Kav

41.4K 2.7K 954
                                    

Basat'ın beni buraya bırakmayacağını biliyordum. Peki yanılmış olma ihtimalimi sorguluyor olmam? Sonuçta Basat'ı sinirlendirmiştim. Bütün iletişimimiz böyle başlamıştı. Belki de başından beri hisleri yoktu, benimle oynayıp kendine aşık etmiş, ailem beni uzaklaştırınca da kurtulduğu için sevinmişti? Peki üç yıldır beni izliyor, beni ailemden daha iyi tanıyor olması? Ama neden bir haftadır Basat'tan tek bir işaret gelmiyordu? Basat'ı nasıl tutuyorlardı?

Bir haftadır ailemin dediği üzere evden okula, okuldan eveydim. Bu da yetmemiş gibi okulda gözetleniyordum. Kimseyle arkadaşlık yapamıyor, elim bir telefona uzandığı an bir öğretmen tarafından yakalanıyordum. Okuldan kaçmamama da aynı şekilde dikkat ediyorlardı. Çıkışta şoförüm sınıfıma kadar gelip içerden alıyordu beni. Arabaya bindirene kadar kolumu bırakmıyordu. Tabi bu öğrenciler arasında da büyük bir alay konusu olmama sebep olmuştu ama umrumda da değillerdi. Ben inatla akşama kadar hem evde, hem okulda camdan dışarıyı izleyip Basat'ı görmeyi bekliyordum. Şoför dediğim adam evdeyken de benimle birlikte evde bulunuyordu. Evdeki tek haberleşme aracı da onun cebindeki telefondu. Eve girdiğimiz an kilitli olmayan tek kapı olan dış kapıyı da üzerime kilitliyor, tuvalet hariç her yerde benimle birlikte oturuyordu. Kurallara bağlı yaşıyorduk annemler gelene kadar. Belirli bir saatte beni masaya oturtuyor, belirli bir saatte ders çalışmamı bekliyordu. Gün sonunda yaptığım her şey annemin kulağına bir bir fısıldanıyordu.

Ben isyan etmiştim. Önüme sunan hayatla birlikte de pes etmiştim. Bir haftada 40 kiloya nasıl inmiştim, annem bunu sorgulayıp dövünüyor, yeni okulumda yapılan deneme sınavlarında hiçbir şey yapmadan oturup sıfır almamı engellemeye çalışıyordu. Verilen çalışma saatlerinde de sadece kağıdı karalıyordum. Beni rahat bırakmalarını sağlayamadığım gibi, onların rahat edememelerine, uykularının onlara zehir olmasına sebep oluyordum.

"Barış." dedi hoca sıramın başına gelip. "Uyuma."

"Git başımdan." diye mırıldanıp başımı montuma biraz daha çok gömdüm. Hoca iç geçirdi.

"Aileni arayacağım."

"Durma, ara o zaman." Kadın sinirlendiğini bildiren derin bir nefes alıp lakosumun ensesini çekerek beni kaldırmaya çalıştığında elini ittim. Korkmuyordum. Nasıl olsa rüşvet alıyordu, beni şikayet etmeyecekti. Eski okulumda da böyle olurdu. Özel okulların geneli böyleydi ya zaten. Suçlara para karşılığı göz yumulurdu.

Kadın sessizce derse dönmek zorunda kalınca ben de başımı tekrar montuma sakladım.

*

Son dersten birkaç saat önce alt kata indim, kantine ilerleyip kendime su aldım. Öyle bir açlıkla boğuşuyordum ki ağzım sürekli kuru kalıyordu. İnatla yemiyordum. Basat'ın bana zorla kazandırdığı alışkanlığı Basat olmadan kaybetmiştim. Basat olmadan da yemeyecektim. Bir çocuk kolumu yakalayınca şaşkınlıkla ona döndüm. Kısa bir an yüzümü inceledikten sonra "Tuvalete git. Geliyorum." dedi, etrafını iyice taradı. "Hocalara çaktırma." Şaşkınlıkla ona baktığım sırada kolumu bırakıp etrafta dolanmaya başladı.

Kötü şeyler gelebilirdi başıma. Ama içimde küçük de olsa bir umut kırıntısıyla suyumdan bir yudum aldım, aceleyle tuvalete girerken çöpe attım. Birkaç dakika sonra çocuk kulağında telefonla içeri girdi. Karşımda beklerken ağır ağır süzdü beni tekrar. Telefondan gelen bir 'Alo?' sesiyle birlikte çocuk dudaklarını yalayarak araladı.

"Buldum onu." Diğer uçtan hararetli bir şeyler duydum ama anlamadım. Çocuk telefonu kulağıma uzatırken ben tuvalete girerken peşime birinin takılmamasının şaşkınlığında aceleyle telefonu elime aldım.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin