Parti

21.2K 1.6K 650
                                    

Basat'a kartlardan verilmişti ve geleceği kesindi. Bu yüzden hoş görünmek istedim. İşyerinde zaten sürekli takım elbiseliydik. Bu yüzden dolabın karşısına geçip iyice karıştırdım. Önce elim bebek mavisi bir kazağa gitti. Sonra koyu yeşil bir tişörte. Birkaç şeyi daha yokladıktan sonra beyaz bir tişört giyinip üzerime kırmızı oduncu gömleği alarak önünü açık bıraktım. Altıma da siyah darpaça giyindim, ayağıma beyaz adidaslarımı geçirip aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı joleyle kaldırıp geriye yatırdım, yüzümü yıkayıp kirpik kıvırma makasıyla kirpiklerimi kaldırarak şeffaf rimel sürdüm. Gözlerim iri olduğu için kirpiklerim kıvrılınca aşırı tatlı görünüyordum. (Barış aslında tam Troye Sivan olmalık aq)

Üzerime deri ceketimi giyinip evden çıktım, taksiye bindim. Beş dakikada eve vardığımda yakın oturduğumuzu fark ettim. Taksiciye ücretini verip indim, evin bahçesine girdim. Dublex evin bütün ışıkları yanıyordu ve müziğin sesi dışarı taşıyordu. Guys My Age çalıyordu. Aynı Amerikan gençlik filmlerindeki gibi bahçede bile yerlerde uzanan gençler vardı. Kırmızı karton bardakları görünce gülümsedim. Klişeni öpeyim Aslı. (Klişeni sikeyim Selin.)

İçeri girdiğimde Aslı karşıladı beni gülümseyerek. Ceketimi alıp astı, içeriye buyur etti. Orta sehpaya çıkmış dans etmekte olan kızları görünce göz devirdim. Hemen dibinde ellerinde bira bardaklarıyla dans eden erkekler vardı. Gözlerimle Basat'ı aradım. Bir köşede oturmuş, elindeki bardağın ağzında parmağını gezdiriyordu. Beyaz bir tişörtle siyah pantolon giyinmişti. Süslenmekle hata mı yapmıştım?

Yanına yürüyüp gülümsedim. "Hey." Başını kaldırıp bana baktı, yavaşça süzüp tekrar gözlerime çıkarttı bakışlarını. "Burada sana 'Bey' diye hitap etmem gerekiyor mu?" Yarım ağız sırıttı.

"Keyfin bilir Kibrit." Gülümseyerek yanına oturdum.

"Artık zayıf sayılmam."

"Ama hâlâ kızarıyorsun." Kıkırdadım. O ise ciddi ifadesiyle bana bakıyordu. "Bana bu kadar sinirlendiysen, neden ayrılırken gülümsüyordun?"

"Sana sinirlenmedim. Geleceğin için gitmek zorundaydın. Ve hâlâ çıkıyor olsaydık bu kadar başarılı olamazdık. Birbirimize yoğunlaşacak ve yine her şeyi aksatacaktık çünkü. Annem de kızıyordu zaten. Üniversitede o ilişki bitecek diye tutturuyordu. Derslerimi boşlamama çok sinirleniyordu. Yani seni anlıyorum."

"Her şeyin içine sıçtığımı söylemiştin." Başımı kucağıma eğdim.

"Anlarsın ya... O an sinirlendim."

"Barış!" diye seslendi bana Aslı. Gülümseyerek yanıma geldi, elindeki kırmızı bardağı uzattı.

"O içemez ki." dedi Basat. Aslı ona tuhaf tuhaf baktıktan sonra bana döndü. Gülümseyerek bardağı aldım. Sonra yanıma oturdu.

"Sen ne biliyorsun ki?" dedi Aslı Basat'a.

"Lisede yakındık." dedi Basat bana bakarak. Aslı şaşkınlıkla bana döndü.

"Onu tanımıyor gibi yapıyordun."

"Sonra konuşuruz." diye homurdandım. Aslı hışımla kalkıp uzaklaştı.

"Flörtleşiyor musunuz?" diye sordu Basat bir anda.

