Hornet

32.3K 2.1K 1.1K
                                    

"Odama çıkıyoruz." dedim anneme. Anında bakışları dehşet içinde bana dönünce gözlerimi devirdim. Annemle hararetli bir tartışmanın eşiğindeydik ama bizi bölen Basat'ın annesi oldu.

"Biz kalkalım, geç oldu. Okulda konuşursunuz artık." dedi gülümseyerek. Suratım düşse de çabuk toparladım. Nasıl olsa annemle bariz bir şekilde iyi anlaşmışlardı. Anlaşılan muhtemelen birbirimizin evinde zaman geçirmeye başlayacaktık.

Montlarını giydiler, annesi ve kardeşiyle kısaca vedalaştıktan sonra ona döndüm. Gülümsedim. "İyi akşamlar." diye mırıldandım. Böyle kuru kuru yollamaya gönlüm el vermese de böyle olmalıydı. Annem yanımızdaydı ve şimdiye kadar çıkmayan tartışma şimdi çıkarsa hayatım boyunca bunun pişmanlığını çekerdim.

Basat benim yerime bana uzandı, vedasını yanağımı kulağıma yakın bir mesafeden öpüp yanağını yanağıma yaslayarak yaptı. İçim titredi. Annemden elbette korkuyordum ama o an kalbimdeki hareketlilik ağır bastı. Basat'ın öpücüğü çok güzeldi. Gerektiği zaman ateşli, gerektiği zaman masum olabiliyordu. Ve Basat'ın şefkati daha da güzeldi. Bu şefkatteki acıma değil, kıyamamaydı aslında. Dudakları tenimde kayarken sanki incitmemek üzere az temas eder gibiydi. Bilmiyordu, ben onu incitişine kadar sevebilirdim. Ben Basat'ı sahip olduğu şefkat ya da kinle sevebilirdim. Basat olduğu sürece her his, her ifade, her duygu güzel duruyordu üstünde.

"Seni seviyorum." diye fısıldadı kulağıma usulca. Gülümsemem genişlerken yaptım yine kibritliğimi. Yanaklarım alev alıyordu.

Annem boğazını temizleyene kadar mükemmeldi. Kendini benden çektiğinde bile başımı kaldırıp ona bakamadım. Ya da anneme, hatta küçük kardeşine bile...

Evden ayrıldıklarında annem karşıma geçip kollarını göğsünde birleştirdi. Başımı kaldırıp yüzüne bakarak suratındaki ifadeyi çözmeye çalıştım ama hissizlik mevcuttu yalnızca. "Belli sınırlar istedin bizden. Yanağa konan öpücük sınırımız içerisindeydi. Bu kadarı da olmayacaksa nasıl sevgiliyiz ki biz?" Biliyorum, sevgili olmak için öpüşüp koklaşmak gerekmiyor ama insan birlikte olduğu kişiye sarılmalıydı. Kokusunu iliklerine kadar çekmeli, onu öpmenin nasıl bir duygu olduğunu bilmeliydi. Aşk belki ilk görüşteydi ama biz birbirimizi seviyorduk. Sevgi için gerekli olan şeyler vardı. Aşk ve sevgi bir olmadığı gibi, sevmek çok başkaydı. Bir insanı kokusunu, dudaklarının teninizde bıraktığı yakıcı hissi, saçlarının yumuşaklığını, sarılışını bilmeden sevebilir miydiniz?

"Bir şey demedim." dedi annem.

"Ne düşünüyorsan söyle. Yanlış olan hiçbir şey yapmadık." dedim çatık kaşlarla.

"Yapmadınız." diye onayladı beni. Güldüm. Bu Basat'ın karşısında hayat bulan gülümsememle bir değildi. Bu basit bir alaydı.

"Öyleyse bahane arıyorsun? Benim sana kızmak için bahanem mevcut. Neden annesine yattığımızı söyledin?"

"Bilmesi gerekiyordu." Elimle terleyen ağzımı sildim, elimi belime yerleştirdim. Annem dimdik gözlerime bakıyordu. Benim gözlerim ise tüm yüzüne hakimdi. Annem öfke doluydu. Dudakları birbirine bastırılmaktan bembeyaz olmuştu. Gözlerindeki hafif kısılma ise onu şu an yüzünü buruşturmuş gibi gösteriyordu. Ama bu ifade tiksinti değildi. Bu annemin sinirli ifadesiydi.

"Çocuğun hayatını yeterince mahvetmedin mi? Dudağındaki patlak babasının eseri biliyorsun değil mi? Sen eve çağırmaya çalışmasaydın babasına söylemeyecek, yumruğun hedefi olmayacaktı." Annem çenesini oynatarak gevşetmeye çalışırken tek eliyle boynunu ovdu.

"Ve eğer oğlumla çıkıyor olmasaydı, onu evime çağırmak zorunda kalmayacaktım." Ona şaka yapıp yapmadığını soran bakışlarımı yolladım, arkamı dönüp acele adımlarla odama ilerledim. Girdiğim an ise çöp kovası tekmemle havalanıp odamın uzak köşesine iniş yaptı. İçindeki buruşturulmuş kağıtlar etrafa saçılırken ellerimi saçlarımdan geçirip çekerek yere oturdum.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin