağı Barış idi. Eğer Barış olmazsa Gül ile Selim de olmazdı. O Gül'ü az çok tanımıştı, evladınının olmadığı yerde asla kalacak bir kadın değildi. Selim'in aşkından ölse de evladının olmadığı yerde asla olmazdı. Eğer Barış olmazsa Gül de olmazdı. Elini karnına götürdü "Canım oğlum, üzgünüm bir abin olmayacak. Ama sen birilerinin abisi olacaksın. Baban en kıymetlisini kaybedince seni asla kaybetmeyi göz alamayacaktır. Az kaldı oğlum, babanın bize geri gelmesine az kaldı" diyerek gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now