Zaman Kaybı

49.1K 3.1K 1.4K
                                    

"S-sil onu!" diye bağırdım. Gülümsedi. Bu inanılmaz soğuk bir gülümsemeydi. Gerçek yüzü mü görünmeye başlıyordu yoksa sinirli miydi emin olamıyordum.

"Çeneni kapalı tutman içindi bu video. Sen Sena'yla yattığımı kanıtlayamazsın ama ben bu videoyla sizi bitirebilirim." Kaşlarımı çattım.

"Bu sessiz bir anlaşma o zaman? Kimse hiçbir şey bilmeyecek." Omuz silkti, dışarı çıktı. Aceleyle ben de çıktım, peşinden merdivenleri inip salondan çıktığı an yanına yetiştim, adımlarına ayak uydurmaya çalıştım. "Kimse bilmeyecek, değil mi?"

"Sana bağlı."

"Artık cam kenarını ve sıra arkadaşımı alabilir miyim?" Dudağının tek tarafı alayla yukarı kıvrıldı.

"Hayır." Duraksadım. O hâlâ yürümeye devam ediyordu. Of Basat! Kazandın işte, daha ne uğraştırıyorsun?

Peşinden koşup yetiştim, yine yanında yürümeye başladım. Sinirden çıldırmak üzere olmama rağmen sakin bir sesle "Neden?" diye sordum.

"Eğlenceli." Bakışlarını suratıma indirdi. "Kızgın bir kedi yavrusu gibisin. Sinirleniyor, hiçbir şey yapamıyorsun." Dişlerimi gıcırdattım. Altında durduğumuz ağaçtan aşağı düşen turuncu bir yaprak saçlarında duraksadı. Bunu hissetmemiş olacak, en ufak bir tepki vermedi.

"Sende köpeksin yani?" dedim kollarımı göğsümde birleştirip alayla.

"Hayır. Tasmayım. Sök sökebiliyorsan." İşaret parmağımla göğsüne vurduğumda bakışları elime indi, tekrar gözlerime döndü.

"Seni tutan da Sena Hoca yani? Bak, hepimiz birilerine..." Güldü. Yüzü yüzüme eğilince susmak zorunda kaldım, yutkundum.

"Sena hoca olsaydım, çoktan tasmayı çözmüş, köpeği üzerine salmıştım. Seni koruduğunu mu düşünüyorsun?" dedi hâlâ gülümserken.

"Ki-kim koruyor o zaman?" Kendini geri çekti, ellerini pilot ceketinin cebine sokup yürümeye başladı. Kendi rızasıyla bana iyi davrandığına inanmıyordum. İnanmayacaktım da. "Hey! Cevap ver!" Yine koşarak ona yetiştim, kolunu tuttum. Oralı olmadı bile. Kolunu çekiştirdim bu sefer.

"Sevgilin senin için sağ elini nasırlıyor. Gidip yardım etsene." dedi benden tarafa bakmadan. Söylediği şeyi sorgulayıp düşünmemle yüzümü buruşturdum.

"İğrençleşme." Alayla bana baktı, önüne dönerken dudağının tek tarafı yukarı kıvrılmıştı.

"Tiksiniyorsan neden bir erkekle çıkıyorsun?" Sorun erkek olması değildi. Zaten homoseksüeldim. Benim için sorun olan, o kişinin Orkun olmasıydı.

"Sorun erkek olması değil- Bu arada sen hiç tiksinmedin mi?" dedim başımı ona çevirip. Bahçenin benden olmayan tarafına çevirdi başını, etrafı incelemeye başladı.

"Neden tiksineyim?" Şaşırdım doğrusu. Fazlasıyla dar görüşlü birine benziyordu. Gerçi abaza olduğunu çoktan söylemiştim. Belki de onun için delik olduğu sürece fark etmiyordu. Tekrar yüzümü buruşturdum.

"Heterosun sonuçta." Bakışlarını bana çevirdi.

"Sen de homosun. Heterolardan tiksiniyor musun?" Başımı iki yana salladım. "Ee?" Omuz silkip başımı yere eğdim. Bana bakıyordu, hissedebiliyordum. Ama başımı kaldırıp ona bakmak, neden baktığını sorgulamak da istemiyordum. Bir yandan da okulun girişine yaklaşıyorduk. "Peki daha ne kadar kendi başına yürümeyi bilmeyen yedinci sınıf kızlar gibi kolumda kalacaksın?" Bakışlarımı kollarımıza çevirince irkildim, kıpkırmızı olurken kolumu hızla çekip kollarımı göğsümde birleştirdim. Bakışlarımı onun haricinde her yerde gezdirirken güldüğünü biliyordum. "Kibrit."

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin