Sihirli Kelime "Baba!"

2.6K 126 4
                                    


Gül, ile Selim'in araları gün be gün açılıyordu artık. Gül artık emin olmuştu, Selim ile onun bir geleceği yoktu, olamazdı da. O artık her şeyiyle başkasının eşi başkasının babasıydı. Ya kendisi kimdi? İkinci kadın, bir kumaydı. Bu duruma alıştığını sanıyor ama alışamıyordu. Selim'in başka bir ailesi vardı ve o da bu ailenin ayak bağıydı oğluyla birlikte. Zaten ne onu ne de Barış'ı kimse istemiyordu konakta. Aradaki barış olmasa bir dakika bile tutmazlardı onu konakta. Evin çalışanları Gül'ü çok seviyordu. Bunu biliyordu, bu sevgiden dolayı da mutlu da oluyordu. Ama sevmesi gereken asıl kişi sevmiyordu. Belki de o öyle zannediyordu. Bazen Selim'in gözlerinde gördüğü şeyin gerçek mi? Değil mi bilemiyordu. Ama bir şeyden emindi artık gün be gün Selim onlardan daha da çok uzaklaşıyordu. Selim, Dilan'ın oğlu olacağını öğrendiği zamandan beridir sanki Gül'e daha da soğuk davranıyor gibi geliyordu. Bebek dünyaya geldiği zaman Selim belki de Barış'ı da eskisi kadar sevmeyebilirdir. Kendisi kaybetmişti onu kabul ediyordu bunu. Ama oğlu, o henüz küçücüktü. Onun babasının sevgisinden mahrum kalmasını istemiyordu.

Oğullarına aşı yaptırmaya gittiklerinde bile Selim kendisiyle doğru düzgün konuşmamıştı bile. Gül'ü o gün mutlu eden tek şey doktor Hakan'ın kardeşi olan arkadaşı Pınar ile doyasıya dertleşebilmesi olmuştu. Pınar arkadaşına yardım edemediği için üzülmüştü. Ama Gül de biliyordu ki, Pınar olanları daha önce bilse bile bir yardımı olamayacaktı. Ama arkadaşının yanında olmasına sevinmişti.

Pınar daha öncesinden abisinin ağzını aramıştı, Selim ağa hakkında. Ama arkadaşına aktarabileceği önemli bir bilgi alamamıştı abisinden. Çünkü abisi ser verip sır vermemişti. Bundan dolayı da Gül'e pek önemli bir şeyler söyleyememişti. Ama Gül'ün bir konuda yanıldığına emindi. Gül, Selim'in kendisini sevmediğini ve sevemeyeceğini düşünüyordu ama Pınar'ın Selim ağanın gözünde gördüğü şey gerçekten de aşktı. Selim ağanın Gül'e olan hayran bakışlarını defalarca yakalamıştı. Ama arkadaşının kederi o kadar büyüktü ki yanı başında kendisine aşkla bakan adamı göremiyordu. Arkadaşına bunu anlatmaya çalışmıştı ama Gül arkadaşına değil gördüklerine inanıyordu.

Selim, bir oğlu daha olacağı için açıkçası mutluydu. O çocukları hep çok sevmişti. Her ne kadar diğer oğlunun annesi Dilan olsa da o bebek kendi kanından dı. Diğer oğlunu da en az Barış kadar sevebileceğine inanıyordu. Ama Barış'ın yeri her zaman ayrı olacaktı. Çünkü o sevdiği kadın ile kendi bebeğiydi. Barış onun için özeldi ve hep özel kalacaktı. Son zamanlarda ikisini de ihmal ettiğinin farkındaydı ama üzerindeki sorumluluk çok büyüktü. Koca aşireti yürütmek, ayrı ayrı bütün insanların sorunlarıyla ilgilenmek, üstelik bir de annesinin Dilan konusunda üzerine gelmesiyle iyice bunalmıştı. Eskiden geceleri olsun Gül'üne ve oğluna kaçıp gidebiliyordu. Şimdilerde onu bile yapamıyordu bile. Bir tarafta ailesi bir tarafta sevdası yine sıkışıp kalmıştı. Bazen her şeyi bırakıp gitmek istiyordu. Giderken de yanında sadece Gül ile oğlu olsun istiyordu. Gül'e vaad ettiği o bir günün gelmesini iple çeker olmuştu. Ama, doğacak olan çocuğu elini ayağını bağlıyordu.

Böylelikle günler haftaları kovaladı durdu. Selim, Gül'den günden güne uzaklaşıyordu. Ona gitmek isterken tam tersine hep uzaklaşıyordu.

Murat ise bu amansız sevdasının nasıl sonuçlanacağını bilmeden çaresizce konağa gidip geliyordu. Çevresindeki hiç kimse onun ne halde olduğun anlamıyordu. Hatta Gül bile onu görmezden geliyordu. En çok da bu yakıyordu ya canını. Onun perişan halini görüp yanında olan tek bir kişi vardı o da mühendisleri Hülya. Hülya, nedense bir türlü Urfa'dan ayrılmak bilmiyordu. Hep bir bahaneyle yanındaydı. Bu durumdan ilk başlarda şüphelense de daha sonra alışmıştı bu duruma. Hatta zaman zaman onun yanında olması hoşuna bile gidiyordu. O kadında anlayamadığı bir enerji vardı ve hep kendisine çekiyordu. Murat, Gül ile sonlarının olmadığını biliyordu. Her şeyden önce aşkı karşılıksızdı. Eğer aşkı karşılıklı olsa bütün dünyayı karşısına almaya razıydı ama Gül onu sevmiyordu ve Selim olduğu sürece de sevmeyecekti bile. Oysa o adam onu hep üzüyordu. Bir gece Gül ile konuşma fırsatı olmuştu. Bütün konak yeni gelecek torun için düzenlenen yemeğe gitmişti. Konakta sadece Gül vardı. Bunu fırsat bilerek Gül'ün yanına gitmişti. Birazcık da içmişti tabi. Yoksa içindeki sırrı bir çırpıda söylemeye cesareti olamazdı. Gül ile normal olarak başlayan sohbetleri Gül'ün öfkeyle yanından ayrılmasıyla başlamıştı. O gece Gül'e olan aşkını itiraf etmişti.

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now