"Ne önemi var?" Basat sadece birasını kafaya dikti. Ben de tadına bakmak için bardağı ağzıma götürdüm ama Basat yakalayıp aldı elimden.

"Sen içmezsin."

"Artık vakti geldi." Göz devirdi.

"İçmek zorunda değilsin."

"Buna sen karar veremezsin. Bardağımı alabilir miyim?" İkimiz de meydan okurcasına birbirimizin gözlerinin içine bakmaya başladık. Pes edip ayağa kalktım, en yakınımdaki kızın bardağını kapıp kafaya diktim. İğrenç sıvı boğazımı yaksa da sırf inat olsun diye yudumlamayı sürdürdüm. Kız kıkırdamaya başladı.

"Ağır ol yakışıklı." Bardağı ağzımdan indirip kolumla ağzımı sildim. Kız flörtöz bir tavırla bana bakıyordu. Dudağını hafifçe dişleyip elini uzattı. "Melis." Elini sıktım.

"Barış."

"Barış, çok gürültülü, yukarı çıkalım mı?" Kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Üst katta ne vardı? Yatak odaları mı? Haha!

Bakışlarım kısa bir an Basat'a kayınca dik dik bana baktığını fark ettim. Bilerek kıza döndüm, gözlerimi dekolteli göğüslerine indirdim. Açıkcası hiç ilgimi çekmeyen bir ayrıntıydı. Zaten kızlara ilgim bile yoktu. Yalnızca pislik olsun diye gözlerimi orada oyalayıp kızın gözlerine çıkarttım. "Bugün değil." Bardağını tekrar kafama dikip son damlaları da boğazıma yolladıktan sonra kızın eline tutuşturdum. O şaşkınlıkla bana bakarken kendimi tekrar koltuğa attım ama Basat'ın yüzüne bile bakmadım.

"Kızlara hiç ilgin var mı?"

"Biseksüelim." Yalan. Tamamen gayim. Ama ilerde lazım olabilirdi.

"Bunu bilmiyordum." dedi şaşkınlıkla.

"Hiç kız arkadaşım olmadı zaten. Ama şu hatun bana yürüyor galiba." dedim biraz önce içkisini aldığım kızı işaret ederek. Sonra sırıttım.

"Çirkinmiş." diye homurdandı. Çirkin? Kız felaket seksiydi bir kere!

"Çarpılacaksın." diye karşılık verdim. Birasını yudumladı. O sırada Basat'ın diğer yanına güzel bir kız oturdu.

"Selam." dedi ona dönerek. Basat da başıyla selam verdi. "Adım Zeynep."

"Basat ben de." dedi kıza gülümseyerek.

"Aa ne tuhaf bir isim. İlk kez duyuyorum." dedi kız sevimli bir tavırla gözlerini irilterek. Gözlerini oymak istiyorum.

"Dede Korkut hikayelerinden birinde geçen bir isim. Akranlarından üstün demek."

"Hikayeyi anlatır mısın?" diye sordu kız meraklı bir sesle. Sinirle ayaklanıp dışarı attım kendimi. Düşün Barış, düşün... Arabasını fark ettim. Tabi ya!

İçeri girip yanlarına döndüm. Gülüşerek sohbet ediyorlardı. "Basat senin araban siyah Kia Ceed miydi?" Başıyla onayladı. "Çekiyorlar da." dedim gülerek.

"Siktir!" Hızla kapıya koşuşunu izleyip sırıttım. Bu kadar! Güle güle Zeynep.

Kapıya çıkıp Basat'ı aradım gözlerimle. Arabasının yanında durmuş, alayla gülüyordu. Üşüdüğüm için kollarımı bedenime sarıp yanına yürüdüm. "Aa, bırakmışlar mı?" dedim arabayı süzerek.

"Hâlâ aynısın. Zekandan öpmeli seni." Omuz silkip sırıttım. Eliyle arabaya vurdu. "Gezintiye çıkmak ister misin?" Sırıttım.

"Ceketimi alıp geleyim."

Bölüm yazmayı bırakamıyorum amk öyle özlemişim ki ejehehueh

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin