Batu-Cihan

27.7K 1.7K 1.2K
                                    

Batu'nun ağzından;

"Rahat bırakacak mısın?" dedim peşimde dolanan Emre'ye dönüp.

"Şu problemi de çözersen evet." dediğinde iç geçirmek zorunda kaldım.

"Gel." Sınıfıma doğru yürümeye başladık. İçeri girip sırama yerleştik. O sırada içeri giren Cihan'ı göz ucuyla görsem de bakmamaya çalıştım. Onunla ilgilenmek ya da ilgileniyor gibi görünmek istemiyordum.

"Bu." dedi parmağını soru üzerine koyup.

"Ne yapıyorsunuz?" dedi başımıza dikilip. Ah, şu arkadaşız tavırları beni öldürecekti. Sinirden başım ağrıyordu.

"Ders çalışıyoruz." dedim sesimin samimi çıkmasına özen göstererek. Başıyla onaylayıp önümüze oturdu, elmacık kemiğini yumruğuna yaslayıp bizi izlemeye başladı. "Bu mu yani?" diye homurdandım soruyu okuyunca.

Soruyu anlatmaya başladım. (O kısmı da yazardım ama matematiğim bok gibi tşk) Sonunda bitirdiğimde ona döndüm. "Anladım." dedi. Ayağa kalkarken yanağımı öptü. "Teşekkürler aşkım." Beline vurduğum sırada kahkaha atarak sınıftan çıktı. Güldüm. Cihan'ı sinirlendirmek için yaptığını biliyordum. Ama artık Cihan'ın o kadar da umrunda olduğunu sanmıyordum.

"Emre'yle cidden flörtleşmiyorsun herhalde?" Şaşkınlıkla başımı kaldırıp Cihan'a baktım. Beceriksizce gülümsemeye çalıştı. Onun yüz ifadelerini iyi tanırdım. Şaşkındım çünkü kendini kasıyordu.

"Neden olmasın?" diye sordum. Sesim titrek çıkmıştı. Heyecanlanmıştım çünkü. Kalbim göğüs kafesime çarpıyordu ve küçük bir umut kırıntısı göğsümde büyüyor, büyüyordu.

"Çünkü... Çünkü o daha çocuk." Güldüm. Ben de çocuk gibiydim ve Cihan bundan çok hoşlandığını söylerdi hep.

"İki yaş küçük bizden." Şaşkınlıkla bana bakmayı sürdürdü.

"Ah, doğru ama... Anlarsın ya... Tavırları falan çocuk yani." Tek kaşımı kaldırdım. İç geçirip başını hafifçe iki yana salladı. "Herneyse." Yerine, yani yanıma geçerken eliyle saçlarını düzeltti, başını sıraya koydu.

*

Basat'ın evinde toplandık o akşam. Annesiyle kardeşi dışarıda olduğu için bira şişeleri içinde yüzmeye hazırdık. Basat Barış'ı kolu altına almış, sahiplenir bir tavırla göğsüne yaslamıştı. Cihan ise tekli koltuğa gömülmüş, tek elinde birasıyla mesajlaşıyordu hızlı hızlı.

Ben de mal mal bira şişesinin ağzıyla oynuyordum.

Barış'ın öksürük sesiyle ikimiz de flörtleşen çifte çevirdik gözlerimizi. Barış her zaman nasıl bu durumdan hoşlandığına anlam vermeye çabaladığım incecik vücuduyla sarsılıyordu. Basat sırtını sıvazlarken gülümsüyordu. "Bu iğrenç şeyi nasıl içiyorsunuz?" diye homurdandı çocuk.

"Sana içme demiştim. Pizza bile yemeyen bir çocuksun, ne bekliyordun ki?"

"Basat eve çocuk atabilir miyim?" diye böldü onları Cihan. Gözlerimi ona diktiğimde gözü bir saniye olsun benimkilere kaymadı bile. Basat kısa bir an bana bakarken Barış yine dümdüz benim tepkilerimi izliyordu. Yutkunmaya çabaladım ama boğazıma bir yumru oturmuştu yine.

"Sen bilirsin." dedi Basat. Cihan yine telefonuna döndü. Dişlerimi sıkarak elimi cebime atarken zoraki bir gülümsemeyle Basat'a baktım.

"Çocuk atmak serbest miydi ya?" Kıkırdarken benden hoşlandığının elbette farkında olduğum bir çocuğa mesaj attım. Cihan'ın bana baktığını hissetsem de ben de ona dönmedim onun yaptığı gibi. Sessizce önüne döndü.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin