Hain değilim.

2.5K 129 2
                                    


Selim, en az oradakiler kadar şaşkın bir halde kendisine küçük adımlarla gelen oğluna bakıyordu. Dizlerini üzerine çöktü ve oğlunun kendisine gelişini izledi. Barış babasının yanına geldiğinde minik ellerini Selim'e uzatarak yine o sihirli kelimeyi söylemişti "Ba-ba!.."

Selim, oğlunu şaşkın bir o kadar da mutlu bir şekilde kucağına aldı. "Oğlum! canımın içi" demişti.

Gül, ilk şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra elinin tersi ile gözündeki yaşı sildi. Hızlıca Selim ile oğlunun yanına geldi. Selim'in kucağında olan oğlunu Selim'e danışmadan hızlıca aldı. Selim, bir anda kucağında oluşan boşluğa şaşırsa da öfkeli bir şekilde Gül'e bakmayı ihmal etmedi. Gül, ise oğlunu sıkıca sardı o da aynı öfkeyle Selim'e bakıyordu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun Gül?"

"Bir şey yaptığım yok, sadece oğlumu bu berbat ortamdan kurtarıyorum" dedi öfkeyle.

"Gül!" diye bağırdı Selim.

Hiç kimseden ses çıkmıyordu. Herkes Selim ile Gül'ü izliyordu.

Gül, Selim'e aldırmadan yönünü odasının olduğu tarafa çevirdi. Odasına gitmek için hareket etmişti. Ama yine aynı öfkeli sesi duyunca olduğu yerde durdu.

"Gül! Böyle çekip gidemezsin. Az önce neler oluyordu anlat. Neden Dilan'ın boğazına yapışmıştın?"

Gül, öfkeli bir şekilde yönünü Selim'e döndü. Belki de ilk defa Selim'e bu kadar nefretle bakıyordu. Yüreğini hiç çekinmeden param parça eden o adama aşık olduğu için kendinden bile nefret ediyordu o an. Bütün nefretini kusarcasına "Onu bana değil Karın'a sor" demişti ve hızlıca odasına doğru yürümeye başlamıştı. odasına gidene kadar da bir daha arkasına bakmadı.

İşte o an Selim canının yandığını hissetmişti. Kendi söylediği söz kendine dönmüştü. Şimdi onun canını acıtıyordu. Gül'e nasıl öyle davranmıştı kendisi bile bilmiyordu. Öfkeyle yönünü Dilan'a çevirdi. Dilan ise işler istediği gibi gitmediği için ne yapacağını bilemiyordu. Elleriyle boğazını tutmuş hala nefes alamıyor takliti yapmaya devam ediyordu. Selim'in öfkeli ve bir o kadar da soru soran bakışlarını görünce korkmuştu açıkçası. O da en iyi bildiği şeyi yapmaya karar verdi. Yani kaçmaya. Bir anda elini alnına götürdü ve kendini yere bıraktı.

Dilan'ın bayılmasıyla birlikte yani bayılma takliti yapmasıyla birlikte. Herkes Dilan'ın başına üşüşmüştü. Başta hanımağa olmak üzere tabi. Ne de olsa Dilan onlar için değerliydi. Onu ayıltmaya çalışıyorlar telaşla birbirlerine talimat veriyorlardı. Oysa evlerinde bir doktor vardı ama o bu durumla hiç ilgilenmiyordu. Selim yan tarafında bayılan Dilan dan bakışları çoktan çevirmişti bile. Onun gözleri sadece tek bir noktaya bakıyordu Gül'ün odasına. Onunla arasına kendi elleriyle bir duvar örmüştü resmen. Gül'e kendisini nasıl affettirecekti hiç ama hiç bilmiyordu...

O gece konağın yarısı Dilan'ın başında idi. Dilan, bayılma numarasını uzun süre sürdürememiş usulca gözlerini açmıştı. Çünkü onun için çoktan doktor çağırmışlardı bile. Numarasının ortaya çıkmasını istemediği için doktor gelmeden güya kendine gelmişti. Hanım ağa gelininin üzerine titriyordu. Odasında Dilan'ın başında bekliyordu. Dilan ise bu ilgiden memnun bu durumu kullanıyordu. Ama asıl ilgilenmesini istediği kişi yüzüne bile bakmamıştı. Selim akşamdan beri ortalıklarda gözükmüyordu.

Gül, yine her zaman ki gibi. Sadece ağlamakla yetinmişti. Ne yaparsa yapsın hiç bir şeyi düzeltemezdi bu konakta. Görünmez olmaya çalışmış onu bile becerememişti. Dilan'ın kendisine olan nefreti işini daha da zora sokuyordu. Dilan'ın başına bela olacağını anlamıştı. Ama artık takati kalmamıştı. Mücadele gücünü yitiriyordu. Ah oğlu olmasa bu cehennemde canı pahasına da olsa durmazdı.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now