BİR GÖNÜL 'E AŞK GiRINCE(TAMAMLADI)

Aylar Sonra

Murat ile Selim arasında buzlar erimiyordu bir türlü. Olayın üzerinden iki gün geçmişti ama birbirlerinin yüzüne hiç bakmıyorlardı bile.

Berfin olanları Urfa dakilere bildirmişti. Herkes telaş içindeydi. Ne yaparlarsa yapsınlar ikisinin yıldızı hiç barışmayacaktı.

Kahvaltı masasında Selim bir kenarda Murat bir kenarda usulca yemeklerini yiyiyorlardı. Selim aniden başını kaldırdı Murat'a dönerek.

"Eğer acil bir işiniz yoksa Murat bey bugün Amerika dan gelecek mühendisimizi karşılarsın artık" dedi imalı bir şekilde.

Murat çayından bir yudum alarak aynı imalı sözlerle.

"Eğer ağamız emrederse bizim işlerimiz bekleyebilir ağam" dedi.

"İyi sevindim" diyerek karşılık verdi Selim. "Ne de olsa Amerika dan geliyor üstelik kız. Malum sen Amerikalı kızları seversin" dedi yine iğneleyici bir vaziyette.

"Beni yanlış tanımışsın ağam ben Amerikalı kızlara hayran değilim. Amerika da bir kız tanıdım ona hayranım sadece. Ve emin olabilirsin o kızı hiçbir kıza değişmem ağaaam" dedi.

"Yaaa demek Murat beyimiz de aşık olabilirmiş. Yengemizle bizi ne zaman tanıştıracaksın bakalım?"

Murat ağzındaki lokmayı yutarak. "Şimdi zamanı değil ağam vakti gelince tanışırsınız yengenizle" demiş yenge kelimesini vurgulamıştı.

Selim bu duruma sinirlenmişti. Berfin'e dönerek "Berfin hazırlan bugün annemle Dilan geliyorlar Urfa'dan onları karşılayacaksın" dedi.

Berfin, "neeeh Dilan mı?" dedi sinirli bir şekilde.

Selim, "evet Berfin hanım bir sakıncası mı var? Annem de geliyor dedim sen Dilan da takılıp kaldın. Ayrıca Dilan buraya gelince huzursuzluk istemiyorum ona göre. İyi geçinmeyi öğreneceksiniz. Biraz didişmeyin diye seni aldım getirdim buraya kafanı dinlemiştirsin her halde?"

"Tamam ağa abi. Madem karıcığını o kadar düşünüyordun onu buraya getirseydin ben kalırdım Urfa da. Size afiyet olsun" diyerek masadan kalktı.

Peşinden de Murat kalkmıştı. Selim masada tek başına kalmıştı. Şaşkın bir vaziyette onların arkasından baka kaldı.

Berfin dışarı çıkmıştı. O gıcık Dilan gelecekti. Bir yıl olmuş ama aralarındaki sorun bitmek yerine daha da çok artıyordu. Sevmiyordu Dilan'ı sevmeyecekti de. Arabaya atladığı gibi bir ilk okulunun önünde kadar delice sürdü. Okulun bahçesine girdiğinde bahçe bomboştu. Bahçedeki banka oturdu. Zilin çalmasını bekliyordu.

Beklediği zil çalınca. Hızlı adımlarla sınıflara doğru ilerledi. Bir sınıfın içine girdiğinde. Öğretmen masada oturmuş evrakları dolduruyordu. Kapıyı tıklatarak "girebilir miyim?" diye sordu.

Pınar başını kaldırdı Berfin'i görünce gülümsedi "tabiî ki de gelebilirsin kaçak nerelerdesin kaç gündür uğramıyorsun?"

"Biliyorsun Pınar işte bizim evin olayları hiç bitmiyor o yüzden hemen gelemedim. Ee ee sen nasılsın nasıl gidiyor öğretmenlik?"

Pınar gülümseyerek "görüyorsun işte ufaklıklarla başım belada."

Berfin bir iç çekti "keşke benim dertlerim de böyle olsaydı ne olurdu ki" Dedi

Pınar arkadaşına üzgün gözlerle baktı "keşke canım,keşke."

"Gül' den haber var mı?" diyerek meraklı gözler le sordu.