Dizin deki yara..

35.5K 1.4K 61
                                    

Multimedya: Kemal'in yatak odası..

Kemal

Plazanın önüne geldiğimde yol boyunca, tek bir kelime dahi etmeden ağlamıştı. Onun bu hali olmayan kalbimi yerinden çıkarıyordu, yolda telefonumla korumalardan birini aramış ve yumrukladığım adamı hastaneye kaldırmasını istemiştim. Arabayı plazanın otoparkına park edip onu kucağıma almıştım. Otomatik kumandaya basıp kapıları kitlediğimde, onun gözünden her akan damlayı öpmek istedim. Canını yakan her yarayı sarıp yok etmek istedim ama hiç birini yapamadım, gelen asansöre bindiğim de kıpırdamıyordu.

Yaşayan bir ölü den farkı yoktu kucağımdaki meleğin, oturduğum katta geldiğimizde açılan kapıların hemen ardından dairemin olduğu yere doğru yürümeye başlamıştım, sesi kısılmıştı. İç çekişleri hiç kesilmemişti. Parmağımı okutup içeri girdiğimde ikinci kez ayağımla kapatıyordum kapıyı. Onu yavaşça odama doğru taşıdığımda boydan boya olan penceremden İstanbul'un bu gece ki karanlık yüzünün aydınlık içerisindeki dairelerinin ışıkları düşmüştü. Bir kaç adım sonra odamdaki özel banyoma doğru taşımaya başlamıştım onu. Kucağımdan indirdiğimde korku bedenini sarmıştı, o hayvan herif Zeyno'mun benden bile korkmasına neden olmuştu;

"Korkma sana hiç bir şey yapamacam. Sadece güven bana Zeynep" sesi çıkmıyordu; "İzin verirsen üzerindekilerini çıkaracam" ışığın altında her yerine bulaşan çamurlar belirginleşmişti. Kıyafetlerin bir kısmı yırtılmıştı, hayvan herif hiç mi düşünmüyorsun bir genç kızın hayatını karartacağını hiç mi düşünmüyorsun onu ölüme terk edeceğini. Kendi pis uçkurunu doyurmak için onu öldüreceğini, ona yaklaştığımda bir adım gerilemişti; "Korkma benden Zeynep ben sana zarar vermeyecem" ona karşı bir adım attığımda, lacivert dönmüş gözlerinden inen yaşlarından öpmüştüm; "Korkma bir daha kimse sana zarar vermeyecek" ama biliyorum sevgilim vermişlerdi sana zarar, hemde burnumun dibinde.

Hareket etmiyordu, üzerindeki gömleğin kopan bir kaç düğümelerinden geriye kalanları nazikçe açmaya başladım. Kollarından sıyırdığımda, çizikler, derin kesikler ve ezikler vardı, hepsini tek tek öpmek gelsede içimden yapamamıştım. Pantolonun düğümesine elim gittiğinde, onu böyle soyacağımı düşünmemiştim, bu kadar yıpranmış ve incinmiş bir şekilde. Pantolonu yırtılmış ve dizi yarılmış ve morarmıştı hayvan herif!

Bacağından aşağı çekip çıkardığım pantolonu bir kenara atıp fanilasını çıkardığımda geriye sütyeni ve külotu kalmıştı. Onları çıkarmayacağımı anlaması için yavaşça yanından geçip suyu açmıştım. Bir kaç saniye sonra su ısındığında onu yavaşça içeri sokmuştum, gözlerinden yaşlar kurumamıştı onlarda su ile birlikte akıp gidiyordu bedenim üzerinden. Akan tanzıklı su ile birlikte bende ıslanmaya başlamıştım, elime aldığım lifin üzerine biraz köpük sıkıp onu sabunlama başladığımda, çamurla karışık kan akmaya başlamıştı. Onun canını yakmadan yıkamaya çalışsamda canı yanıyordu ama yanan ruhumuydu yoksa yarası miydi onu işte bilemiyordum.

Bacaklarını köpüklemeye başlamıştım, dizlerindeki yarayı temizlemeye başladığımda. Dayanamayıp dudaklarımı değidirmiştim o an yaralı dizlerinin üzerine düşmüştü. İki büklüm olmuş bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığında onu kucağıma çekmiştim. Öylece suyun altında oturuyorduk o ağlıyordu, bense onun ruhuyla birlikte ağlıyordum.

Sakinleşir gibi olduğunda ipek gibi olan saçlarını köpüklemeye başlamıştım. Tamamen arındığında köpükten onu kapının arkasındaki dolaptan havlu alıp sarıp sarmalamıştım, kucağım alıp yatağın üzerine yavaşça bırakmıştım. Yatağın üzerinde öylece oturuyordu hâlâ sessizce akıyordu gözünden yaşlar. Hızlı adımlarla, dolabım dan boxer, atlet, altı ve üst takımı çıkarıp yanına gelmiştim üstümden deli gibi su damlıyordu. Üzerinden havlusunu çıkardığımda irkilmişti; "Korkma sana zarar vermeyecem sakin ol" sütyenin arka kopçasını açtığımda, başından aşağı hemen atletti geçirmiştim, kollarından sütyeni aşağı çektiğimde, benden rahatsız olmasın diye başımı yana çevirip, sütyeni çekip kenara atmıştım.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Onde histórias criam vida. Descubra agora