Ağlayan bebek

13.2K 612 67
                                    

Zeynep

Sadece doktora bakıyordum dilimden herhangi bir kelime çıkmıyordu. Zehra benden perişan gözüküyordu, konuşamıyordum, gözümden bir damla yaş bile süzülmüyordu artık öylece tutulmuştum. Annem sanki elindeki herşeyi kaybetmiş gibiydi;

"Daha açık konuşabilir misiniz?" Dediğinde Kemal donuk bir şekilde ona dönmüştüm sonunda bir kişi bizim adımıza konuşabilmişti.

"Hastanın uyanmasını bekleyeceğiz şu an için yapabileceğimiz hiç bir kalmadı. Geçmiş olsun" dedikten sonra gitmişti. Beynim kelimeleri tek tek seçmeye başlamıştı. Kaybetmemiştim onu hala yaşıyordu derin bir uykuda olsa dahi, o an Zehra ve annemin boğazının derinliğinden gelen hıçkırık sesi beni sinirlendirmişti.

"Ağlamayın! Babam yaşıyor hala sizin bu halinizi görse sinirinden tekrar kalp krizi geçirirdi"

"Zeynep sen ne diyorsun kızım"

"Babam ölmüş gibi ağlayıp dövünmeyin şimdi güçlü olma vaktimiz ona güç vermemiz gerekiyor" o sıra tam arkamdan gelen ses dönmüştüm.

"Zeyno kızım doğru söylüyor Melike! Yahya ölmüş gibi davranmayın"

"Selçuk abi ya uy..."

"Devamını getirme Melike o sözün devamını duymak istemiyorum Yahya güçlü bunuda atlatacak nelerin üstünden geldi o bununda üstünden gelir" dediğinde herkes susmuştu tek kelime bile çıkmamıştı annem olduğu yere çökmüştü Zehra sessiz sessiz ağlamaya devam ediyordu.

"Zehra hadi ablacığım odana dön. Anne sende biraz dinlen iyi görünmüyorsun Atlas'ı da düşün biraz"

"Kızım ben buradan hiç bir yere ayrılmam baban uyanınca burada olduğumu görmesi lazım"

"Anne babam uyuyor, biraz sende dinlen hadi kırma beni"

"Olmaz Zeyno'm hadi sen bebeğini al evine git kızım ben buradan ayrılmayacam" annem ikna olmuyordu otuz sene aynı yastığa baş koymuştu, ne desem boştu belkide bizde böyle olacaktık Kemal ama olmadı.

Başımla kabul edip puset elime alıp ağır adımlarla ilerlemeye başladım, annemlere güçlü olmalarını söylesemde bende o güç yoktu işte ağır adımlarla asansöre geldiğimde peşimden Kemal'de geliyordu. İkimizde tek kelime etmeden asansöre binmiştik, elimdeki pusete baktığım oğlum uyuyordu. Öylece oğlumu izlerken kapı açılmıştı ve çıkmıştım arkamdan gelmeye devam ediyordu. Hastaneden tamamen çıktığımızda o da benimle çıkmıştı ama unuttuğu birşey vardı ben bir zamanlar evimize gitmiyordum. Baba evine gidiyordum, ona o kadar kırgın ve kızgınken nasıl dönerdim, elimi kaldırıp taksiyi durdurduğumda Kemal bana bakmıştı;

"Neden durdurdun şimdi taksiyi Zeynep araba burada"

"Ben seninle gelmiyorum Kemal"

"Bu ne demek Zeynep"

"Ben baba evine gidiyorum Kemal olması gerektiği gibi"

"Olması gereken o değil Zeynep evimize gitmek olması gereken"

"Hayır değil Kemal"

"Zeynep binme o taksiye tekrar biz olalım oğlumuzla evimize gidelim"

"Kemal biz diye birşey kalmadı, hem gelsem be olacak biz yapamıyoruz olmuyor. Denedik ve sonu hüsranla bitti tekrar tekrar denemenin bir faydası olmayacak. Anlayacağın bizden olmaz Kemal, olmadı olamadık.." bana öylece bakarken taksici binmemi bekliyordu, yiğidi yavaşça yerleştirip binmiştim taksiye kapıyı kapattığımda Kemal yık dökük bir şehir gibi duruyordu omuzları çökmüş bir şekilde.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now