Ev

60.9K 2.9K 2.8K
                                    

Yürüyerek beş dakikada evi önüne geldik. Okula yakın oturuyordu. Ama evi çevreden başka bir dünyadaydı. Birkaç ara sokaktan geçmiş, o boyası dökülmüş çarpık evlerden kurtulup sırayla dizilmiş villalarla karşı karşıya gelmiştik. Yakın çevrede oturduğunu söylediğinde küçük bir evde kaldığını düşünmüştüm. Ben şaşkınlıkla etrafıma bakınırken beni yönlendirip bir villanın bahçesine soktu. Elindeki anahtarı kapıya tutması kapının kilidinin açılmasına yeterken içeri girdik. Durumumuz çok iyi olduğu halde ailem gösterişe düşkün olmadığı için bize yetecek, rahat bir dublex evde yaşıyorduk. Daha çok bahçemiz büyüktü bizim. Annem bahçede bir sürü bitki yetiştiriyordu. Bunun dışında biberini domatesini de kendi yetiştiriyordu. Sütü, peyniri, yoğurdu, yumurtayı falan da anneannem köyden yolluyordu. Bu konuda şanslı bir çocuktum. Anneannemin elinde büyümüşüm ben küçükken. Beslemiş durmuş, lise bir çağında bana göre camış gibi bir şey olmuşum. Ama yiyeceğe de doymuş bir çocuktum işte. Şimdi de onlar sayesinde sağlıklı besleniyor, yeteri miktarda yiyip kilomu koruyordum. Yani, gereğinden biraz zayıftım ama bu tamamen kendi tercihimdi.

Beyaz triplex evin mavi kapısını çaldı, bir kadın kapıyı açıp bizi içeri aldı. Ev fazlasıyla klasik döşenmişti. Fazla incelemeye fırsatım kalmadı ama yerlerin koyu renk laminant, duvarların krem rengi, avizelerin de altın sarısı olduğunu görebilmiştim sadece. Salona göz bile atamadan ahşap kahve merdivenleri çıktık, bir odaya girdik. Bu oda diğer alanlara oranla daha sade ve modern görünüyordu.

Kendi odası olduğunu anlamam, odanın ortasında mum gibi kalakalmama yetti. Suratım yavaşça kızarmaya başlarken bakışları bana dönüp odaya geçiş yaptı, birden tekrar bana dönüp sırıttı. "Ne düşünüyorsun?" Kaşlarımı kaldırdım.

"Ne?"

"Kıpkırmızı oldun yine." dedi dişlerini gösteren bir gülümsemeyle. Anında bakışlarımı kaçırıp tv ünitesinin alt bölümündeki cdlere yanaştım, yere çöküp incelemeye başladım. Ailem haftada en fazla bir film izlememe izin veriyorlardı. Bu da onların kontrolündeydi. Gizli gizli shameless izlediğim bir dönem olmuştu ama annem bir anda odaya dalmış, izlediğim diziyi araştırıp beni bir güzel 1 hafta teknolojik aletlere dokunmamak, telefonumu kendisine teslim etmekle cezalandırmıştı. Bir daha da cesaret edememiş, dizinin baharında bırakmak zorunda kalmıştım.

"Film mi izlesek?" diye mırıldandım fırsattan istifade. Yaklaşıp arkama oturdu, elini omzum üzerinden uzatıp parmaklarını cdlerin isimleri üzerinde gezdirmeye başladı. Sıcak nefesi hafif hafif enseme vururken irkilip elimi enseme attım. Bu elinin duraksamasına sebep oldu. "E-ensemin açık kalmasına alışamadım." diye kekeledim. Başımı aşağı eğerken hafifçe yutkundum, elimi çekip kucağıma indirdim.

"Nasıl filmlerden hoşlanıyorsun?" diye mırıldandı başını başımın yanından uzatıp kısık gözlerle filmlere bakmayı sürdürdü. Takılmamış olacak, söylediğim şeye cevap vermedi.

"Romantik." derken sesim kısık çıkınca boğazımı temizledim. "Dram da olur." Yüzünü yüzüme çevirip güldüğünde yakınlığından çekinip kıpırdandım.

"Sıkıcısın. O dediklerini burada bulamazsın." Bakışlarımı cdlerdeki isimlerde gezdirmeye başladım. Bu isimler çok şey gibiydi... Gözlerim irileşirken geriye kaçmamla çöktüğüm yerde kucağına düşmem bir oldu. Bunlar hep porno filmiydi!

"A-abaza!" diye bağırıp kalkmaya yeltendiğimde elini belime atıp beni durdurdu. Başını başım yanından uzatmış, bana bakıyordu şimdi. Dudağının tek tarafı yukarı kıvrılırken ben yutkunmaya korkuyordum. Kahretsin, tam yerine düşmüşüm! Sanki yanmak için tek şansım olan bir video oyunu oynuyomuşum da, kıpırdadığım an yanacakmışım gibiydi. Eğer kıpırdarsam ve etkilenirsem, o da bunu fark ederse asla yüzüne bakamazdım!

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin