İz

47.2K 3K 823
                                    

Rahatsızlıklar yaşadığım, intihar etmeyi denediğim, sinir krizleri geçirdiğim günlerden kalma ilaçlarım arasından uyku hapını bulup ağzıma attım, zararlı olmasını umursamadan direkt susuz yuttum. Kutuyu geri koymadan avucuma hapları döküp bakışmaya başladım. Sonra onları kavanozuna geri doldurup komidin çekmecesine attım. Kendime dozu ölüm olan bir zarar vereceksem, önce bir şeyleri halletmem gerekirdi. Mesela Biyoloji hocası ve Basat'ın ilişkisini yayabilir, sokağın giriş çıkışlarındaki kameraların görüntülerine ulaşıp bunu kanıtlayabilirdim. Kanıtlayamazsam ya da Basat Orkun'la videomu yayarsa da sorun olmazdı. Acısını yaşamayacak, öbür dünyayı boylamış olacaktım. Ama bunu yapmak için nedenim yoktu. Önüme atılan her engelde ölüme sığınmamam gerektiğini öğrenmiştim. Daha fazla zarar vermek, daha fazla intihar girişiminde bulunup başarısız olmak istemiyordum.

Başımı yastığa koymamla kapım tıklatıldı. Umursamadım. O kadar bağırıp çağırmış, o kadar ağlamış, o kadar odanın amına koymuştum ki, şimdi ayağa kalkıp bir de kırık eşya parçalarına basa basa gidip kapıyı açmaya gücüm yoktu. Gerek kalmadan babam kapıyı araladı, içeriye şaşkın bakışlar atmayı bitirdikten sonra içeri girip kapıyı kapattı, gelip yatağımın yanına geçti, benim yanıma, tam belimin dibine oturdu. Ben ona bakmayı reddedip tavanı izlerken o bana bakıyordu, inceliyordu. Altımda eşofman vardı ama üzerime bir şey giyinmemiştim. Sevişmenin getirisi olan izleri umursamadan elini uzatıp koskoca tokat izi olan yanağıma koydu. Cildim hayatım boyunca hep hassas olmuştu. Şimdi orada beş parmak izi barizdi. "Gel yemek ye." dedi elini çektikten sonra. "Annen uyumaya gitti." Bağırışma seslerini yeteri kadar duymuştum. Babamla annemin kavga ettiğini biliyordum. Normalde annem kadar olmasa da babam da sert yapılıydı ama hayatım boyunca bana hiç el kaldırmamış, kimseye de dokundurmamıştı.

"Aç değilim." dedim boğuk bir sesle. Babam iç geçirdi. Başlıyoruz... Çok zayıfsın, tüm kemiklerin görünüyor, yüzünde renk yok...

"Midenin suçu ne peki? Annenle yine konuşma, bir şey demiyorum. Gel yemek ye." Başımı iki yana salladım. "Odana getireyim?" Tekrar iki yana salladım.

"Uykum var. Çıkar mısın?" Sessizce ayaklandı, odanın çıkışına yöneldi. Çıkarken elini anahtara atıp bana baktığında başımla onayladım, ışığı kapattı. Yorganımı üzerime çekip sessizce yastığıma sarıldım.

*

Sınıfa girdiğim an çantamı bir sıraya atıp en önün bir arkasında oturan Ela'yı yakaladığım gibi yalvar yakar müdür yardımcısının odasına götürdüm. İkimiz yer değiştirmek istediğimizi, sınıf öğretmeninin düzenine karşı olduğumuzu falan baya saydık, elimizde bir izin kağıdıyla sınıfa geçtik. Hoca bir şey dediği an bunu göstermemizi söylemişti. Ela'ya yardımları için teşekkür edip yeni yerime oturdum.

Birkaç dakika sonra kafasındaki kapüşonu indirerek sınıfa girdi Basat. Anında kalp çarpıntılarım kulaklarıma vururken, sınıftaki bütün sesler uğultuyu andırıyordu. Bakışları bana kaydığı an sıramı izlemeye başladım. Yanımdan geçene kadar bakışlarının üzerimde olduğunu göz ucuyla gördüm. Sonunda sırasına attığı çantanın çarpma sesi duyulunca gözlerimi sıkıca kapattım. Birkaç saniye sonra sırama bir karabulut gibi çökmüştü. İnatla ona bakmamayı sürdürdüm.

"Ne yapıyorsun burada?" Cevap vermedim. Ellerini çekip kendi ekseninde 45 derece döndükten sonra tekrar bana dönüp ellerini beni sıçratacak bir hızla sıraya tekrar vurdu. "Bana bak!" Başımı kaldırıp çatık kaşlarla ona bakarak istediğini verdim. Sert bakışları yüzümde dolanıyordu.

"İşin bitti ya, yerimi değiştireyim dedim." dedim dişlerimi sıka sıka.

"Saçmalama, geç yanıma." dedi sıramızı(!) işaret ederek. Bakışlarımı yine yüzüne diktim.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin