Evlen Benimle...

2.8K 126 0
                                    


Bir gün önce;

Selim, hiç beklemediği telefondan sonra hızlıca konaktan çıktı ve arabasına binerek konaktan uzaklaşmıştı. Yol boyu giderken güneşin doğuşu ona eşlik ediyordu. Güneş tepelerden usulca belirdikçe gün aydınlığa kavuşuyordu ve Selim'de karanlıkta kalan yüreğini aydınlatma umuduyla arabasını hızla sürüyordu. Günlerce aradığı bir iz bulamadığı sevdiği kadının yanı başında olduğunu öğrenmişti. Hem şaşkındı hem de aklında binlerce sorular vardı. Gül, sadece görüşmek istemiş ve dedesinin bağ evini tarif etmişti. Hancıoğullarının bağ evine yaklaştıkça kalbinin sıkıştığını hissediyordu.

Gül, perdeyi usulca araladı. Güneş ışığı odaya doldu. Pencereyi açtı ve derin bir nefes aldı. Geceden beri hiç uyumamıştı. Ömrünün en zor kararlarından birini vermişti sabaha karşı. Şimdi de verdiği kararın bedelini ödemeye hazırlanıyordu. Dedesinin adamlarını geceden konağa yollamıştı. Selim eve girerken hiç zorluk yaşamayacaktı. Ona inanmak istiyordu ve kayıtsızca güvenmek. Bahar'ın söyledikleri aklını karıştırmıştı. O senin için töreyi karşısına aldı demişti. Şimdi bunun gerçek mi yalanmı olduğunu anlayacaktı. Arabanın sesini duyduğunda beklediği anın geldiğini anlamıştı. Gözlerini kapattı ve felaketini beklemeye koyuldu.

Selim ağa ne ile karşılaşacağını bilmeden arabasından usulca inmiş bağ evine bakıyordu. Evin ikinci katında pencerede Gül'ü gördü. Gül, gözlerini yummuştu. Yüreğinin sahibi, öfkesinin sahibi, kırgınlığının sahibi öylece duruyordu karşısında. Kalbinin sıkıştığını hissetti. Sonra bakışlarını kapıya yönlendirdi ve usulca yürümeye devam etti.

Gül, gözlerini açtığında kararlı adımlarla kapıya gelen Selim'e baktı. Onunla konuşmaya yüzleşmeye cesaret etmişti ama onu görür görmez bütün cesareti kaybolmuştu. Şimdi ne yapacaktı? Kendisini derhal toparlaması gerekiyordu. Verdiği karardan dönemezdi. Pencereyi kapattı ve perdeleri örttü. Oda yine karanlığa bürünmüştü. Yatağın içinde uyuyan oğluna doğru gitti ve onu koklayarak doyasıya öptü.

"Şimdi gitmem gerek oğlum. Baban geldi.Keşke bizim için gelmiş olsaydı ama bizim için gelmedi, Baran dayın ve Berfin halan için çağırdım onu. Onların mutluluğu için gerekirse biz mutsuz oluruz ama sen şimdi mışıl mışıl uyu ve dünyanın bütün kötülüklerinden uzak ol"

Gül, merdivenleri hızlıca indi ve kapıyı usulca açtı. Selim ile gözgöze geldiklerinde kalbine sanki bir bıçak saplanmıştı. Bu acıyı tanıyordu. Çok yakın zamanda böyle bir sızı hissetmişti. Ne tuhaftı ki onu son gördüğünde de şu an gördüğünde de yüreğindeki acı aynıydı. Gözlerini ondan kaçırdı ve hiç bir şey demeden arkasını döndü salona doğru yürümeye başladı.

Selim, bu sessiz hoşgeldine içinden karşılık verdi ve o da onu takip etti. Karşılıklı koltuklara oturduklarında ikisi de suskundu. Gül söze nerden başlayacağını bilmiyordu. Selim ise burada ne işi olduğunu bilmiyordu.

"Senin ne işin var burada?"

Gül, bu soru karşısında bakışlarını Selim'e çevirdi. Selim ciddi bir ifade takınmıştı. Zaten hep böyleydi hep ciddi dururdu. Onun güldüğü zamanlara çok az şahitlik etmişti. Zaten çok fazlada yanında olmamıştı ki.

" Bunun hesabını sana verecek değilim Selim ağa."

"Demek, hesap vermeyeceksin. Ben sana gelmeyeceksin derken ciddiydim söylediklerimde. Dönmeyecektin buralara."

"Merak etme ağa. O günki söylediklerin dün gibi aklımda. Ama sende beni biraz olsun tanımış olmalısın. Pek kimsenin sözünü dinleyecek biri değilimdir."

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now