"Love keeps us kind." -LP

23.8K 1.5K 546
                                    

Bu bölümü gözyaşlarıma sebep olmaya tek layık insan olan, çocukluğumun hayalleri, dualarımın hedefi olan Chester Bennington için yazmak istedim. Hepimizin içinde intihara meyilli bir çocuk yatıyor. Chester açığa vurabilen insanlardan yalnızca biriydi. Ölümünü görmek istemeyeceğim, küçükken rüyamda öldüğünü gördüğüm için oturup saatlerce ağladığım bir insandı.

Umarım yukarıda bir yerlerde gülümsüyorsun. Seni çok seviyorum. Yaşadığın her şey için herkes adına özür dilerim. Orada mutlu ol lütfen. Çünkü gülümsemek en çok sana yakışıyordu. Melek ol.

"En çok Kibrit demeni özledim." diye mırıldandım. Yatakta uzanıyorduk. Beni tek koluyla sarmış, göğsüne yatırmıştı. Tek eli elimi sıkıca yakalamış, parmaklarımla oynuyordu.

"Ben saçlarının kokusunu özlemiştim en çok." diye mırıldandı buruk bir gülümsemeyle. Sonra saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Güzel kokulu bir Kibrit. Çok özelsin aslında." Gülümserken göğsüne bir öpücük bıraktım.

"Kibrit'in özelliği Kav'ında oluyordu diye biliyorum." Kıkırdadı.

"Fark etmeden egoist mi oldum ben?"

"Egoist olmayı hak edebilecek tek insansın." diye mırıldanırken elimi elinden kurtarıp yanağına uzattım, parmak uçlarımı çene kemiğinde gezdirmeye başladım.

"Kendini saymayacak mısın?" Başımı iki yana salladım. "Sana bana sorduğunda gitme diyemediğim için, dünyanın en kötü insanıyım." Boğazıma bir yumru oturdu. O günü hatırlamak beni mahvediyordu. Moralimin bozulduğunu fark edince elini yanağıma koydu.

"Yanındayım Kibrit."

"Ben sana söyleyemesem bile, bir daha gitme." Fark etmeden ağlamaya başlamıştım. Tüm acımı suratına kusmak istiyordum. Nasıl mahvolmuştum, hiçbir fikri yoktu. Ama onu üzmeye de hakkım yoktu, üzmeyi istemiyordum da.

"Özür dilerim." diye mırıldandı, kollarını sıkıca bana dolayıp yüzünü boynuma gömdü. "Ağlama." dedi boğuk bir sesle. "Lütfen." Hıçkırıklar boğazıma dizilince bedenim sarsılmaya başladı.

"Ben özür dilerim, kal diyemeyecek kadar korkak olduğum için." Boynuma bir sıcaklık yayılırken bedeni hafifçe titremeye başladı.

"Beni mahvetmeye falan mı çalışıyorsun?" diye homurdandığını duydum.

"Seni her şeyden çok sevdiğimi o zaman fark ettim. Okul, gelecek, iş, çocuk, hiçbir şeyin önemi yok. Yalnızca seni istiyorum." Burnunu gürültüyle çekti. Bedenimi boğma pahasına kolları arasında sıkıyordu.

"Çok özür dilerim. Altı yılı geri getirmeyecek ama... Ben ne yapılır bilmiyorum."

"Beni sevsen yeter ki bana." diye mırıldandım gülümsemeye çalışarak. Yüzünü avuçlayıp yüzümle aynı hizaya getirmiştim. Onun da gülümsemesiyle birlikte tutmak için kırk takla attığı yaşlar yanaklarına boşalırken ağzını sıkıca kapattı, çenesini kilitleyip hıçkırığını içeri boğdu.

"Seni çok seviyorum." dedi en titrek sesiyle. "Yemin ederim." Dudaklarıma bir öpücük bıraktı. "Ağlama Kibrit. Ne demiştik?"

"Kav ıslanmamalı." diye mırıldanırken hüzünle gülümsedim. Yüzümü avuçlayıp alnımdan öptü.

"Benim için bile olsa ağlama. Senin gözyaşların yere düşmeyi hak etmiyor."

"Sen uğruna ağlanmayı hak eden tek insansın. Ve peşine ağladığım tek insan da sensin. Yine olsa yine o akılla git derdim ama senin için bin kere olsa bin kere gözlerime kıyardım."

"Ne kadar kötü oldun Allah bilir." diye mırıldandı başını eğip. Gülümsedim.

"Ne önemi var? Sen yanımdasın şimdi, bunları düşünmeye gerek yok ki." Gözyaşlarımı sildim. İki elini de yakalayıp sıkıca tuttum. "Bu eller ellerimdeyken kıyamet kopsa hiç benim için."

"Yanaklarındaki izleri temizleyeceğim ve bir daha hiçbir şey, hiç kimse seni üzemeyecek." Başımla onaylarken gülümsedim. Ama inanmadım. Acı ama... Bende kimseye güvenecek güç kalmamıştı. Sırtımda yeni bir delik açamazdı çünkü yer kalmamıştı. Bana bu sözü kaç kere vermişti bilmiyorum. Sadece gülümsedim. Yine yakacaktı canımı. Yine odamda tek başıma ağlayacak, sesimi kimseye duyuramayacaktım. Aynı acıya yine koşuyordum çünkü aşıktım. Bir öpücüğü için bin kere çelme takmasına razıydım. Böyle de acizin tekiydim.

Aşk aydınlanmak mı demekti? Biz ona acizlik desek yanlış olur muydu?

Kısa bir an gözlerim bileğimdeki intihar izine kaydı. Basat fark etmemişti, etmeyecekti. Çünkü ağzıma sıçardı. Saklamak istiyordum.

Yaşamaya şimdi ihtiyacım vardı. Basat'ın yanındayken nefes alma ihtiyacım artıyordu. Sırf onun için daha çok yaşamak istiyordum. Biraz daha çok sarılabilmek için.

"Sarılalım mı?" Kıkırdadı.

"Gel bakalım." Kollarını iki yana açmasıyla birlikte kucağında yerimi aldım. Sıkıca sardı beni. "Ya sen kilo alınca daha güzel bir şeye dönmüşsün bak. Ele geliyorsun bir kere." İstemsizce kahkaha attım.

"Sen de vücut yapmışsın." dedim elimle baklavalarına vurarak. Sırıttı.

"Manken gibi bir şey oldum." diye dalga geçti.

"Zaten öyleydin." dedim sırıtarak.

"Bugün iyi günündesin sanırım?" dedi gülerek. Başımla onaylarken sırıttım.

"Aşık olduğum adama döndüm de işte." diye geçiştirdim elimle.

"Ya? Nasıl biri?"

"Kav gibi bir şey. Ama yalnızca benimleyken kav oluyor. Onun dışında Brad Pitt'e taş çıkartacak bir varlık."

"Varlık?" Kıkırdadı.

"Sana insan demeye dilim varmıyor."

"Sen bugün pek bir sevimlisin ya." derken yanaklarımı sıktı.

"Aşık insanlarda sevimlilik butonu oluyor." diye mırıldandım.

"Nerde bu buton tam olarak?" Burnumun ucunu işaret ettim sırıtarak. Burnumun ucuna bir öpücük bıraktığında kıkırdadım. Ellerimi çenemin altına koyup sevimli bir poz verdiğimde beni kucağından indirip üzerime tırmandı, öpücüğe boğdu beni. "Beni öldüreceksin galiba?" dedi otuz iki diş gülerek.

Alt dudağımı dişledim. "Hazır ol Kav."

Çünkü sen ilk aşkımdın. Komik görünüyor ama babamla yaşıt olduğun halde seninle evlenmeye her an hazırdım.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin