Aşkın Günah'ı

2.6K 121 2
                                    


İhanet, şu anda Gül'ün tek hissettiği şey ihanete uğramış olduğuydu. Kandırılmıştı ve bunu hiç fark etmemişti. Çilesi bitmeyecekti. Bu sevda yüreğinde olduğu sürecede bitecek gibi de durmuyordu. Günlerdir yanında olan kadın sevdiği adamın karısıydı. Burnunun ucuna kadar gelmişlerdi ve Gül bunu fark etmemişti bile. Selim'in nefreti nasıl bir nefretti ki de hala yakasını bırakmıyordu.

Pastanenin kapısının önünde dizlerinin üzerine çökmüş elleri kalbinin üstünde öylece kala kalmıştı. Çalışanlar, müşteriler perişan haldeki kadına bakıyorlar ama yanına kimse gitmeye cesaret edemiyordu. Çalışanlardan Ayça, usulca patronunun yanına oturdu.

"Gül hanım iyi misiniz?"

Gül, hiçbir sesi algılamıyordu. Öylece kala kalmıştı. Kız biraz çekinerek ellerini uzattı ve Gül'ün ellerini tuttu. Gül'ün elleri buz gibiydi. Sanki bütün kanı çekilmişti. İçi yanarken dışı buz kesmişti. Ayça bu duruma şaşırsa da Gül'ün ellerini avuçlarının içine aldı.

Gül,   ellerinde hissettiği temasla, bu çaresiz anda elini tutan kişiye baktı. Kız hala iyi olup olmadığını soruyordu. Bir nefes kadar yakın olduğu kızın sesi sanki çok uzaklardan geliyormuş gibiydi. Bir süre öylece tepkisiz kaldı. Sonra da karşısındaki kızın boynuna çaresizce sarıldı. Birilerine sarılması gerekiyordu birilerinin ona yardım etmesi gerekiyordu. Hıçkırıklar boğazında düğümlendikçe daha da çok içten sarılıyordu kıza.

Ayça patronunun içinde bulunduğu durumu anlamasa da ona destek olmak için patronuna sarılmaya devam etmişti. Bir süre öylece kaldılar.

Gül, yavaş yavaş kendine geliyordu. Usulca kollarını Ayça'dan çekti. Ayağa kalkmaya çalıştı ama o kalkmaya çalıştıkça ayakları onu tartmamakta ısrar ediyordu. Ayça, Gül'den önce kalktı ve Gül'e destek oldu.

Gül, Ayça'nın yardımıyla evine doğru yürüyordu. Ayça kapının önüne geldiğinde elini zile uzatmıştı. Gül, ona dur işaretini verdi. Cebinde anahtarı vardı. Oğlunun bu saatler uyku saatiydi. Zilin sesinden uyanmasın diye anahtarını çıkardı cebinden. Ayça, Gül'ün elindeki anahtarı kapıya taktı ve kapıyı açtı.

"Gül, kapının kirişine tutunarak Ayça'ya döndü. "Teşekkür ederim bundan sonrasını ben hallederim. Sen pastaneye git" diyebildi. Sesi o kadar derinden çıkmıştı ki Ayça söylenenleri zor duymuştu. İtiraz etmek istedi ama Gül'ün kararlı bakışlarını görünce "tamam efendim" diyerek oradan uzaklaştı.

Gül, evin merdivenlerini usulca çıkmaya başladı. Her basamakta biraz duruyor, dinleniyor ve öyle devam ediyordu yoluna. Canı o kadar çok yanıyordu ki, evin içinden gelen sesleri işitmiyordu bile. Merdivenin başına geldiğinde daha fazla ayakta duramadı ve bulunduğu yere oturdu. İşte o zaman oturma odasından gelen sesleri duymaya başlamıştı. içeride birileri kavga ediyordu.

Gül bu duruma hiç anlam veremedi. Halası ile annesi hiç kavga etmezdi ki? Biraz daha dinledikten sonra evde yabancı birisinin olduğunu anlamıştı.

Yabancı kadın öfke ile bağırıyordu "Ben anlamam hesap zamanı Cano hanım. Bana gerçekleri anlatmadan bir yere gitmiyorum."

O sırada Cano'nun sesini duydu "Kızım ne olur bağırma. Beni dinle yalvarırım. Gül'ün gelme vakitleri. O gelmeden git buradan. Söz sonra her şeyi anlatacağım sana ama bugece değil. Bu gece olmaz. Gül'e anlatmadan olmaz."

"Yeter! Gül de Gül, bıktım artık senin Gülünden. Varın yoğun o oldu senin. Aman Gül üzülmesin ama Gül duymasın. Sanki dünya Gül hanımının etrafında dönüyor. Tek kızın o mu sadece. O kızınsa ben neyim ha! Ben neyim? Ben senin kızın değil miyim?"

BİR GÖNÜL 'E AŞK  GiRINCE(TAMAMLADI)Where stories live. Discover now