Yemek

36K 2.2K 733
                                    

Yaklaşık bir saat sonra arabayı çalıştırmıştı ve ev yolunda ilerliyorduk. Saatime baktığımda annemlerin işten gelmesine henüz saatler olduğunu fark etmemle rahatladım. İşe gitmemiş olma ihtimali beni biraz korkutuyordu ama bunun dışında sorun yoktu.

Evin önünde arabayı durdurduğunda birbirimize döndük. Yarım ağız gülümsedi bana. "İstersen bizde kalabilirsin. Bir şey olursa hemen ara beni. Tamam mı?" Başımla tek sefer onaylayıp ona uzandım, elimi yanağına atıp diğer yanağından öptüm. Eliyle omzumu sıvazladı.

Arabadan inip eve girdim, salona göz atmaya korkarak direkt odama yöneldim. Üzerime rahat bir şeyler giyerek yatağıma uzandım, gözlerimi kapattım.

Annemlerle yüz yüze gelince olabileceklerin ihtimallerini tartmaya, çözümler üretmeye henüz başlamıştım ki odamın kapısı açılınca yatağıma sinmemek için zor tuttum kendimi. Düşünmeye başlayalı 5 dakika olmadan odama ulaştığına göre işe gitmemişti.

Yatağımın ucundaki çöküntüyle birlikte gözlerimi araladım. Beni görmüyordu. Geceleri korktuğum için ayna bulunmayan odamda beni görebileceği tek nokta camdaki yansımam olmalıydı ama pencere benim arkamda kalıyordu. Annem ise direkt karşı duvarı izliyordu.

"Belli kurallar içerisinde," diye girdi cümleye sonunda. Dirseklerimde doğruldum. "onunla olmana izin verebilirim." Başımı geriye atarak kıkırdadım. İzin vermek? Tabi annem tepkimi görmediği gibi, duyduğu kıkırtımı da görmezden geldi.

"Ne gibi?" dedim eğlendiğimi belli eden bir sesle. İstese bizi çok rahatça uzak tutabileceğini göstermişti. Ama ikimiz de biliyorduk ki, buna benim direnemediğim gibi, o da dayanamayacaktı. Ona olan nefretim kullanabileceğim tek silahım olabilirdi. Ama onun sahip olduklarından çok daha fazlasıydı.

"Öncelikle benimle ilişkini düzelteceksin." Ah tabi. "Onunla tanışmak istiyorum." Tek kaşımı kaldırdım. Annem görmüyor olabilirdi ama suratının şeklini tahmin edebiliyordum. Buruşmuş bir surat. "Öpüşmek yok." Neredeyse kahkaha atacaktım. "Ve vücudunda morluklar görmek de istemiyorum."

"Başka?" Morlukları da bir şekilde hallederdik artık. Öpüşmemek? Bu kuralı yıkmak için her şeye hazırım ama annemin kurallarından en uyulanı bu olacaktı anlaşılan. Basat buna bayılacaktı. Annemle ilişkimiz anneme bağlıydı zaten. Ve annemle Basat'ı tanıştırmak? En zoru bu olacaktı sanırım.

"Başka bir şey yok." dedi, omuz üzerinden bana baktı. Başımla ağır ağır onayladım.

"Kabul." Ayağa kalktı, kapıya yöneldi. Kapıyı araladıktan sonra tekrar bana baktı.

"Akşam yemeğine inmeyi unutma." diye mırıldanıp odamdan çıktı. Anında telefonuma yapışıp Basat'ı aradım.

*

"Söyle işte uzatma." Basat'a annemin şartlarını anlatırken birini es geçmiştim. Alt dudağımı dişledim.

"Bugün," diye girdim lafa. Sonra susup bakışlarımı kaçırdım yine. Basat beni okul dolabıyla arasına biraz daha sıkıştırdı. İnsanlar bize tuhaf tuhaf bakmaya başlamışlardı. Basat ve dolap arasından sıyrılmaya çalıştım ama kolunu yanıma yaslayıp engelledi. Başımı aşağı eğip göğsünü izlemeye başladım.

"Söylesene lan." Sesinden sinirlenmeye başladığını sezebiliyordum. Emre, Faruk, Cihan ve Batu bir köşede durmuş bizi izliyorlardı. Onlara yardım isteyen bir bakış attım ama kimse atağa geçmedi. Aksine görmemiş gibi yapıp başka şeylerle ilgilenmeye başladılar. Yüzümü buruşturdum. Piçler. Hepsi.

"Akşam yemeği." diye mırıldandım. Bakışlarımı korka korka yukarı kaldırdığımda Basat bana kaşları havada bakıyordu. Aradan birkaç gün geçmişti ve annem sabah bana 'Ee, ne zaman gelecek Basat ve ailesi?' diye sorduğunda karşısında malak gibi kalmış, bir anda ağzımdan 'Bu akşam.' cümlesini kaçırmıştım. Sonrası malum. "Annem gelmenizi istiyor." Adem elması hafifçe yukarı aşağı oynadı, bir adım geriye çekilip beni serbest bıraktı.

Kibrit (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin