Tedavi

27K 1.9K 1K
                                    

Ferrozinc

Şişenin kapağını çevirip içinde ne var ne yok tuvalete boşalttım. Annem kucağıma atıp iştah açıcı vitamin olduğunu falan söylemişti. Kilo almak istemiyordum. Dahası, kilo alıp kurtulmak istemiyordum. Zayıf kalmak için çokça sebebim vardı.

Zayıf olmayı seviyordum.

Basat'ın damarına basmak istiyordum.

Zayıflaya zayıflaya ölmek kulağa hoş geliyordu.

Elim sifona gittiği sırada annem içeri girince yerimde sıçradım. Aceleyle yanıma geldi, klozette göz gezdirdi. "Bunu yapacağını biliyordum." diye mırıldandı. Sonra omuzlarımdan tutup beni kendine çevirdi. "Şöyle yapıyoruz... 40 kilo olana kadar her şeyine el koyuyorum. 45 olana kadar da Basat'la aranı açıyorum." Gülümsedim.

"İstediğini yap. Umrumda değil. Hiçbir şey." Gözlerimin dolduğunu hissedince bakışlarımı kaçırıp annemin yanından geçtim, aceleyle odama geçip yorganımın altına girdim. O karına temas eden el aklımdan çıkmıyordu. Dahası, Umut'la ilk karşılaşmamızda çarpışmıştık. O sıralar Basat'la küstük hani. Dönüp baktı -tepki verdi- diye sevinmiştim. Halbuki muhtemelen baktığı kişi Umut'tu.

Tırnaklarımı avuçlarıma geçirdiğimi fark ederken yastığı ısırdığımın da farkına yeni varıyordum.

Anksiyete beni rahat bıraktı derken, kabuslarım sonsuza dek gitti derken, karşılıklı aşka ilk kez inanırken, her şey yolundaymış gibi her şeyden habersiz mutlu mutlu gülümserken onu ağır ağır kaybettiğimin yeni farkına varıyordum. Bu berbattı. Birinin başka birini size tercih etmesi iğrençti. Özellikle size kendi ayaklarıyla gelen birinin bunu yapması tarif edilemezdi. Benim aşka inancım o günlerde öldü.

Uyku bedenimi esir alırken uzuvlarım uyuşuyordu. Annemin gelip yanıma uzandığını hayal meyal hissettim. Sonra kabuslar yine zihnime hücum etti. Ben uyurken bana sarıldığını, beni kabuslarımdan koruduğunu bilerek mutluydum aylardır. Şimdi kahramanım yoktu, bedenim boşluktaydı. Bu yokluk kabuslarla doluyordu işte. Aylardır görmediğim iğrenç görüntüler, karanlık, kan, yalnızlık... En çok da o kadar gece tek başıma uyurken üşümeyen sırtımın şimdi üşümesi tuhaftı. Henüz birkaç gece önce kolları arasında uyumuştum. Şimdi bana öyle uzak, öyle imkansız geliyordu ki...

Normalde bu kadar şüphe etmezdim ama Basat bana hiçbir şey anlatmıyordu. Bu kadar basit bir sebepten ötürüyse, neden gelip bana Umut'un eski sevgilisi olduğunu, sırrımızı saklayacağını söylememişti? Ayrıca birbirlerine attıkları o bakışlar, kantinde aralarında geçen konuşma, çocuğun dolu gözlerle uzaklaşması ve Basat'ın mutsuz ifadesi?

Midem bulanıyor.

Gözlerimi zorlukla araladım. Ter içindeydim. Annem yanımda uzanıyordu. Başımı ona doğru çevirdiğimde gözleri tavandan ayrılıp gözlerimi buldu. "Yemen gerekiyor." diye mırıldandı. Çatlak sesi kulaklarıma ulaşınca gözlerimi kırpıştırıp görüşümü netleştirdim. Annemin gözleri kıpkırmızıydı. Ağlamıştı.

Elimi yüzüne uzatmak istedim ama kolumu kaldıramadım. Gözlerim irileşirken bedenimde çırpınmak için irade aradım ama, sanki tüm gücümü emmiş, beni kendine düğümlemişti yatak. Neden bedenimi hissedemiyordum?

Zorlukla ağzımı araladım ama ses de çıkmadı. Kendimi öyle bir kastım ki, ağzımdan derin bir inilti döküldü. annem iri gözlerle doğruldu, bedenimi baştan aşağı süzdü. "Kıpırdayamıyorum!" diye çığlık attım bir an. Ya da bana öyle geldi. Sesim içerde miydi, bağırıyor muydum, bilmiyordum.

Annem mırıldana mırıldana odadan çıktı. Hararetli konuşma sesleri duydum. Yarım saat falan sonra hastanedeydim.

-Birkaç ay sonra-

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin