Çıplak

29.9K 1.7K 889
                                    

Dün gece Basat'la sevişmiştik.

Biraz düşünceliydim. Gecenin önceki saatlerinde Basat'ın evinde toplanmıştık. Toplu yatı deyince ve Basat'ın annesi annemi arayıp izin alınca annem izin vermişti. Kadın da evde değildi gece ama annemin haberi yoktu. Basat'ın kucağına bira dökmüştüm ve bana 'Yalayarak temizlemen gerekecek.' demişti. Sevişirken hiç beklenti içinde görünmüyordu ama belki de cidden 'o işi' yapmamı bekliyordu. Yapmamıştım. Tiksinmiyordum ama bana biraz tuhaf geldiğini kabul etmeliydim. Kendimi tuhaf bir şekilde suçlu hissetmiştim ama çocuk da hiç yöneltici harekette bulunmamıştı ki!

"Ne düşünüyorsun yine?" dedi Basat yanağıma vurup. Kahvaltı için Cihan yumurta yapıyordu. Batu da yan tarafta sucukları doğruyordu. Çok uyumlu görünüyorlardı. Bunu bahane ettim.

"Evli çiftler gibiler." Batu bastırmaya çalışsa da utangaç utangaç gülümsedi. Basat bakışlarını onlara çevirip sırıttı.

"Daha çok biz evliymişiz de onlar hizmetçilermiş gibi..." Batu tehditkar bir tavırla elindeki bıçağı Basat'a sallayınca sırıttı. Cihan oralı bile olmayıp Batu'nun alnına bir öpücük bıraktı. Gülümsedim manzara karşısında. Basat fark edince uzanıp alnımı öptü ama bu çok yapmacıktı. Sonra elini ağzına atıp saçımı çıkarttı, yüzünü buruştururken yere silkeledi. Göz devirdim. Al işte.

*

Okula girdiğimde yalnız olduğum için bakışlar yine üzerimdeydi. Gece yatısı üzerinden koca bir hafta sonu geçmişti. Ağır adımlarla sınıfıma uzanan koridoru yürürken bir kız kolumu sertçe tutup beni kendine çevirince irkildim. Bakışları suratımda dolandı. "Barış sen misin?" Kaşlarımı kaldırdım. "Yürü." Beni iteklediğinde kolumu kurtardım.

"Nereye?"

"Yürü dedim!" diye bağırdı kız suratıma doğru. Açıkçası bana oranla çok yapılıydı ve bu biraz korkutucuydu.

"Yürümüyorum." diye direttim, göz devirip sınıfıma doğru adımlamaya başladım. Birden saçlarıma yapışıp başımı geriye eğdiğinde gözlerim iri iri oldu. Kulağıma kaldırdı başını.

"Yürüyeceksin, Kibrit." Gözlerim iyice irileşti.

"Sen..." Saçımı kurtarıp ona döndüm. Kaşları arasında üç çizgi oluşmuştu. Dudakları da ince bir çizgi halinde gerilmişti. "Ne hakla..." Elimi havaya kaldırdım ama bir el elimi yakalayıp beni kendine çekti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye fısıldadı kulağıma güven verici ses.

"Üzerime saldırdı!" dedi kız bir anda. Kendini kastı, gözleri dolarken ellerini yüzüne kapatıp uzaklaştı. Yuh!

Basat beni kendine çevirdi. "Ne oluyor Barış?" dedi hafif çatık kaşlarla.

"Yalan söylüyordu." dedim şaşkın bir sesle. Hâlâ olayın şokundaydım. "Yanıma gelip yürümemi söyledi. Beni bir yere götürmeye çalıştı. İnatlaşınca bana Kibrit dedi." Güldü.

"Barış sana Kibrit dediğimi kimse bilmiyor." Kaşlarımı çattım. Cidden yuh! Duymuş olamaz mıydı?

"Yalan mı söylüyorum?"

"Kıza tokat atmak üzereydin." Bu sefer benim gözlerim doldu ama yapmacık değildi. Gerçek yaşlardı.

"Bana senden başka kimse Kibrit diyemez çünkü. Sinirlendim." İç geçirip ellerini belinin iki yanına yerleştirdi.

"Yüzünü yıkasan iyi olacak. Konuşuruz." Sınıfa yürümeye başladığında hızla sırtına yapışıp yüzümü kürek kemikleri arasına sakladım.

"Yalnız bırakma beni. Herkes tuhaf tuhaf bakıyor. Daha önce de kızlar bana sormuştu. Sen olmasan yiyecekler beni burada."

"Paranoyak davranıyorsun." dedi bana dönüp kollarımı kollarıyla sararken. Omuz silktim. "Doğru söyle. O kız cidden-"

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" dedim başımı ona doğru kaldırıp. "Yalan söylemiyorum. Ne zaman söyledim ki?" Başıyla onayladı.

"Özür dilerim, haklısın." Elleri yanaklarımı bulup yaşları temizledi. "Yüzünü hatırlar mısın?" Başımla onayladım. "Tamam. Bana göster olur mu?" Tekrar onayladım. Sıkıca sarıldı. "Kibritim benim..."

"Sadece senin..."

*

Kantinde oturduğumuz sırada içeri giren kişiye iri gözlerle bakıp Basat'ın koluna yapıştım. "O kız, eminim!" Basat kıza dikti gözlerini, ayağa kalktı yavaşça.

"Geliyorum, bekle." dedi eliyle oturmamı işaret ederken. Sessizce kızın yanına yürüyüşünü izledim. Sonra kızı bileğinden yakaladı, kendine çevirdi. Kız anında geriye kaçmaya çalışırken diğer eliyle de saçını yakalayıp kızı bir metre ilerideki çöp kutusuna yöneltti. Şimdi içine atmakla tehdit ettiği barizdi. "Söyle." diye diretti.

"Ya sevgilin bir anda saldırdı diyorum!" Kızı çöpe eğince kız hızla Basat'ın kollarına geçirdi tırnaklarını. "Tamam, dur!" Herkes yine şaşkınca Basat'a bakıyordu. Bazıları onaylamaz gibiyken bazıları gösterinin tadını çıkartıyordu.

"Söyle!" diye bağırdı Basat tekrar.

"Seni seven birkaç kız istedi. Karşılığında beni voleybol takımına alacaklardı. Ne yapacaklardı, bilmiyorum." Basat bakışlarını kısa bir an bana çevirdi.

"Kim onlar?"

"Bırakırsan gösteririm." O sırada -kameradan görmüş olacak- müdür içeri girdi. Basat her zaman yırtardı, sorun olmayacağını biliyordum. Ama kendim için aynı fikirde değildim. Korkuyordum. Müdür herkesi dağıttı, ikisini yanına alıp gitti. Bende mum gibi kaldım masamda.

Görünmez olup sınıfıma çıkmak istiyordum. Etrafımda tanıdık biri var mı diye baktım ama bulamadım. Mecbur ayağa kalktım, tırsa tırsa dik yürümeye çalışarak koridora çıktım. Aceleyle sınıfıma girip sırama yerleştim. Burası daha güvenliydi.

Sınıf beni soru yağmuruna tutana kadar.

*

Basat sınıfa girdiğinde yüzünde bastırmaya çabaladığı bir gülümseme oturdu. Yanıma adımlamaya başladığında ben de ona gülümsemeye çabaladım. "Hallettim. Bulduk kızları. Müdür üçüne de ceza verecek."

"Sen? Kızı çöpe sokacaktın."

"Müdür beni seviyor." derken sırıttı. Göz devirdim. Beni kolu altına çekip saçlarımı öptü.

"Kızlar ne yapacakmış bana?"

"Ah," kıkırdadı. "Kıyafetlerini alacak, ortada bırakacaklarmış seni." Gözlerim iri iri olurken düşüncesiyle bile sıcaklamaya başladım. Gülümseyerek burnuyla saçlarımı karıştırdı. "Merak etme, ben buradayken kimse sana elini süremez."

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin