Giriş

147K 3.2K 225
                                    

Multi medya : Zehra ve Zeynep

Yazar notu:
        Öncelikle merhaba sevgili okuyucular, eğer şu anda bu bölümü okumaya başladıysanız, sizi eğlenceli bir hikaye'nin beklediğin haberini baştan vermek isterim.

Samimi içten bir aile varlığını, masum bir genç kızın kariyer hayallerini ve de güçlü bir erkeğin kırgın kalbine tanık olacaksınız ama bu hayatta iyileşmeyecek, çare bulunmayacak şey yoktur yeter ki bunu isteyelim.

Onlar birbirlerinden nefret ederken bir o kadar aşkın büyüsüne kapılacaklar, içinizde bu aşkı hissetmeniz dileğiyle. Esen kalın..

      Ms. Niz

Gözlerimi açtığımda, odanın içerisinde annemin sesini duymuştum, pencerenin perdelerini açtığında güneşin içeri ışıklarını yansıtmasıyla gözlerimin kamaşması bir olmuştu. Hâlâ uyumak istiyordum, gece sabahlamam uyanmama engel oluyordu;

"Hadi Zeynom uyan, anneciğim" yatakta doğrulduğumda annem başını çalışma masama doğru çevirmişti; "Yine sabahladın demi kızım" uykusuzluğumdan hep endişeleniyor bir gün hasta olup, yatacağımı düşünüyor ve haklı bazen kendimi aşırı yorgun hissediyorum onlara belli etmesemde.

Kolarımı açıp kedi gibi gerneştikten sonra anneme cevap verebilmiştim bir yandan hâlâ esnerken; "Evet annem finallere az kaldı" yataktan çıktığımda geri dönmek için yan gözle baksamda dönmemiştim daha doğrusu dönememiştim.

"Hadi kızım kahvaltını yap okula geç kalacaksın" annem odadan çıkarken ben de peşinden çıkıp banyoya doğru ilerlemeye başlamıştım. Banyonun kapısını kapattığımda küvettin içerisine girip uyumayı hayal etsem de elimi yüzümü yıkamaya koyulmuştum, soğuk suyun etkisiyle açılmıştım sonunda. Saçlarımı tarayıp tepemde at kuyruğu yaptıktan sonra, mutfağa doğru ilerlemeye başladım kapıdan içeri girdiğimde oturduğu yerden fırlar gibi kalkıp gelmişti Atlas'ım yanıma;

"Ablaciğim günaydın" diyip küçücük bedeniyle beni sarıp sarmalamıştı küçük adamım.

"Günaydın bebeğim" kucağıma alıp onu öpücüklere boğduktan sonra küçük adamımı tekrar sandalyesine oturtmuştum bardaklara çayları dolduran anneme sıkıca sarılmıştım, yine mis gibi kokuyordu dünyanın en güzel şeyisin sen annem benim.

"Günaydın annem, yine döktürmüşsün sabah sabah" saçlarına bol bol öpücük bıraktıktan sonra annemin doldurduğu bardakları masaya taşımıştım; "Anne Zehra nerede" dememle şen sesini duymuştum.

"Buradayım ablaciğim, günaydın güzel ailem" bugün diğer günlerden daha şendi Zehra.

"Hayırdır, küçük hanım sabah çift kaşarlı tost gibisin" ağzına çoktan domatesi atmış, zevkle kahvaltıyla aşk yaşıyordu.

"Ben mutlu olmayayımda kim olsun, bugün denem sınavlarımızın sonuçları belli olacak" bir yandan annemin sabah bize yaptığı yumurtalı ekmeği alıyordu tabağına.

"Hadi bakalım, hepsini net yaptım diyordun" bende ağzıma salatalık atmış onu dinliyordum bir yandan atıştırırken.

"Tabi ki yaptım kimin kardeşiyim, Zeyno sultan" onun bu halleri daha çok mutluluk veriyordu bana.

"Kızlar sonra aşk yaşarsınız, hadi kahvaltınızı bitirin okula geç kalıyorsunuz" annem haklıydı, ilk önce Zehra'yı okuluna bırakıp oradan fakülteye geçecektim.

Sıcak demli çayımdan, bir yudum aldıktan sonra içimden söylediğim sandığım şeyi dişim dan söylemiştim; "Rabbim ne güzel nimetler yaratıyorsun" elimdeki çayın kokusunu içime çekip yerine bıraktığımda masadakiler halime gülüyordu.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin