Sakın gitme..

11.8K 563 10
                                    

Zeynep

Elimde kağıtla kala kalmıştım, bebeğim yerine küçük bir not vardı elimde sanki o not yetecekmiş gibi, ne istemişti bebeğimden küçücük ona nasıl bir zararı vardıkı. Kemal beni yerden kaldırdığında güçlükle yürüyordum, her adımda bedenim bir kez daha sarsılıyordu gözlerim kararken nefes alamıyor gibiydim, ağır ağır yer çekimine karşı gelemiyordum. Bedenimi yer çekiyor gibiydi Kemal'in kollarından kayarken, adımı seslenişini duymuştum; "ZEYNEP" onun kollarında birden bire herşey sessizleşmişti. Sanki sonsuz bir uçurumdan aşağı atılmıştım, yok oluyordum o dipsiz kuyudan aşağı düşerken bedenim ağır ağır kum olup savruluyordu.

Gözlerimi açtığımda kendi yatağımda değildim, bizim yatağımızdaydım. Bir yıl sonra onunla baş koyduğum yataktaydım, üstelik bir eksikle. Bulamamıştık bebeğimizi. Aklım bir türlü almıyordu bir kadın daha doğrusu bir anne neden diğer bir annenin canını bu kadar yakmaya çalışıyordu. Yavaşça yataktan kalktığımda ağır adımlarla daha doğrusu güçlükle aşağı inmiştim. Hava kararmıştı her hangi bir haber yoktu, herkes buradaydı. Zehra'yı gördüğümde o da beni görmüştü oturduğu yerden kalkıp bana geldiğinde boğazımda olan düğüm dinen göz yaşım geri gelmişti. Birbirimize sarılmış bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk;

"Bulunacak ablam"

"Dayanamıyorum Zehra sanki biri bedenimden ruhumu çekip almıştı"

"Eniştem bulacak ben inanıyorum hiç birşey olmayacak ve sen oğlunu tekrar kucağına alacaksın" dediğinde bomboş kollarıma bakmıştım. Bana yardım etmişti koltuğa doğru ilerlerken, Kemal yoktu evde panikle sormuştum.

"Kemal nerede"

"Adamlarla aramaya gitti kızım bir yandan polisler bir yandan Kemal arıyor" birden bire oturduğum yerden kalkmıştım.

"Bende arayacam bebeğimi"

"Dur kızım bu halde nasıl bulacaksın oğlunu bekle Kemal bulacak"

"Baba dayanamıyorum anlayın beni dayanamıyorum bebeğim acıkmıştır bensiz korkmuştur! Bana bekle diyorsunuz bekleyemiyorum bekledikçe ölüyorum" o sıra kapıdan içeriye Kemal girmişti, koşarak gittim yanına ama eli boştu.

"Kemal bebeğimiz buldum de ne olur bana buldum de" cevap vermiyordu; "Yalvarırım arabada buldum de" hala cevap vermiyordu; "Konuş bir şey söyle! Konuş Kemal" demiştim onu iki elimle yumruklayarak kayıp düşerken yere; "bir şey de Kemal konuş" her iki elim yere düşmüş ağlarken.

"Seni almaya geldim Zeynep"

"Buldun oğlumuzu hadi gidelim" yerden kalkmış kapıya gidiyordum.

"Zeynep sakın ol, emniyetten aradılar"

"Bulmuşlar hadi oğlum daha fazla beklemesin gidelim" kolundan çekiyordum.

"ZEYNEP EMNİYETTE GİTMİYORUZ" gözleri kıpkırmızıydı.

"NEREYE GİDERSEK GİDELİM ALALIM OĞLUMU"

"ZEYNEP HASTANEYE GİDİYORUZ" dediğinde bir adım geri atmıştım.

"Hasta mı olmuş hadi hemen gidip alalım Kemal daha fazla korkmasın" delirmiş gibiydim.

"ZEYNEP KESME SÖZÜMÜ" sanki kelimeleri seçiyordu; "MORG" dediğinde kalbimden vurmuşlardı sanki kanım çekilmişti; "Bir bebek bulmuşlar Yiğ-Yiğite benziyormuş" demişti titrek bir sesle dolan gözlerinden yaş inerken.    

"Hayır hayır HAYIR DEĞİLDİR GİTMİYORUM BEN DEĞİLDİR"

"Zeynep kızım"

"Anne değildir gitmeye gerek yok! Anneler hissedir bebeğine birşey olsa değil mi?"

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now