Kıskançlık

51.4K 3.2K 2K
                                    

Haftaya sınavların başlayacağını yeni idrak etmiş gibi, kendi rızamla iç kısımdaki tarafına oturmuştum sıranın. Teneffüslerde ders çalışıyor, derslerde adam gibi dersi dinliyordum. Konsantre olabilmek için iç tarafa geçmiştim yani. Cam kenarında uykunun kaçışı olmuyordu. İç tarafa oturmamdan memnun olmayan tek kişi Basat gibi görünüyordu. Çünkü öğle yemeği yaklaştıkça bana kaçamak bakışlar atmaya başlamıştı. Ben de aynı şeyi düşünüyordum. Birlikte yiyecek miydik?

Aslında onun benimle yemek istediğini biliyordum. Yoksa başta bu kuralı koymazdı. Ama ben de çok istekli görünmek istemiyordum. En iyisi habersiz gibi yapıp tek başıma yemek yemeğe gitmekti.

Zil çalınca hocanın son sözlerini söylemesini bekledikten sonra çantamı toparladım, sıradan çıkıp çantamdan cüzdanımı ceplediğim gibi sınıftan ayrıldım. Özellikle ona bakmamaya dikkat etmiştim. Çünkü bir şey söylemem gerekecekti.

Kantine inip büfede göz gezdirmeye başladım. Hep yağlı, sağlıksız şeyler vardı. Yeterince yağlı yiyordum her gün. Bari fırsatım varken adam gibi bir şey yiyeyim deyip bir tabak salata aldım.

Bakışlarımı yemekhanede gezdirdim. Neredeyse iki haftadır Basat'la yediğimiz için tek yemek tuhaf gelecekti. Göz önünde olmayan, kolon arkası bir masa seçip yerleştim. Genelde boş olurdu orası. Çünkü kimseyi görmeyen bir masaydı. Ve kantinde genellikle herkesin birini izleme çabası olurdu.

Çatalımı marula dolayıp ağzıma tıktığım sırada yan masaya yerleşen kişilere diktim gözlerimi. Onlar beni görmemiş olmalıydı. Ben de masayı ucundan görüyordum. Aramızda uzun bir kolon vardı. Ama sesleri gayet net duyuluyordu. Basat ve daha önce bahsettiğim sahip olduğu tek arkadaşları.

"Şaşırdım. Bizimle yemiyorsun artık pek." diye homurdandı kaba bir erkek sesi.

"Hıı." diye onaylamakla yetindi Basat. Pek oralı görünmüyordu. Açıkçası nasıl otura otura yan tarafımdaki masaya oturmuşlardı bilmiyordum. Arada kolon olmasa masalarımız neredeyse bitişikti zaten.

"O çocuk kim?" diye sordu bir kız. "Hastalıklı gibi görünen sarışın cılız." diye de izah etti. Gözüm istemsizce seğirdi. Hastalıklı gibi görünen sarışın cılız.

"Arkadaşım." diye kestirip attı yine. Sessizlik oluştu. Domateslerden birini dürtmeyi kesip ağzıma attım.

"İnek, sessiz, çirkin... Neden öyle biriyle arkadaşlık yapıyorsun?" diye sordu başka bir erkek sesi. Basat'ın ofladığını duydum.

"Kurcalamayın." diye homurdandı bu kez.

"Akşam buluşacak mıyız?" diye sordu kız heyecanlı bir sesle. Çatalımı tepsiye bıraktım, tabağı önümden ittim. İştahım kaçmıştı.

"Bilmiyorum." dedi bu kez. Başımı kolona yasladım. Kızla mı buluşacaktı, grup olarak mı buluşacaklardı? İkinci seçenek tercihimdi. Hatta hiç biriyle buluşmasaydı daha iyiydi!

Gerçi... Bana ne bundan? Onu umursamamam gerektiğini kendime daha kaç kere hatırlatacaktım?

"Ne yapacaksınız?" dedi çocuklardan biri ima dolu bir ses tonuyla. Nefesimi tuttum, sandalyemi geriye itip ayağa kalktım. Kahretsin.

"İnsan anatomisi." deyip kıkırdadı kız. Tepsiyi gürültüyle elime aldım, geriye doğru bir adım atmamla tam tersime doğru oturan Basat bakışlarını bana kaldırınca göz göze geldik. Aramızda çok kısa bir bakışma geçti, arkamı dönüp çöp kutusuna ilerledim. Yarısından fazlası dolu olan tabağı göreceğini bilerek çöpe boşalttım, tepsiyi diğerlerinin üzerine bırakıp çıkışa yöneldim.

Havanın buz gibi olması umrumda değildi. Kapıya çıktığım gibi koşar adım ağaçların arasına karıştım, bir ağacın dibine çöküp sırtımı arkaya yasladım. Kendimi sakinleştirmek, göğsümün karıncalanmasına sebep olan düşünceleri kovmak için bildiğim tek çözüm yolu kendime fiziksel olarak acı vermekti. Kendimi aç bırakmış, görünmeyen alanlarımda jiletlerle oynamış, karlı havada balkonda çıplak oturmuş bir insandım. Ama hiçbirinde zihnim böylesine bulanmış hissetmemiştim. Biri parmaklarını beyin kıvrımlarıma sokmuş, anılarımı dürtüp tüm kötü yanlarını bir bir gözüme itiyordu. Bana fiziksel olarak zarar verseydi, gelip dövse, bir yerimi kırsaydı yine eyvallah. Ama bu adil değildi. Ben onu yanındayken bile hiçbir şekilde etkileyemezken onun yanımda değilken bile zihnimin her köşesini işgal edip kendine bağlaması adil değildi.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin