Sonsuz?

24.9K 1.8K 1.6K
                                    

Yeni atandığım şirkette ilk iş görüşmesi olacaktı ve ben yine çocuk gibi heyecanlanıyordum.

Lavabodaki aynanın karşısına geçip önce kravatımı düzelttim, sonra ellerimle saçlarımı geriye yatırdım. Gençken omuzlarıma düşen saçlarım şimdi kulak hizamdaydılar. Şikayetçi değildim, uzadığı zaman kız mıyım erkek miyim ayırt edemiyorlardı ve ciddiye alınmıyordum. Ayrıca kısayken yakışıklı olabiliyordum.

Ayna karşısında oyalanmayı kesip toplantı salonuna doğru adımlamaya başladım. Çevirmen olarak önceki işimde dosyaları çeviriyordum. Şimdi ise canlı canlı insanlara çevirmenlik yapacaktım ve çok heyecanlıydım.

Koca kapıyı itip içeri girdim, çevirmenliğini yapacağım şirkete ait mimarın karşısındaki sandalyeye yerleştim. Ardından yanında çalışacağım yeni mimarımı görmek için başımı kaldırdım. Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımı sandığım yeni mimarımla göz göze geldiğimde ağzım ağır ağır limon yemişim gibi yamulmaya başladı.

Basat Poyraz.

Benimle yaşıt.

Gay.

Özel bir liseden mezun olup şehir dışında iyi bir üniversitede okudu.

Bir zamanlar bana deli gibi aşıktı.

"Barış?" dedi ağzı açık bana bakarken. Alt çenem hafifçe titredi.

Yan tarafta oturan sarışın kadın boğazını temizledi. İkimiz de o tarafa döndük. "Hi. I am Maria Stellar. Those projects are so..."

*

Toplantının ardından kucağıma yüklenen çevirmem gereken dosyalarla birlikte ayağa kalktım. Basat bir parça ingilizcesiyle kadınla el sıkışırken "Nice to meet you." diye geveledi. Ben de o sırada onlara başımla selam verip çıkışa yöneldim. "Barış Bey, bekleyin lütfen." dedi bana bakarak dimdik. Kadın kendine ait dosyaları toparlayıp kendini dışarı atarken kapının kapanma sesiyle birlikte donduğum yerde gözlerimi kapattım.

"Ne işin var senin burada?" dedi bana doğru adımlayıp karşıma geçerek.

"Gördüğün gibi," dedim omuz silkerek. "Yeni çevirmenin benim." Başımı aşağı eğip ayaklarımı izlemeye başladım. Sessizlik baş gösterdi aramızda. "Ben gideyim-" bir adım atmamla birlikte kolumu yakaladı. Donup kaldım. Bu minik temas tüylerimi diken diken ederken zihnimde önce bu elin tenimde cesurca gezindiği zamanlar, sonra bu temasa duyduğum özlem yüzünden ağladığım geceler canlandı.

"Ben, geçmiş için üzgünüm."

"Bu konuşmayı yapmamız gerekmiyor." dedim ona bakmadan. "Ayrılmak zorundaydık. Hem ikimiz için de daha iyi oldu." Kolumu tutuşu hafifledi, yavaşça bıraktı. Kendimi hızla dışarı attım, lavaboya koşup yüzüme defalarca kez su çarptım. Elimi kalbime koyduğumda Türkiye'yi baştan aşağı beş kez koşmuşum gibi çarptığını fark ettim. Ölüyordum. Basat'ın bıraktığı bu hissi unutalı çok olmuştu ama yine o kelebek kalbimin ortasına konmuştu.

Lise üçüncü sınıfta çıkmaya başlamıştık. İki yıllık bir ilişkiydi. Cidden ikinci yılı doya doya yaşamıştık. Hep birlikteydik ve hep mutluyduk. Sanki geleceğini biliyorduk o anın... O an... Basat şehir dışında iyi bir üniversite kazanınca gitmek zorunda kalmıştı. Ayrılmaya karar vermiştik ve hayatımın en zor dönemlerinden biriydi. Basat sayesinde kaybettiğim hastalıklar gidişiyle birlikte bir bir geri dönmüştü. Gecelerce uykusuz kalmış, antidepresanlarla dans etmiş, bazen üzüntüden deli gibi kusmuş, aşırı zayıflamış, kısaca mahvolmuştum. Ailem delirmek üzere olduğu için bir rehabilitasyon merkezinde bir ay yatmıştım. Kendime gelmiş bir şekilde çıkıp direkt üniversiteye başlamıştım. İngilizcem çok iyi olduğu için okulda zorlanmamıştım neyse ki. Mezun olup bir yıl boyunca başka bir şirkette çalışmıştım. Sonra daha çok para teklif ettikleri için bu şirkete geçiş yapmıştım. Açıkları olduğu için ilan veriyorlardı çünkü.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin