Saç

45.3K 3.2K 1.2K
                                    

1 Hafta

Kendini beğenmişlik etmek istemem ama... Bir şeylerden şüphe etmeye başlamıştım. "Anne." diye mırıldandım elimdeki kitabı koltuğa bırakıp.

Annem ise kitabını okumaya devam ederken "Hm..." diye mırıldandı. Her pazar günü iki saat boyunca oturup kitap okuyorduk. Bu annemin koyduğu bir kuraldı. O gün babamın acil işi çıktığı için annemle yalnızdık. Ona doğru uzanıp kitabını elinden aldığımda kaşları çatık bana bakmaya başladı. Onun kitabını da koltuğa bıraktım.

"Bir erkek arkadaşın olduğunu düşün." Kaşlarını çatarak başıyla onayladı. "Sadece arkadaşsınız ama. 3 yıldır sevdiği biri var zaten." Tekrar başıyla onayladı, birden bakışlarını köşedeki orkideden alıp bana dikti.

"Bu kişi gerçekte kız mı erkek mi?"

"Kız." diye yalan söyledim. Erkek deseydim tepki verecekti. Rahatlama ifadesini yakaladım suratında. Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. "Ama seni izliyor. Üç yıldır seni izliyor." Annem sırıtınca kaşlarımı çattım. "Yine de... Sana kötü davranıyor." Annem koltukta bana doğru kayıp gülümsedi.

"Sen onun hakkında ne düşünüyorsun peki?" Erkek olduğunu bilseydi beni çoktan yanından kovmuş olurdu. Ama şimdi daha önce hiç sevgilisi olmamış, hiç aşk kelimesini ağzına almamış oğlu ona bir kızdan bahsediyordu. Mutlu olması normaldi yani.

"Bana kötü davranıyor. Tehdit bile ediyor. Ya- Güzel ama," Neredeyse yakışıklı diyecektim. Yüzüme korkuyla sıcaklık vururken devam ettim. "ona karşı bir şey de hissetmiyorum."

"Bence öğrenmeye çalış. Senden hoşlanıyorsa da kabul et ve dene. Bir şey kaybetmezsin." Bunu sırf homoseksüel olduğumu bildiği için yapıyordu. Normal şartlar altında böyle bir şeyden ona bahsetseydim, bana zeki olmadığı sürece bir kızın hiçbir özelliğinin önemli olmadığını söylerdi. Ailem bilgiye ve zekaya önem verdiği halde, nasıl dar görüşlüydü hiçbir zaman anlayamayacaktım.

*

Sonraki gün okula ağlamaktan gözlerim neredeyse şiş bir hâlde gelmiştim. Annem beni zorla kuaföre götürüp kırıklarımı aldıracağını, kahkülümün gözüme girdiği için hafifçe kısalttıracağını söyleyerek koltuğa oturtmuş, kalktığımda çığlık atıp ağlamama neden olmuştu. Saçlarımı resmen kazıtmıştı!

Aklıma gelince elim saçlarıma gitti, kısacık kesilmiş saçlarımın ensemde elime batmasıyla yeni bir sinir atağıyla sıraya tekme attım, pastel mavi beremi alıp kafama geçirip gözlerime kadar indirdim. Ya ben o saçları uzatmak için ne kadar uğraşmıştım! Bir de bana gülümseyip çok yakışıklı oldun demişti! Ya off kız olayını söylemez olaydım!

Yanıma birinin oturduğunu hissedince şapkayı daha çok aşağı çekiştirirken kızardım. Kahretsin. Ondan utanıyordum. Benden hoşlanıyor olma ihtimali söz konusuydu ve deli gibi utanıyordum. Tamam, beni izliyor olması benden hoşlandığı anlamına gelmezdi ama yine de bu da bir seçenekti ve gerçekten birazdan berem alev alacaktı.

Ellerimi kucağıma indirmemle bere gözlerimin önünü açtı, ben yakalayamadan tamamen kafamdan ayrıldı. Şimdi en fazla serçe parmağımın yarısı uzunluğunda olan saçlarım gün yüzüne çıkmıştı. Ve Basat şaşkınlıkla bana bakıyordu...

"Annem beni kandırıp saçımı kestirdi." diye inledim ona doğru, göz çeşmelerim yine açıldı, yanaklarım hızlı hızlı ıslanmaya başladı. Emin değildim. Sanırım ağlamamın en büyük sebebi utancımdı. Bana karşı hisleri olduğuna karar verdikten sonraki ilk görüşümdü onu. Ve her baskı altında hissettiğimde olduğu gibi ağlıyordum. Ayrıca ona karşı nasıl davranmam gerektiğini de kestiremiyordum. O da ağlarken bana ne yapacağını bilemiyor olacak, şaşkın şaşkın suratıma bakıyordu.

Bir haftayı özet geçersek... Bana arkadaş olmak istemediğini söylediğinde, ona mesafeli olmaya çalışmıştım. Sadece öğle yemeklerini beraber yiyorduk. Yemek... Kusturana kadar yediriyor, ağzıma geleni geri yutturuyordu. Ve üç kilo aldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Onu öldürmek istiyorum.

Orkun'la okulda ara ara göz göze geliyorduk. Hemen bakışlarını kaçırıyor, uzaklaşıyordu. Umrumda bile değildi, cevap vermemiştim mesajına. Ve nedenini uzun çabalar sonucu öğrenmiştim. Basat ona videoyu yollamıştı. Gördüğü an ayrılacağını ben de biliyordum. Basat'ın anlamış olması saçma değildi yani. Orkun sorunlardan kaçmaya bayılırdı.

"Bunun için mi ağlıyorsun?" dedi tek kaşını hafifçe çatarak kendine gelebildiğinde. Başımla ağır ağır onaylayıp burnumu gürültüyle çektim. Ağlarken komik görünmek ve sümüklerimle savaş vermek benim suçum değildi. Babam da küçükken böyle ağlıyormuş. Ondan almışım yani. Tek sorun babamın benim yaşındayken böyle ağlama huyunu çoktan bırakmış olmasıydı. Alt dudağını titretip yukarda toplayarak... "Bir fark göremiyorum." dedi yutkunduktan sonra. Yumruğumun iç tarafıyla gözümü ovalarken omuzlarım sarsıldı.

"Saçlarımı seviyordum."

"Tekrar uzar." diye mırıldandı. Birden çantasını açtı, içinden bir kitap çıkarıp sayfalarını karıştırmaya başladı. Bir sayfada durdu, eline aldığı sarı saç telini bana uzattı. Şaşkınlıkla elindeki saça bakıyordum. Benim saçım olduğunu anlamak zor değildi. Yüzüne baktığımda sert bir ifadeyle karşılaştım. "Defterlerimin arasında sürekli saçlarını buluyorum." diye mırıldandı. "Çok dökülüyorlardı. Bırak güçlensin biraz." Moral vermek için mi yapıyordu?

Dahası... O saç telini nasıl olur da eliyle koymuş gibi bulmuştu? Saçlarımı mı topluyordu?

Kızarırken bakışlarımı önüme eğdim. "Utan diye söylemedim." Gözlerimi irilttim. Kızardığım o kadar çok belli oluyor muydu ya? Saçlarımın dökülmesinden utanacak bir insan olmamıştım hayatımın hiçbir döneminde. Sorun dökülen saçlarımı topluyor olmasıydı. Tabi topladığı da kesin değildi ama toplamıyorsa, saçımı nasıl eliyle koymuş gibi bulmuştu ki?

"O-ondan değil." dedim fazla heyecanlı çıkan sesimle. Gözlerimiz buluşunca tekrar bakışlarımı kaçırdım ama bu sefer iyice kızaran yanaklarımı görmemesi için başımı tamamen pencereye çevirdim. "İlk ders dil anlatım. Uyuyacağım." diye mırıldanıp başımı pencere tarafına çevirerek peteğe koydum.

Kahretsin. Hoşlanan oydu. Benim bu kadar çok kızarmam, utanmam, ne yapacağımı şaşırmam çok saçmaydı. Oysaki o biraz olsun utanmıyor, çekinmiyordu. Acaba benden hoşlandığı konusunda boşuna kuruntu mu yapıyordum?

Açıkçası kesinlikle içime sinmeden atıyorum. Çünkü tekrar bölüm yazmak için fazlasıyla üşengecim dkndjjs ama Barış'ın anlaması için de erken sanırım. Hata yaptım galiba... Siz bu konuda yorum yapın, ben anlamışlık seviyesini düşürmeye çalışırım dksnjnjam

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin