Çok Mu Zor, Beni Sevmek?

2.8K 131 0
                                    


Aradan bir ay geçmişti. Gül, arkadaşının çalıştığı kafede garsonluk yapıyordu. Yeni bir hayata başlamıştı. Dedesiyle bile bir ay sonra iletişime geçmişti. Türkiye de her şey sakindi, sadece dedesinin ve annesinin evini bir sure izleyen insanlar olmuştu o kadar.

Bir hafta sonra gözcülerde kaybolmuştu. Urfa ile ilgili tek bir haber yoktu. Gül bu duruma hem şaşırmış hem de bu durum onu tedirgin etmişti. Ne yani bu kadar çabuk mu vazgeçmişlerdi? Oysa o peşinde bir insan sürüsü bekliyordu. Hayatını düzene koymuştu ama Selim hiç aklından çıkmıyordu. Düşüncelerinde , hayatında, sanki her yerde ona bakıyordu, suçlayan gözlerle, beni kandırdın diyordu, beni bırakıp gittin diyordu. Bazen bu duygu o kadar yoğun oluyordu ki gerçekten de takip edildiğini hissetmeye başlamıştı.

Gül, geceye doğru kafenin kapanmasına yakın masaların temizlenmesiyle uyraşıyordu. Birkaç çalışan dışında müşteri bile yoktu kafede. Ceyda erkenden çıkmıştı. Gül masayı silerken kapının açılma sesini duyarak başını kapıya çevirdi. Tam "hoşgeldiniz" diyecekken konuşması yarım kalmıştı. Çünkü karşısındaki oydu işte, aklını kalbini bir türlü rahat bırakmayan adam karşısındaydı.

Elindeki temizlik bezi yere düşmüştü. Mini barın olduğu yerdeki adam kadeh bardaklarının buharını temizliyordu. Gelen müşteriye aldırış bile etmemişti. Gül, etrafına baktı. Sadece iki kişiydiler, Selim ile beraber üç.

Konuşmak istedi. Özlemiş miydi onu yoksa? Kalbi neden deli gibi atmaya başlamıştı? Bu kalp atışı korkudan olamazdı. Korku yoktu o kalpte. Sanki yarım kalan parçası tamamlanmış gibi hissediyordu. Ama karşısındaki adamın bakışları çok farklıydı. Onun gözlerinde gördüğü şey nefret miydi? Gül'e nefretle bakıyordu.

Selim, hiç istifini bozmadan, kendisinde şaşkın bir şekilde bakan karısına bakıyordu. Hafifçe ceketinin altından silahını gösterdi.

Gül, silahı gördüğünde sadece yutkundu. O adamın neden burada olduğunu anlamıştı. Sevdiği adam onun azraili olmaya gelmişti. Gözleri doldu. Böyle bir ölümü hak etmemişti. Üstelik sevdiğinin elinden ölecek kadar da kadersiz olamazdı. Ama ne olursa olsun özlemişti o adamı.

Ama Selim'in gözlerinde gördüğü öfke canını yakıyordu. Daha kurşunu yemeden o gözler onu yok ediyordu. Kocası kendisine nefretle bakıyordu. O gözlerde sevgi göremeyeceği için kaçıp gitmişti.

Kaçışı yoktu artık, hesap günü gelmişti. Usulca mini barın ordaki adama çıkacağını söyleyerek Selim'e doğru yürüdü. Kaçacak bir yerinin olmadığını o da biliyordu. Mecburen ne yaşaması gerekiyorsa onu yaşayacaktı. Selim in yanına geldiğinde,

Selim hiç bir şey demeden onu kolundan tuttuğu gibi dışarı çıkardı. Dışarıda hazır bulunan arabanın içine bindirdi hızlıca. Şoför tanıdık değildi. Şoförün dışında bir adam daha vardı yanlarında ama onun yüzünü göremiyordu karanlıktan.

Selim yanına öfkeli bir şekilde binmişti." Sür arabayı, gidiyoruzz..."

Gül hırçın bir şekilde Selim'e döndü. "Ne yapacaksınız bana?" Diye sordu. "Nasıl buldunuz beni?"

"Kaçabileceğini mi sanmıştın küçük hanım" diye bağırdı Selim. "Değil dünyanın öbür ucuna uzaya da gitsen seni bulamayacağımı nasıl düşünürsün? Bu rezilliği yaparken aklına gelmedi mi bunlar?"

"Ben rezillik falan yapmadım. Zaten yanlış olan bir evliliği sürdürmekten kaçtım o kadar. Sizin o töre dediğiniz yasalarınızdan kaçtım. Bana zorla istemediğim bir hayatı yaşatma isteğinizden kaçtım."

"Kaçarken sonuçlarını da düşünmüş  türsün o zaman. Sen ne yaptığının farkında değilsin değil mi? Neye sebep olduğundan ama merak etme çok yakında öğreneceksin."

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora