Ağlayan bebek-2

11.9K 562 17
                                    

Kemal'in kucağında eve girdiğimde sesim kısılmış sadece ağlıyordum, yatağı yatırdığında yatağın üstünde Yiğit'in altını değiştirirken eline verdiğim aslan oyuncağı vardı sıkıca ona sarılmıştım. Kemal'de benim gibi ikimizinde bir farkı yoktu, onunda canı acıyordu ve benim şu anda bebeğime ve ona ihtiyacım vardı kapıda çıkacakken kısık sesle seslenmiştim;

"Kemal" bana doğru dönmüştü; "Gitme" dediğimde yanıma gelip uzanmıştı. Yanına yaklaşıp sıkıca sarılmıştım ona kolları bedenime sararken ona sarılmış bir şekilde ağlamaya devam ediyordum.

Polisler geldiğinde olayı anlatmıştım, Kemal'in olabilecek düşmanlarını sormuşlardı ama ikimizde çaresizce haber beklememiz gerektiğini öğrenerek geri dönmüştük. Bir yandan polisler ararken diğer yandan Kemal adamlarını göndermişti İstanbul'un dört bir yanına ama kimsede henüz haber yoktu. Tüm çıkışları tutulmuştu, kim benim bebeğimi kaçırmak isterki anlamıyordum ve bu anlayamazken daha çok deliriyordum. Tek kelime etmen birbirimize sarılmış yatıyorduk, göz yaşlarım ağır ağır kendi yolunu çizerek kaybolup gidiyordu yüzümden, Kemal saçlarıma küçük küçük buseler bırakırken uykuya teslim oluyordum belkide acı ile sızıyordum bilmiyorum ama onun kokusu ile biraz olsun hafifliyordu acım ama yok olmuyordu.

"Hayır Yiğit! HAYIR-R BEBEĞİM" çığlıkla uyanmıştım, yataktan sıçrar gibi kalkıp beşiğe bakmıştım yoktu yaşananlar rüya değildi, dizlerimin bağı çözülmüştü sarıldığım pelüş aslana daha sıkı sarılmıştım ve feryada gibi çıkmıştı çığlıklarım; "OĞLUM" diye bilmiştim salanırken kendi kendimde.

Kapım açıldığında birden birinin kollarında buldum kendimi kokusu Kemal'in geldiğini anlamama neden olmuştu sıkıca sarışmış kucağına almıştı ikimizde öylece duruyorduk; "Dayan sevgilim bulacam oğlumuz" demişti ama gücüm yoktu.

"Dayanmaya gücüm yok Kemal! Göğüsüm ağrıyor acıktı oğlumuz ve ben besleyemiyorum onu! İçime çekemiyorum kokusunu. Kim ne istedi bebeğimizden yalvarırım bul"

"Bulacam yeterki kahretme kendini yemin olsun bulacam oğlumuzu" öylece duruyordum kucağında ne o beni bırakıyordu nede ben onun bırakmasını istiyordum. Telefonlar susmuyordu, herkes meraklı bir halde arıyordu. Gündeme bomba gibi düşmüştük, onlar bilgi almaya çalışıyordu benimse canım yanıyordu.

Kemal'in telefonu çaldığında beni indirip kalkmıştı yanımdan, peşinden bende gelen haber olumsuz yöndeydi. O sıra tuvalet aynasını yere indirmiştim herşeyi fırlatıyordum, dayanılmıyordu bebeğimin kokusu olmadan dayanılmıyordu. Beni kolarımdan tutum sarmıştı ama ben çırpınıyordum;

"Bırak Kemal beni"

"Bırakmam Zeynep! Bırakmam artık seni" dediğinde durmuştum başımı göğüsüne görmüştüm ve yumruklamaya başlamıştım bir yandan aynı kelimeyi tekrar ederken.

"Bırakma! Bırakma beni Kemal bırakma" sonunda kalbimi dinlemiştim ama elimden bebeğimi almışlardı.

"Seni bırakmayacağım sevgilim biraz sabırlı ol bulacam oğlumuzu sonra hep birlikte evimize gideceğiz yeterki ağlama dökülmesin incilerin senin için canımı feda ederim yalvarırım ağlama"

"Dayanamıyorum Kemal kokusu burnumda, o çok küçük annesiz yapamaz yalvarırım bul Kemal dayanacak gücüm yok!" Diyebilmiştim hala hıçkıra hıçkıra ağlarken. Telefonumu ilk kez çalmıştı, herkesin telefonu durmazken benimki ilk defa çalmıştı. Kemal'in kolundan sıyrılıp çantamı döküp fırlatmıştım telefonumun ekranında gizli numara yazıyordu. Açtığımda bir kahkaha sesiyle karşı karşıya kalmıştım, iğreti ve mide bulandırıcı bir kahkaha.

"Zeynep" Türk değildi o sıra aklıma o gelmişti evliliğimi bitiren canavar.

"Oğlum nerede seni aşağılık"

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now