Gökyüzüne bakarcasına sevmek..

26.9K 1K 42
                                    

Kemal

Holding giderken başımı Zeyno'ya çevirdiğimde çoktan uyumuştu, ne yapsın kız benim yüzümden hem gece hem gündüz uykusuz kaldı. Ben alışkınım uyumamaya ama sevgilim değildi. Holding'e yaklaştığımızda onu pek uyandırmak istemesem de uyandırmam gerekiyordu, gelinliği hal etmemiz için. Arabayı durdurduğumda holding valesi geldi kapımı açtı indiğimde hemen, arabayı benden almak için bekledi. Tutkulu mücevherimi kucağıma alıp, merdivenleri çıkmıştım ve hızlı adımlarla dönen kapıdan geçip, aslan köşküne çıkmak için asansöre yöneldim.

Odama çıktığımızda onu, yavaşça deri koltuğun üzerine yatırdım, o sıra masama geçip sekreterimden kendim için double shot expresso istedim, ardından hemen çekmecemden karanfili sigaramı çıkardım ve yaktım. Normal sigara da içsem bu sigaranın bana verdiği zevki hiç biri vermiyordu. Kapım çalınmasıyla girmesi için seslenmiştim, sekreterim içeri girdiğinde, kahvemi masama bırakıp çıkmıştı. Ben kahvemden bir yudum aldıktan sonra, sigaramdan içime derin bir iç çektim, karanfil kokusu ve kahvemin kokusu odayı sarmıştı.

O sıra Zeyno'm hareket etmeye başladı, uyancak gibiydi, çok az uyumuştu gözlerini açıp kedi gibi gerneştiğinde. Bu halı bana çocuksu ve hoş gelmişti, hızlı bir şekilde oturur hale geldikten sonra saçlarını geriye alıp yanıma gelmeye başlamıştı, kendimi biraz masadan uzaklaştırdığım da. Zeynep'ten beklemediğim bir hareket ile karşılaşmıştım, kucağıma oturup iyice büzüşmüş ve başını göğüsüme dayamıştı. Onun bu hareketti bedenimi alevlendirmişti, başını yavaşça kaldırıp, dudaklarıma kadifemsi dudaklarını değdirdiğinde kendimi biranda yeni yetme oğlan gibi hissetmeye başladım.

Uçurum dan aşağı yuvarlanıyormuş gibiydim, bu öpüşü tutkulu bir hal aldığında kendimi daha fazla tutamayacak gibi hissetmeye başlamıştım ve kendimi geri çektiğim de, Zeyno bana minnettar bir şekilde bakmaya başlamıştı, bu da demek oluyor ki o da benden farklı değildi onun yapamadığını ben yapmıştım. İkimizde nefes nefes kalmıştık, kucağımdan inmeden masanın üzerindeki iki yudum kalmış şekilde duran kahve fincanımı alıp ilk önce kendisi için bir yudum aldı daha sonra, kalanın bana içirmişti. Bu halleri çok hoşuma gitmişti, sanki hiç tanımadığım bir Zeynep'ti bu kadın. Naif ve çocuksu bedenin altında, dışı ve çekici bir kadının yatması aynı uyuyan bir dışı aslan gibi avına yaklaşması, beni ona daha çok aşık etmişti;

"Her zaman uyandığında bu kadar tatlı oluyor musun?" Dudaklarına küçük bir öpücük bırakmıştım.

"Her zaman değil aşkım sadece bugün! Normal de bu kadar tatlı olmuyorum"

"Ama ben bu tatlı dış aslanı çok sevdim"

"Hmm.. çok mu sevdin" tekrar dudaklarını dudaklarıma yapıştırmıştı ve az öncekinden daha da tutkulu öpüyordu, güç geçtikçe acemiliği ustalığa dönüyordu ve dudakları, bedeni bir tek benimdi biliyorum. Açılmamış gonca gülümdü o benim, koklamaya bile kıyamadığım. Dudaklarımız ayrıldığında hâlâ gözleri kapalıydı.

"Ama sen böyle yaparsan dört gün bile bekleyecek ruh ve beden bırakmıyorsun"

"Hmm pekâlâ.. kalkayım ben" demişti ve dediğini yapmış kalkmıştı, masamın karşısındaki deri koltuğun üzerine oturmuş ve boğazını temizledikten sonra eklemişti; "Kemal beyciğim bol köpüklü bir Türk kahvesi ikram etmeyecek misiniz" dedi oysa bedenim onun sıcaklığının gidişine bile adapte olmamışken.

"Kendime gelince hemen söylerim sevgilim de, kalkmasaydın keşke"

"Kemal!" Dışı aslanı kızdırmışım gibi bakıyordu.

"Tamam, tamam dışı aslan sakin ol" ellerimi kaldırmıştım peşinden Selma'yı dahiliden arayıp Zeyno için bol köpüklü sade kahve istemiştim. Hemen ardından baş tasarımcımız olan Simya'yı çağırmasını söyleyip telefonu kapatmıştım, tekrar Zeynep'e odaklandığımda hâlâ esniyor ve gerneşiyordu.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin