Endişe

31.9K 2.1K 693
                                    

Basat okula gelmedi.

Önceki gün de mesajlarıma ve aramalarıma cevap vermemişti.

Cihan ve Batu'ya mesaj atma gereği duymamıştım ama okula da gelmediği için aceleyle karşı sınıfa geçtim, Cihan'ı kolundan yakaladığım gibi dışarı sürükledim. O anı tam karşımızda tümüyle yakalayan Batu da peşimizden çıkıp tırnaklarını koluma geçirerek sert bakışlarını suratıma dikti. Silkelenmekle yetindim. Onun kıskançlıklarıyla uğraşamayacak kadar endişeliydim.

"Basat nerede? Neden gelmedi? Dün de mesajlarıma-" Elini ağzıma bastırıp susturdu beni Cihan. Öyle hızlı hızlı konuşmuştum ki anlamadığını söylese yeridir.

"Bilmiyorum. Biz de ulaşamadık." Ellerimle yüzümü ovuşturdum, derin bir nefes alıp aklımda seçenekleri tarttım.

"Yeğenine soralım. O da olmazsa evine gidelim diyeceğim ama annesinde kalıyor. Evi bilmiyorum." Babası onu evden atmıştı. Adam cidden ona karşı çok öfkeliydi. Kendimi bu konuda suçlu hissettiğim doğruydu. Basat elini omzuma koyup 'Annemlerin evinde kalmak daha güzel.' dese bile yine de kendimi felaket suçlu hissetmemi engelleyemiyordum. Babasıyla önceki ilişkileri ne kadar iyiydi bilmiyordum ama benim yüzümden aralarında ilişki bile kalmamıştı.

"9-F'de olacak o." diye mırıldandı Batu çatık kaşlarla yere bakarken. Yürümeye başladığında biz de peşine düştük.

Belki boşuna endişeleniyordum. Muhtemelen bir kavgaya falan karışıp yorgun bir şekilde eve gelmiş, telefonu bir kenara atıp uyumuş, uyanamayıp okula gelememişti. Daha önce okula birkaç gün gelmeyip ardından eli sarılı bir şekilde geldiğini hatırlıyordum. Aslında bu bile endişe vericiydi çünkü ben onun saçının teline bile zarar gelmesini istemiyordum.

Sonunda yeğeni Emre'yi bulduğumuzda sırasında uyuyordu. Önce göz devirmemek için kendimi sıktım, sonra omzunu yavaşça dürtmeye başladım. "Emre..." Başını ağır ağır benden tarafa çevirdi, ağzını birkaç kere şapırdatıp doğruldu, esneyip tamamen bana çevirdi bayık bakışlarını. Onu uyku mahmuru haliyle görünce yüz hatlarının Basat'a benzediğine karar verdim. Özellikle çenesi, ağzı ve gözleri... "Basat'a ulaşamıyorum. Okula da gelmedi." Aklına bir şey gelmiş gibi irkildi, gözleri hızla açılırken şimdi gayet ayık görünüyordu.

"Evet, hastanede çünkü. Söylemedim mi?" Gözlerim hızla büyürken yutkunmaya çalıştım. O kısacık ana milyonlarca dua sığdırabilirdim. Lütfen hasta ziyareti olsun temalı yakarışlarım sürerken bunun doğru olmadığını biliyordum. Yoksa bana mesaj atardı, değil mi?

"Ha-hastane?" Başıyla ağır ağır onayladı Emre.

"Yoğun bakımdaydı en son. Vurulma-" Benden beklenmeyecek bir tavırla iki elimle lakosunun yakasını kavrayıp kalçalarının sıradan ayrılmasına sebep oldum. Bu kadar güçlüysem ben bilmiyordum ama o anki adrenalinden olduğuna da emindim. İncecik kollarımla onu havaya kaldırmam olur şey değildi.

"Ne vurulması lan!" Cihan kollarımın altından ellerini geçirdikten sonra beni hızla çekip arkasına aldı. Ani çıkışıma şaşıran Emre birkaç saniye bana dik dik baktıktan sonra elini sıraya koyup ayağa kalktı. Sırası büyük bir gürültüyle geriye itilirken sınıftaki herkes susmuş, bize bakıyordu. Ona karşı gördüğümden beri kin ve kıskançlık güttüğüm gayet bariz bir şeydi gerçi. Basat'ın kolu altına kedi gibi kıvrılışı zihnimde canlandıkça kendimi çıldırmanın eşiğinde hissediyordum.

"Sana söylemeyeceğim. Hiçbir şey." Cihan'a çevirdi bakışlarını. "Bilmek istiyorsan, o olmadan gel." Çenesiyle beni işaret etmişti. Kanın beynime sıçradığı nokta da o ana kondurulmuştu.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin