Revir

29.6K 2.2K 1.1K
                                    

Ders biyolojiydi. Basat dersi dinliyordu. Hoca arkasını dönmüş, tahtaya bir hücre örneği çizerken ben de sinirli sinirli ona bakıyordum. O eteği biraz aşağı indirse olmaz mıydı? Hayır, asla insanların giyinişine karışmaz, yadırgamazdım ama Basat dersi dinliyordu, tahtaya bakıyordu. Dakika başı gözlerini kontrol etmek zorunda kalıyordum. Neyseki hiç o tarafa bakmamıştı henüz.

Saate baktım. 15 dakika olmuştu henüz. Bi bitmiyordu ki soktuğumun dersi...

Basat o ders cam tarafında oturuyordu. Elini peteğe attığında bakışları o tarafa kaydı. Süt kutusunu fark edince kaşlarını çattı. Kızardım. Çöplerimi hep oraya sıkıştırıyordum...

Kutuyu eline alıp bacaklarıma baktı. Bunun sessiz bir rica olduğunu anlayıp bacaklarımı çektim, sıradan çıktı. Çöp kutusuna giderken yine hocaya bakmıyordu. Durumdan hoşnuttum. Ama o çöpü atarken Sena Hoca çok bariz bir şekilde gözlerini Basat'ın kalçalarına dikti, hemen bakışlarını kaçırdı. Bu kez sinirden kızardığımı hissettim. Elimi yumruk yapıp tırnaklarımı avuçlarıma gömdüm. Aptal kadın!

Basat yerine dönüp oturduğunda hocayla göz göze geldiler. Aralarında beş saniye kadar bir bakışma geçtiğinde sınıfta birkaç kişi Basat'a döndü. Basat hocayı aşağı doğru yavaşça süzdü, bakışlarını camdan dışarı çevirdi. Dişlerimi sıktım. Orospu çocuğu! Gavat! Piç! Dengesiz asalak!

Dişlerim sızlamaya başlayana kadar sıktım ağzımı. Ders sonuna kadar da başımı sıraya koyup yumruklarımı sıkarak başımın altına koydum. Eğer onunla bir daha ilişkiye girecek olursa...

Zil çalınca yüzümü yıkama isteğiyle hızla ayağa fırladım, ayağım sıranın ayağına takılınca inleyerek yere iniş yaptım. Yan sıralardan birkaç kişi kıkırdarken yüzümü gömülen yerden kaldıramadım. Zaten sinirliydim, bir de utanç eklendi. Sanki başım patlayıp etrafa dağılacaktı ısınmaktan.

"Kalkacak mısın artık?" dedi Basat arkamda beklerken. Cevap vermeden öylece uzanmaya devam ettim. Şimdi de sinirden gözlerim doluyordu. İç geçirdiğini duydum. Ayakları belimin iki yanına yerleşince üzerimden geçecek sandım ama o ellerini kollarımın altına sokup kalkmama yardım etti. Beni yere bıraktığı an dengemi kaybettim ve belimden yakalayıp cıkladı. Ama ne yakalayış...

Tüm bedenim göğsüne yaslanırken ikimiz de kasılıp kaldık. Kalp çarpıntılarım kulağımı delerken göğsünün hızla kalkıp indiğini hissettim. Öyle bir duygu karmaşasıydı ki, bu sefer de özlemden yanıp tutuşarak cidden ağlamaya başladım. "Ayağım ağrıyor!" Yalan değildi. Takılan bileğim üzerine basar basmaz deli gibi sızlamaya başlamıştı.

"Burktun mu?" diye mırıldanırken tek kolumu omzuna doğru alıp elini belime sardı. Yakınlığı beni deli gibi sevindirirken alt dudağımı büktüm.

"Bilmiyorum."

"Revire gidelim mi?" Başımla ağır ağır onayladım. Bir adım attığımızda bu sefer havalandırdığım dizim yandı, yüzümü buruşturdum. Dizlerimin açıldığına emindim. "Kucağıma alabilirim."

"Tuhaf tuhaf bakacaklar." Evet, bu tam olarak reddetmek değildi. Çünkü kucağında olduğumu hayâl etmek bile kalbimi tekletmişti. Basat'ın kolları arasında, göğsüne yaslı...

"O zaman kaplumbağa gibi ilerleme de hızlan biraz." diye homurdandı. Yüzümü buruşturdum iyice.

"Ama canım acıyor..." diye mırıldandım ağlamaklı bir sesle. Daha önce bahsettiğim üzere aynı beş yaşındaki bir çocuk gibi ağlıyordum ve bu aşırı utanç vericiydi. Ama Basat buna takılmadı bile. Sadece dudaklarını birbirine gömüp yürümeye başladı.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin