Görev

25.3K 1.6K 354
                                    

Kendime neden Batu'yu neşelendirmeyi görev edinmiştim bilmiyordum. Genelde Cihan'a yaklaştığımda hemen sanki Basat'la sevgili değilmişim gibi kıskançlık yapıp triplere girerdi, hatta ilk tanışmamız da malumdu. Ama yine de ondan nefret etmiyordum. Bazen gıcıklaşabilse de, aramızdan biriydi işte.

Basat bana onu rahat bırakmamı, kendine gelebileceğini söylemişti ama işe el atmadığımız sürece Cihan ve Batu barışmayacak gibi görünüyordu ve bu süreçte Batu hep böyle ruh gibi gezecekti sanki. Cihan yüzüne duygularını çok yansıtmasa da, Batu Cihan'a her baktığında gözleri parlıyordu. Cihan konuşurken ağzının içine bakardı. Güzel seviyordu işte. Yazık değil miydi bu aşka?

Cihan'ın yaptığı da ayrı sinir bozucuydu. Basat'la aramız açıldığı zaman direkt başka birilerine sarsaydı kıyameti koparırdım. Bazen düşününce ses çıkartmazdım desem de, böyle bir olaya tanık olduktan sonra kesin karar vermiştim. Basat'ın başka birine göz ucuyla bakması bile ben yaşadığım sürece im kan sız. O kadar.

"Sinemaya gidelim? Sen, ben, Basat." dedim Batu'ya. Omuz silkti.

"Flört edeceksiniz ve sap gibi kalacağım. Neden ikiniz gidip romantik dakikalar geçirmiyorsunuz?" Aklıma Umut gelince içten içe küfür ettim. Basat'ımı arka koltuklara atıyordu demek...

"Hah! Ben de tam onu düşünüyordum. Senin yalnız kalmaman için..." Gülümsedim. "Sana birini bulmalıyız." Gözlerini devirdi.

"Siktir git Barış."

"Ama-"

"Ya Basat'la ayrılsaydın ve sana başka birini bulmayı teklif etseydim?" dedi çatık kaşlarla.

"Batu-"

"Olmaz dedim."

"Amına koyayım dinleyecek misin?" Tekrar göz devirip kollarını göğsünde birleştirdi. Gözlerimi sıkıca yumup açtım. Daha sakince tane tane konuştum bu sefer. "Cihan da gelecek. Basat ayarlar onu." Başını ağır ağır iki yana salladı.

"Başkalarıyla takılsın o. Bir daha kimseyle çıkmayacağım derken Cihan da bu gruba dahildi." Sesi titrerken başını başka tarafa çevirdi. Yüzünü saklamaya çalıştığının elbette farkındaydım. "Sırf sinirliyim diye böyle yapacaksa..." Küçük bir hıçkırıkla birlikte sustu. Dudaklarımı birbirine gömdüm.

"Sen tamamen bitirelim demişsin." Başını bir anda bana çevirdiğinde gözleri kıpkırmızıydı. İrkildim. Gözlerine duygularını yansıtıyor demiş miydim? Acı çekiyordu.

"Çünkü bana son zamanlarda çok itici davrandığımı söyledi! Beni istemeyen biriyle neden çıkayım ki?" Yutkundum. Cihan... Aptal mıydı? Ya da boşuna mı çabalıyordum? Cihan cidden içinde Batu'yu bitirmiş miydi? Bu kadar kolay olmamalıydı!

"Batu..." diye mırıldandım. Titreyen ellerini yüzüne kapattı. Basat indi merdivenleri o sırada.

"Ne arıyorsunuz burada?" Okulun bodrum katına inen merdivenlerdeydik. Alt kat ve bu merdivenler bomboş olurdu genelde.

"Asıl senin ne işin var burada?" dedim şüpheyle.

"Telefonunda GPS var." Gözlerimi hızla irilttim. O beni sallamadı bile. Batu'nun yanına çöküp çocuğu göğsüne çekişini izledim. GPS olayını tartışmayı sonraya bıraktım. Konu Batu'ydu. "Ne oldu yine?"

"Ondan nefret ediyorum!" Basat dudaklarını birbirine bastırırken bana sinirli bir bakış attı. Bana karışmamamı çok kez söylese de dinlememiştim. "Edemiyorum! Etmeliyim ve edememek daha kötü!" Basat Batu'yu sıkıca sarıp göğsüne bastırırken başımı önüme eğdim. Düzeltebilirim sanmıştım. Ama çocuğu ağlatmaktan başka bir şey yapamamıştım.

"Batu?" diye seslendi biri koridorda. Sonra hızlı adım sesleri. Cihan belirdi. "Batu'nun bağırdığını duydum." diye homurdanarak aşağı indi seke seke. Sonra Basat ve Batu'ya bakmaya başladı. "İyi misin?" dedi yanlarına çökerek. Göz devirip bakışlarımı diğer tarafa çevirdim. Basat bıraktı Batu'yu. "Sorun ne?" derken elini Batu'nun yanağına attığında Batu eline vurarak itti onu.

"Bir şey yok." dedi soğuk soğuk. Ayağa kalkıp hızla merdivenleri çıkarak uzaklaştı. Cihan bakışlarını Basat'a çevirince Basat ona sert sert bakıp ayağa kalktı sadece.

"Kalk." dedi. Bana bakmasa da bana dediğini biliyordum. Ayağa kalkıp yanına ulaştım. Parmaklarını parmaklarıma kenetledi, merdivenleri çıkmaya başladık.

"Demek GPS." Yarım ağız gülerek bakışlarını kaçırdı. Ben de gülümseyip başımı eğdim. Şikayet etseydim habersiz telefonuma ulaşıp ayarlarıyla oynayarak beni takip ettiği için mahkemelik olurdu. Ama kızamıyordum bile.

*

Basat'la ciddi ciddi sinemaya gitmeye karar verdik. Tabi benim inatlaşmalarıma, laf sokmalarıma iyi dayanmıştı bile. Otobüse binip arkalardan iki koltuğa yerleştik. Kulaklığının tekini bana, tekini kendine taktı. Birden Herşeyi Yak çalmaya başlayınca sırıttım. "Resmen bizim şarkımız oldu."

"Öyle." diye mırıldanıp başını camdan dışarı çevirdi.

"İster öp okşa, istersen öldür." dedim ona bakarak. Bana döndü, alnıma bir öpücük bıraktı. Bakışlarım kısa bir an otobüse döndü ama zaten boş denecek kadar az kişi vardı. Onlar da bizimle ilgilenir gibi değildi.

"Allahım, Allahım. Ateşlere yürüyorum." Kıkırdayıp başımı göğsüne yasladım, başımı boyunluğunun içine sokup boynuna dayadım burnumu. Kokusunu içime çekerken boynuna bir öpücük bıraktım. Elini belime sarıp beni kendine çekti. "Boşver filmi, sonsuza dek böyle kalalım." Kıkırdadım. "Şaka yapmıyorum."

"Sen iste, ben burada ölürüm bile." diye mırıldandığımda sesim boğuk çıktı. Saçlarımı öptü.

"Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk..." Bu sefer biraz sesli güldüğümde o da kıkırdadı. Bizim durağın adını duyunca ikimiz de hızla ayaklandık. Bu bile bizi güldürürken hızla düğmeye gitti elim.

"O zaman yaşasın aşk filmleri!" derken yumruğumu havaya savurdum. İç geçirdi.

"Ciddi olamazsın."

"Öyle." derken sırıttım.

"O zaman yaşasın korku filmleri..." derken yapmacık neşeyle beni taklit etti, yumruğunu havaya savurdu.

"Özenti pis."

"Neyse, hangi salonda arka koltuklar boşsa ona gireriz." Sırıtarak başımla onayladım.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin