"Özledim."

23.8K 1.6K 1.1K
                                    

Arabaya bindiğimde sırıtmamak için dudaklarımı birbirine gömüyordum. Bakışlarım Basat'a kaydı. Gayet neşeli bir şekilde evden gelen Swallanın ritmini tutuyordu direksiyonda. Ty Dolla'yla aynı anda "Drank." dediğimde bakışları bana kaydı, güldü.

Arabayı çalıştırdı, ilerlemeye başladık. "Ee?" diye mırıldandı önceki seferin aksine oldukça yavaş ilerlerken.

"Torpidodan çilekli krem çıkar mı?" diye mırıldandım. Ağzımdan kaçmıştı. Bir anda bakışları bana döndü, ben kıpkırmızı olunca başını diğer tarafa çevirip dudaklarını ısırarak gülmeye başladı. "Ay, yani kardeşin hâlâ öyle şeyleri seviyor mu diye şey ettim ben."

"Yani on üç yaşında ve slime yaparken çilek rengi tutturmaya çalışıyor." Elimle ağzımı kapatıp gülmeye başladım. Bir süre daha ilerledikten sonra sol tarafında mezarlık, sağ tarafında orman kalan bir caddede sağa çekti. Birbirimize bakmaya başladık öylece. Radyoyu açtı hâlâ gözlerime bakarken. Herşeyi Yak çalmaya başlayınca ikimiz de hızla bakışlarımızı kaçırdık, kanalı değiştirdi. Bu kadar olabilirdi.

"Zeynep güzel miydi sence?" diye sordum bir anda. 'Eh' der gibi kafasını yavaşça iki yana eğdi. "Seni çağırmam... Yanlış oldu değil mi?" Başını 'hayır' anlamında iki yana salladı bu kez.

"Kızlardan hoşlanmıyorum. Senin gibi biseksüel olduğum yalanını da uydurmuyorum." Gözlerimi hızla irilttim.

"Yalan değildi! Bana yalancı mı diyorsun?" Yalandı.

"Barış bana bin kere gay olduğunu söylemişsindir. Hangisi yalandı?" Koltuğuma sindim. Söylemiş miydim cidden?

"Şey..."

"Gay olduğunu biliyorum. Neden böyle bir yalan uydurma gereği duydun ki?" 'Kıskan diye.' diyemezdim.

"Bi-bilmem." Arabayı çalıştırdı, ben geri döneceğiz ve bana trip yapacak diye düşünürken ilerlemeye başladık. Bir dondurma dükkanının önüne park etti, iki dakika sonra arabaya ellerinde pembe külah dondurmalarla bindi.

"Neli istediğini sormadım ama... Bunu seveceğini umuyorum." Gülümsedi. Yalan söylememi görmezden gelip beni daha fazla utandırmadığı için mutlu bir şekilde teşekkür ederek dondurmayı elinden aldım. Alırken kısa bir an buluşan parmaklarımız titredi, yutkunup bakışlarını kaçırdı. İkimiz de önümüze döndük. Dilimi dondurmaya sürttüğüm an Basat'ın zevkine daha çok güvenmem gerektiğine emin oldum.

"Neli bu?"

"Bubblegum."

"Güzelmiş." diye mırıldanıp gülümsedim ona. Birlikte aynı külahtan dondurma yediğimiz gün aklıma gelince gülümsemem genişledi. Her yerimiz dondurma olmuştu ve birbirimizle alay ederken gülmekten yıkılmıştık.

Basat benim dondurmayı ne kadar çok sevdiğimi iyi biliyordu. Bu mevsimde beni dondurmacıya getirme nedeni de bu olmalıydı tabi.

Dikiz aynasından burnuma dondurma bulaştığını görünce Basat'a baktım. Onun da burnu dondurmaya bulanmıştı. "Burnun." diye mırıldanıp kıkırdadım.

"Sen de çok farklı durumda değilsin." derken burnumu baş parmağıyla temizleyip gülümsedi.

"Kav olmayı özledin mi hiç?" diye sordum bir anda. Sanırım o gün ağzıma geleni düşünmeden dışarı atma günümdü. Gülümsemesi yavaşça soldu, bakışmaya başladık. Başını eğdi, kısa bir an düşünüp tekrar bana bakarak dudaklarını araladı. Telefonum çalmaya başlayınca geri kapattı ağzını. İyi yırtmıştı piç.

Telefonu cebimden çıkarıp ekrana baktım. Aslı arıyordu. Açıp kulağıma götürdüm. "Nerdesin? Pasta yiyecektik daha!" İç geçirdim.

"Geliyoruz."

"Geliyoruz?" Kıkırdadı. "Kız mı kaçırdın?"

"Patronumlayım." dedim göz devirerek.

"Aa ben de o nerde diyordum. Gelin hadi." Sessizce telefonu kapattım. Basat yüzüme bakıyordu aval aval.

"Aslı. Geri dönebilir miyiz?" Başıyla onaylayıp arabayı çalıştırdı. Hızlıca dondurmamı yemeye başladım.

*

Döndüğümüzde müzik sesi gelmiyordu içerden. İçeri girdik. Parti bitmişti, çok az kişi kalmıştı. Bunlar yakın arkadaşları olmalıydı, hepsiyle samimi görünüyordu Aslı. Basat bana bakıyordu dik dik. "Ne var?" diye mırıldandım.

"Ben gitsem mi?" diye fısıldadı. Başımı hızla iki yana salladım. Doğum günü şarkısı söylemeye başladıklarında eşlik etmeye başladım. Basat hariç herkes şarkıyı söylüyordu.

Şarkı bittiğinde bir kız seslendi. "Dileği unutma!" Göz kırptı.

"Aklımda." dedi Aslı sırıtarak. Ortaya kocaman kalp şeklinde kırmızı bir pasta geldi. Aslı ellerini çırptı, gözlerini kapatıp gülümseyerek bir dilek tuttu, mumlara üfledi. Bu hali hepimizi güldürürken diğer kızların neden sırıttığını anlamam uzun sürmedi. Aslı bir anda ellerini boynuna sardığı gibi Basat'ın dudaklarına yapışmıştı. Bütün kızlar ooo nidalarıyla alkışlarken hepsinin olacaklardan haberdar olduğu belliydi. Basat şok içinde iri gözlerle ona bakarken içerde bir şeylerin paramparça olduğunu hissettim. Her şey bir an içinde oldu. Aslı dudaklarından ayrıldı, "Beni itmemeni dilemiştim." diye mırıldandı. Tüm kızlar kahkahalarla gülerken başımın döndüğünü hissettim. Yumruklarımı sıktım, sağ gözümden akan yaşları kolumun tersiyle sildim.

Basat başını bana doğru çevirince ağladığımı görmemesi için hızla arkamı dönüp kapıya yürümeye başladım. "Barış ne oldu?" diye seslendi Aslı. Elinin körü oldu amına koyayım!

Kendimi dışarı attım, verandanın merdivenlerini inerken Basat'ın bağırdığını duydum. "Barış!" Daha hızlı koşmaya başladım. Ev ne tarafta kalıyordu, o bile aklımdan uçmuştu. Rastgele sol tarafa doğru koşmaya başladım. "Barış bekle!"

"Gelme!" diye bağırdım titrek bir sesle. Daha hızlı koşmak istiyordum ama deli gibi başım dönüyordu. Sanki biri ben sola döndükçe sağa doğru balyozla vuruyor, dengemi bozuyordu. Sendeleye sendeleye koşmayı sürdürdüm elimde olan tüm güçle.

"Lütfen dur!" diye bağırdı arkamdan. Bir hıçkırığın dudaklarımdan dökülmesine izin verirken sevdiğim kişinin önümde biri tarafından öpülmesinin bu kadar acı verici olacağını hiç düşünmemiştim. Kin, öfke ve acı doluydum. Arkamı dönüp eve girmek, Aslı'yı saçlarından tutup yerlerde sürüklemek, güzel yüzünü duvarlara vurup beynini patlatmak istiyordum.

Gömleğimin eteğinden yakaladı beni, kolları arasına hapsetti. "Bırak." diye fısıldadım titrek bir sesle. Kolları arasından sıyrılmaya çalıştım ama sıkıca sarıldı bir anda. Altı yıldır aradığım kollar... Biri bana böyle güzel sarılmayalı altı yıl olmuştu.

"Dur artık." diye fısıldadı kulağıma. Asfaltın ortasına çöktü. Gökyüzü bile benimle birlikte ağlamaya başladı. Yarasını deşmiştik. Gök denize ulaşmaya çalışırken deniz başka maviliklerle sevişiyordu gözü önünde. Biraz da onun için ağlamaya başladım. Birden Basat'a dönmüş buldum kendimi. Kucağına oturmuşum, boynuna yüzümü saklamışım, özlediğim kokuyu göğsüme doldururken hem bulunduğum alanda olmanın mutluluğuyla, hem dudakların çektiği acının anısına ağlıyordum.

"Seni çok özledim!" diye bağırdım iki hıçkırık arasında bir anda. Gülümsediğini resmen hissederken kolları arasında sıkıca sardı beni, yüzünü saçlarım arasına gömdü.

"Biliyorum Kibritim."

Hadi şey edelim. Im... Bu kitap, diğer kitaplar, ben ya da kendiniz hakkında merak ettiğiniz her şeyi bu paragrafın altına yazabilirsiniz djbshsn

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin