Seyirci

31.2K 1.9K 1K
                                    

Bu sefer Basat'ın annesinin evindeydim. Annem duyunca bir miktar kıyameti kopartmıştı ama ders çalışacağız diye diye biraz da Basat'ın annesinin telefonla konuşup başımızda olduğunu söylemesiyle susmuştu.

Basat'a ayrılan odada oturmuş, ingilizce çalışıyorduk. Yaklaşık bir saattir istisnasız her sınavda sorulan paragraf sorusu için elimize aldığımız ingilizce hikaye kitabını çevirmeye uğraşıyorduk. Ben her şeyi kolayca çeviriyordum ama anlaşılan Basat'ın ingilizceyle arası gerçekten yoktu. Kaşlarını çatmış, birkaç dakikadır aynı cümleyi tekrar tekrar okuyordu.

"Hadi ama..." diye homurdandım. "Yedinci sınıfta öğrendik bu cümleyi." diye isyan ettim. Sinirli suratı bana dönünce oturduğum yere biraz daha sindim.

"Dört yıl önce öğrendiğim şeyi nasıl hatırlayayım?" dedi sinir kokan bir sesle.

"Eminim birçok konuda geçmiştir bu cümle." dedim göz devirerek. Altı üstü faturaları ödedim yazıyordu. Bu bu kadar zor olmamalıydı.

"Pilleri doldurdum falan mı yazıyor?" dedi çatık kaşlarla başını kaldırıp bana bakarak. Birkaç saniye ciddi ifadesini izledikten sonra kahkahayı bastım tabi. Pilleri doldurmak ne ya?

"Salak mısın?" dediğim gibi bir kahkaha daha attığımda kitabın kapağını kapatıp yataktan aşağı fırlattı.

"Yav dalga geçeceksen siktir git amına koyayım! Anlasaydım yardım istemezdim herhalde!" Gerçekten sinirlenmeye başladığı yüzünün her detayında bariz bir şekilde belirirken gülmemek için elimi ağzıma bastırdım, boğazımı temizledim.

"Tamam, hadi bir daha deneyelim." Elimi omzuna koyduğumda silkelenip elimden kurtuldu. Tamam, bir saattir aralıksız olarak her hatasında kendimi tutamayıp gülüyor olabilirdim ama bence bu o kadar da sinir bozucu değildi yani. Olmamalıydı.

Ben olsam kendi evimden kalkıp gitmiş olurdum.

"Yemin ederim bir daha dalga geçmeyeceğim." dedim gülümseyerek, çenesinin köşesine bir öpücük bıraktım. En çok o sol köşeden öpülmekten hoşlandığını fark edeli çok olmamıştı. Yüz ifadesi yumuşar gibi oldu. Bu sefer boynuna birkaç tane öpücük bıraktım, her çekişimde kendimi tutamayıp tekrar boynuna uzanarak öpücük sayısını yirminin üzerine çıkarttım.

"Tamam, yalama." diye homurdanıp elini alnıma koyarak kafamı geriye ittiği hâlde suratındaki gülümsemeyi saklayamıyordu. Sonunda geriye çekildiğimde boğazını temizleyip defterini önüne çekti, eline bir kalem aldı. "Bu nasıl telaffuz ediliyordu?" diye sorarken çatık kaşlarla kağıda bir şeyler karaladı, önüme uzattı.

Fuck me.

Kağıtla birkaç saniye bakışmam, çatık kaşlarla ona dönmeme yetti. "Öldürürüm seni." dediğimde suratında kocaman bir gülümseme ve bolca alay barındıran oydu bu kez.

"Ya öğretmenim değil misin bugün? Hadi söyle!" Öğretmenlerinle yatmak âdetin oldu herhalde diyecek gibi oldum ama kendimi frenledim. Gözlerimi devirip yataktan indim, yerdeki kitabı elime alıp yatağa geri tırmandım.

"Hadi şu metni bitirelim bari." derken kaldığımız sayfayı aramaya koyuldum. Elini çeneme atıp yüzümü kendi yüzüne çevirdi.

"Söylesene." dedi yamuk bir gülümsemeyle birlikte. İç geçirdim,
çenemdeki elinden kurtulurken tüm uzuvlarım uyuşa uyuşa ona yaklaştım, dudaklarımı kulağının dibine yerleştirdim.

Bilinçli bir şekilde nefesimi hafifçe kulağına üflerken fısıldadım. "Fuck," Tek elimi çenesinin diğer yanına atıp kucağına doğru bedenimi yüklerken dişlerimi kulağına sürttüm yavaşça. "me."

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin