Albüm

22.3K 1.5K 482
                                    

Basat koltuğunda oturmuş, ben de onun kucağında, öpüşüyorduk. Yavaş yavaş kucağında hareket etmeye başladığımda ağzımın içine inledi. Eli belimi sarıp beni kendine yasladığında gülümsedim. Dudaklarımız ayrıldı, bakışmaya başladık. Parmakları saçlarım arasından geçti, yavaşça okşamaya başladı yanağımı. "Seni seviyorum." diye mırıldandı. Zorlukla yutkundum, dudaklarımızı tekrar birleştirdim.

Ufak öpücükler hiçbir şekilde hız kazanmadı. Aynı yavaşlıkla dudaklarından ayrılıp çenesine indim, birkaç öpücük bırakıp boynuna yol çizdim dilimle. Tam şahdamarının üzerinde durup orayı öptüm. Yutkunduğunda tüm boynu titredi. Yine aynı gülümsemeyle burnumu boynuna sürterken derin bir nefes aldım.

"Yine mükemmel kokuyorsunuz Basat Bey." Elini enseme atıp kaldırarak benimle göz göze geldi, burnumun ucunu öptü.

"Gül kokusunu sevdiğini hatırlıyorum." diye mırıldandı. Kıkırdadım.

"Senin tenine karışınca dünyanın en sevilesi kokusu olmuş." Omuz silkti. Basat gül kokusunu sevmezdi. Benim için kullanmış olduğu barizdi. Tesadüf değildi.

Kapı tıklanınca iç geçirip göz devirdi. Kucağından inip kapıya yürüdüm, kilidi çevirip kapıyı açtım. Elinde birkaç dosyayla bir adam girdi içeri. "İstediğiniz çizimleri getirdim Basat Bey." dedi, Basat'a doğru yürüyüp elindekileri masaya bıraktı. Basat başıyla onayladı.

"Sağol." Adamın bakışları Basat'ın kucağına kaydı, bakışları bana döndü, yüzü hafifçe buruştu ve dışarı çıktı. Kapıyı kapattığım sırada Basat kucağına baktı, elini ağzına kapattı. Çıkıklaşan elmacık kemiklerinden güldüğünü anladım.

"Ne oldu?" Basat'a doğru yürüyüp kucağına baktığımda kahkahayı bastım. Pantolonunun önünü açık unutmuştuk.

"Rezil olduk, gel bari boşa gitmesin." dedi gülerek. Sırıtarak yanına yürüyüp kucağına tırmandım tekrar. Bu sefer biraz daha hızlı sürtünerek boynunu öpücüklere boğdum. Elleri kalçamda yerini aldı, yavaşça okşamaya başladı. Boynuna bir inilti bıraktığımda daha çok kabardığını hissettim. Ölebilirdim.

"Dayanamıyorum." diye mırıldanırken dizlerim kırıldı, kucağına oturdum tamamen. Sızlandı, aceleyle pantolonumun önünü açtı.

*

İşimiz bitene kadar odaya iki kişi daha uğramıştı. Salak salak dalga geçmiştik kendi halimizde. Geçmişte kaç kere sevişmiştik bilmiyorum ama aralarında en az zevk aldığım ama en çok eğlendiğim seferi buydu.

Kendi masamda oturmuş, leptoptan müzik dinlerken elimdeki dosyayı çeviriyordum. Mimarlardan birinin çevirmeni hastalanmıştı. Onun işini yapıyordum. Coldplay & The Chainsmokers - Something Just Like This çalıyordu. Sözleri mırıldanırken Basat yanıma bir sandalye çekti. İşte benim süper kahramanım da geldi...

"Somebody I can kiss. Oh, I want something just like this." diye mırıldandım sessizce ona takılmamaya çalışarak.

"Kiss öpücük demekti, değil mi?" Gözlerimi yalancıktan iriltip sahte bir şaşkınlıkla Basat'a döndüm.

"Tebrikler, nerden biliyorsun?" Basat sallamadı bile.

"Beni öpebilirsin." Gülmemek için dudak büzüp başımı aşağı eğdim.

"Seni öptüğümde kurbağaya dönüşecek misin?"

"Ordan bakınca prense mi benziyorum?" dedi tek kaşını kaldırıp. Omuz silktim. Kıkırdadı. "Tam tersi değil miydi bu ya?"

"Her neyse. İşim var gördüğün gibi şu an." diye mırıldandım.

"Gel benim odamda yap. Biraz seni izlemek istiyorum. Leptobumdan müzik de dinleyebilirsin." Sırıtarak ayağa kalktım, elime dosyayı da aldım, yürümeye başladık.

Odasına girdiğimizde Basat'ın yerine ben oturdum, o karşıma oturdu. Dosyaları önüme koydum, leptoptan YouTube'a girdim. Oh Wonder - Lose It açtım. Ben çeviri yaparken Basat çenesini yumruğuna yaslayıp beni izlemeye başladı.

"Make a spark, break the dark, find a light with me. Who we are chasing stars..." Yakamı tutup dudaklarını dudaklarıma bastırdı. İç geçirirken öpücüğüne kısa bir anlığına karşılık verip kendimden ayırdım onu. "İşimi yapmaya çalışıyorum."

"Üzgünüm, o kadar sevimli duruyorsun ki... Konsantre olunca yani." Gülümsedi. Kızardım. "Kibrit." diye mırıldandı gülümsemesini koruyarak.

"Bunu bir saat içinde halletmem gerek." diye mırıldandım. "Yapamazsam mahcup olurum."

"Bu gece bende kalacağına söz ver, seni rahat bırakayım." Başımı hızla kaldırıp ona baktım. Sırıtıyordu.

"Cidden rahat bırakacak mısın?" Başıyla onayladı. "Rahatsız ettiğin an vazgeçerim." Sırıtarak saçlarımı öptü, kendini çekip beni rahat bıraktı.

*

Basat'ın evinde koltukta oturuyorduk. O bira, ben meyve suyu. Bira içmek istemiştim ama konuyu değiştirmişti. Ben de ses çıkartmamıştım. "Bak aklıma ne geldi." diye mırıldanarak ayağa kalktı, üniteden bir resim albümü kapıp getirdi. Gençken yaptığımız albümdü bu. İçi resimlerimizle doluydu. Notlarımız da vardı içinde.

Resimleri incelemeye başladık hüzünle. Basat'ın yüzüme su tabancasıyla su sıktığı resimdeki tipime her seferinde olduğu gibi kahkaha atmaya başladık.

Bu resimde bu kadar çirkin çıktığım için intihar etmek istiyorum. Yazmıştım ben not olarak.

Basat ise Kibrit işte. Resmi görünce bu kadar kızarmasından da anlaşıldığı gibi... Bana kalırsa kibritin çirkini güzeli olmaz ayrıca. Kibrit kibrittir. yazmıştı.

Ve sonradan eklenmiş bir not vardı içerde. O zamana ait olmadığı post-itin renginden belliydi. Bizimkiler maviyken bu yeşildi. Her türlü çirkinliğine, resmi albüme koydurmamak için çabalarkenki çirkefliğine bile aşığım. Tekrar karşıma çıkman dileğiyle. Ben şaşkınlıkla notu okurken Basat elimden çekip buruşturdu avucunda, kızarıp ensesini kaşıdı.

"Neden buruşturdun? Ver şunu." dedim elimi uzatıp.

"Saçmalamışım işte." dedi utançla gülümseyerek. Başımı göğsüne sürttüm.

"Saçmalamamışsın." Ses çıkartmadım. Sayfaları tek tek inceleyerek geçmeye başladık. Sonunda sayfalar bittiğinde boş sayfalara hüzünle bakmaya başladım. Oysa bu albümü tamamlayana kadar resim çekileceğimize söz vermiştik. 150 fotoğraflık bir albümdü ve bizim 97 tane resmimiz vardı içinde.

Sayfaların birinde bir pürüz hissedince orayı açtım hızla. Anında elim yavaşça saçlarıma gitti. Lisede Nietzsche Ağladığında kitabının arasına doldurduğu saçlarım albümün ortasında duruyordu. Basat albümü kapatıp köşeye bıraktı. Gözlerim dolarken beni kolları arasına çekip burnunu saçlarıma bastırdı. "Bu albümü tamamlayacağız."

"Bir daha ölüm ayırsın seni benden."

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin