Kilo

28K 1.9K 1.3K
                                    

Arabaya binene kadar 'Gerçekten yıkayacak mısın?' temalı sorular sormuştum ve zaten sinirli olan Basat dayanamayıp torpidonun üzerinde duran gülü alıp ağzıma sokmuştu. Ben de gülü tükürüp kafasına sertçe vurduğumda sırtımı koltuğa gömüp bana dik dik bakmış, sonra küfür ede ede önüne dönüp arabayı çalıştırmıştı. Ben de 'Olan güle oldu' diye ağlayıp kıyameti kopartmıştım, arabayı köşeye çekip kadını bulduğu gibi bir gül daha alıp bana sus payı vermişti. Sessiz ve gerilim dolu bir araba yolculuğunun ardından eve geldiğimizde parçalanmış gülü ve yeni gülümü elime alıp ona dil çıkarttım, arabadan inip eve koştum. Arkamdan geldiği sırada öfkeden kudurduğunu hissedebiliyordum.

"...insanlık edende kabahat." diye homurdandığını duydum eve girerken. Onu umursamadan henüz koridordayken soyunmaya çoraplarımı çıkartıp bir köşeye atmakla başladım. Sonra tişörtümü çıkartmaya niyetlendiğimde köşedeki aynada göbeğimi görüp vazgeçtim, tişörtü üzerime geri oturtup homurdandım.

"Amma konuştun! Böyle yapacaktın madem, gelmeseydin."

"Ne bileyim senin köpek dolu alana girip aralarına yatacağını? İyi uyum sağladın ama he! Bir ara ayağınla belini kaşıdığını bile gördüm!" Düşündüm. Cidden yapmış mıydım? Alay ediyordu herhalde?

"Sanane? Belki köpeklerle köpek olmak istiyorum?"

"Ya sana zarar verselerdi?"

"Verdiler mi?" Ona dik dik bakıp kendimi banyoya attım, aceleyle soyunup küvete oturdum, suyu açıp ısınmasını beklemeye başladım.

"Özür dilerim." İçeri girdiğini o an fark edip irkildim, dizlerimi kendime çekip karnımı kapattım. Gerçi bacaklarım da kilo almıştı ama... En azından geleceğini tahmin edip baksırımı çıkartmamıştım.

"Çıkar mısın? Duş alacağım." Tişörtünü çıkarıp iyice yaklaştığında gözlerimi irilttim, girememesi için perdeleri çekmeye başladım. Ama o perdenin açık kalan diğer yanından pantolonunu da çıkartmış bir şekilde girip arkama oturdu, bacaklarını yanlarımdan uzatıp çıplak omzuma bir öpücük bıraktı. "Basat!" diye bağırdım. Duş başlığını elimden alıp başımın üzerine tuttu, saçlarımın ıslanmasına sebep oldu. İç geçirdim.

"Susunca ne kadar sevimli olduğunu biliyor muydun?" diye sordu başını başımın yanına getirip. Konuşamıyordum çünkü su yüzüme vuruyordu. Duş başlığını ittim.

"Ya konuşunca?" Burnunu kırıştırdı.

"Samurai Jack'de vardı ya... Neydi adı?"

"Aku?" diye sordum kaşlarımı kaldırıp. Gülümsedi.

"Aku." diye onayladı beni. Aynı şekilde alayla güldüm. Bu sinirli ifademdi. Herkes bilirdi bunu.

"Ağzına sıçarım senin." Gülümsemesi silindi, çenemi iki yandan tutup ağzımı büzerek duş başlığını ağzıma tuttu. Su ağzıma dolarken elini çenemden itmeye çalıştım.

"Ne dedin sen?" dedi kızgın bir tavırla. Sonunda bacaklarını cimciklemeye başladığımda bıraktı ağzımı. Ona dönüp iterek sırtını küvete yasladım, duş başlığını elinden çekip yüzüne tuttum. Hızla ellerini yüzüne kapattığında karnına oturup gülerek ellerini itmeye çalıştım. Bir anda dizlerinde yükselip beni küvete yatırdı, üzerime çıktı. Başlık kucağıma düştü, su direkt karnına çarpmaya başladı. Buna takılmadı bile. Bakışları direkt benim bedenimde dolanıyordu. Kızardım, kıpırdanıp onu itmeye çalıştım.

"Kalkar mısın?" diye mırıldandım güçsüz bir sesle. Eli kaburgalarımda gezindi.

"Sonunda yağ tabakası birikmeye başlamış." Yüzümü buruşturdum. Ama o gülümsüyordu. "Artık sana eziyet edebileceğim." dedi alaylı bir sırıtışla. O utancın içinde bile kahkaha attım. Beni güldürmeyi, rahatlatmayı cidden iyi biliyordu. O da gülümsedi, elini yanağıma atıp okşadı. Bakışlarımı gözlerinden çekip boyun hizasına diktim. Bu cidden utanç vericiydi. "Bedenin bu şekilde daha güzel, Barış. Yemin ederim o bir deri bir kemik hâlinden daha güzel. Ve şu an seksi bile sayılabilirsin." Son cümlede suratında muzip bir ifade belirdi. Göz devirdim. Bu sefer kahkaha atan o oldu. Dudakları göğüs kafesimde gezinmeye başlarken nefesimi tuttum. Kahretsin.

Kurtarıcım Basat'ın telefonu oldu. Küvetin yanında duran pantolonundan yükseliyordu melodi. Havaya bir küfür savurup doğruldu, telefonunu bulup kulağına götürdü. "Efendim?" Karşı tarafı dinledi, eliyle alnını ovdu. "Siktir, unutmuşum." Tekrar karşı taraftan hararetli konuşma sesleri gelince göz devirdi. "Yetişemem daha zaten. Sonra-" Tekrar bağırmaya benzer sesler yükselince iç geçirdi. "Hadi canım hadi!" diye bağırarak karşı tarafın sesini bastırıp telefonu kapattı.

"Kim?"

"Cihan." diye mırıldanırken dudakları tekrar boynuma uzanınca omzundan tutup durdurdum onu.

"Ne diyor?"

"Maça gidecektik." Dudaklarını tenimde hissedince kıpırdandım.

"Gi-git istersen." Altında kıvranıyor, büzülüyor, yok olmaya çabalıyordum. Farkında bile değildi tabi. Tek eli kalçamın altından geçip parmaklarını bastırdığında inlememek için yay gibi gerilirken dudaklarımı birbirine gömdüm. Yapmamalıydık, bu olmamalıydı...

"Tutma kendini. İnlediğini duymak istiyorum." diye fısıldadı kulağıma doğru en tahrik edici sesiyle. Sonra dili kulağımın altına dokundu, ağır ağır aşağı sürüklenip göğsüme yol aldı. Sonunda boğuk bir sesle ağzımdan bir inilti kaçtığında Basat'ın kalçamdaki eli hareket etmeye başladı. Önce kalçamda gezindi, sonra bel boşluğuma çıkıp beni kendine bastırdı. O sırada dişlerini hafifçe göğsüme geçirdiğinde inleyerek ellerimi sırtına doladım.

"Annemler gelecek." dedim kesik kesik inleyerek. Duymazdan geldi, dudaklarını kaydırarak aşağı inip baksırımın üzerinden dudaklarını önüme bastırdı. Ellerimi yüzüme bastırıp çığlığımı örterken ona bakamıyordum. Ellerimi yüzümden çekemedim çünkü saçlarından tutup başını oraya gömmemek için kendimi zor tutuyordum. Kasıklarıma öpücükler bırakarak sol bacağımın iç kısmına geçti. Derin bir nefes alıp yuttum, kendime iradeli olmamı fısıldadım. "Yeter." dedim, elimi saçlarından geçirip başını geriye çektim. İç geçirip nefesini bıraktığında sıcak nefesi ıslak baksırımın altından tenimi kavururken seğirdim.

"Emin misin?" dedi gülümseyerek. Yutkundum. Zihnim iki seçenek arasında gidip geliyordu.

"Eminim." dedim sonunda. Dudaklarındaki tebessüm silindi, göz devirerek doğrulup kendini geri çekti.

"Altı üstü birkaç kiloyu bu kadar büyüttüğüne inanamıyorum." diye homurdanıp küvetten çıktı, yüzüme bile bakmadan havlumu alıp banyoyu terk etti.

Altı üstü birkaç kilo mu? 10 kilodan fazla almıştım! Kendimi iğrenç hissediyordum!

Bacağımı suya çarpıp etrafa sıçramasına sebep olduktan sonra parmaklarımı kemirdim. Neden zorluyordu ki, istemiyordum işte. Asıl onun bir seksi bu kadar büyütmesi sorundu.

Aslında... Sorun bendeydi sanırım.

Telefonumdan mesaj sesi yükselince küvetten çıkıp emekleyerek telefonuma uzandım, mesaj panosuna girdim. Annemdendi. Babanla işimiz uzadı. Muhtemelen geldiğimizde uyumuş olacaksın. Dolapta yemek var, ısıtırsın.

Evet! Basat'la baş başa saatler!

"Basat!" diye bağırdım.

"Efendim!" diye seslendiğini duydum dışarıdan.

"Bugün maçı bizde izlemeye ne dersin?"

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin