Pilot bey müsait bir yerde inecek var! Kesit

26.5K 759 6
                                    

Kemal

Uçağı bindiğimizden bu yana sesi çıkmamıştı, sanki ben dünya da hiç yokmuşum gibi davranıyordu oysa ki saatler önce biz birbirimiz bir ömür baş koymaya söz vermiştik. Biraz olaylı olsa bile, ama o an hangi erkek olursa olsun benim gibi düşünürdüki o erkek yaralıysa.

Kabin memuru bana viski getirdiğin de ne kadar da ihtiyacım olduğunu fark ettim, elimi uzatıp aldığım da o an Zeynep suskunluk yeminini bozmuş gibiydi;

"Kemal bey'e getirdiğiniz içecekten bana da getirir misiniz? Lütfen"

"Hayır!"

"Getirin siz!"

"Zeynep sana hayır dedim!"

"Kemal bende getirmesini söyledim!" Sonra memuru dönüp tekrar etti "getirin!" Kadın sessizce gitmişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen Zeynep hayatında ağzına içki aldın mı ki"

"Aldım ya da almadım Kemal bugün ben evlendim ve içmek istiyorum"

"Bende içmemeni söylüyorum"

"Kemal ben senin çalışanın, kız kardeşin ya da arkadaşın değilim bana emir veremezsin ben senin karınım!"

"Zeynep saçmalamayı kes!"

"Kemal sen kes!" Karımın içinden bir dişi aslan yattığını biliyordum bu kadar olduğunu bilmiyordum kabin memuru elin de viski ile yanımıza geldiğin de o hararetle Zeynep ayağı kalktığını fark etmemiştim. Memurun tepsisinde tuttuğu viskiyi alıp tek seferde başına dikmişti, içi yanmış gibi yüzünü ekşitsede dönüp bir tane daha istediğini söyledi. Ah sevgilim o seni çarpar ben pişman olacağın şeyleri yapmanı istemediğim den içme diyordum.

"Zeynep saçmalıyorsun!" Gelen ikinci bardağı da yuvarlamıştı ve tekrar istemişti; "sen baya baya saçmalıyorsun" elimdeki kadehi başıma dikip bardağı sertçe bırakmış ayağı kalkmıştım.

"Saçmalıyorsam bile kendime saçmalıyorum sana mi saçmalıyorum" sarhoş olmaya başladın bile ah Zeynep ah. Gelen üçüncü bardağı da içtikten sonra ne gibi bir cümbüş beni bekliyordu bilmiyorum ama memuru bu gidişte işinden edecekti.

"Bir bir bir tane daha"

"Sakın getireyim deme son uçuşun olur"

"Tamam Kemal bey!"

"Sen sen ne karııııışıyorsun"

"Zeynep sarhoş oldun!"

"Sarhoş oldumsa kendime oldum sana olmadım değil mi ama?!"

"Zeynep"

"Ne ne ne neeeeee-e Kemal adımımı öğreniyorsun!"

"Evet adını öğreniyorum"

"İyi öğrendinse sus artık"

"Sana içme dedim değil mi?"

"İçtim sana ne içtim işte ciğer benim ciğerim mide benim midem sana mi soracam ne içeceğimi"

"Ah Zeynep"

"Vah Kemal" peşpeşe kahkaha atıyordu ve hâlâ ayaktaydık.

"Zeynep otur yerine düşeceksin şimdi havadayken bir de iş çıkarma başıma"

"Oturmayacam bir diyeceğin mi var! ya aslında ne biliyor musun sayı-nn Kemal Ali yok Ali Kemal İlker-oğlu ben inmek istiyorum senin suratını görmek canımı sıkıyor, kalbimi acıtıyor, ciğerimi patlatıyor"

"Zeynep.." susturmuştu beni.

"Ne Zeynep Zeynep Zeynep adımı ezberleyemedin mi hâlâ! Kafanda büyük aslında ama beyine oksijene gitmiyorsa"

"Zeynep"

"Of sıktın beni! Pilot bey müsait bir yerde inecek var! Duymuyor beni galiba KAPTAN SANA DİYORUM İNECEK VAR!" Sendelemişti üstüme doğru; "Uf beni kimse anlamıyor"

"Ah Zeynep seni anlıyorum ama sen beni anlamıyorsun"

"Öyle mi dersin" iyice ağırlığını bana vermişti ve kalktığım koltuğa gerisin geri çökmüştüm kucağım da Zeynep ile bacaklarını çekip iyice yerleştiğin de dar gelinliğinde çıkan vücut hatları beni zorlamaya başlamıştı.

"Kemal-l"

"Efendim"

"Neden canımı yakıyorsun"

"Ben yakmak istemiyorum sevgilim"

"E kim yakıyor kötü ikizin mi?"

"Evet aşkım kötü ikizim"

"Sen traş mi oldun"

"Evet traş oldum" sarhoşlaştıkça tatlılaşmaya mı başladı bana mı öyle geldi, siniri gitti dudaklarıma bakıyor sürekli. Yavaşça ona yaklaşıp öptüğüm de dudaklarını dan iç çekmesi bir olmuştu, onu susamışçasına öpüyordum. Dudaklarımız ayrıldığında nefes nefes kalmıştık.

"Ama ben sakalarını daha çok seviyordum"

"Tamam bir daha kesmem"

"Kemal" yüzü kızarmaya başlamıştı; "şey.."

"Ney.."

"Beni bir daha öpsene"

"Nasıl"

"Az önce öptüğün gibi"

"Az önce nasıl öpmüştüm ki" derin bir nefes alıp vermişti gözleri iyice kızarmıştı.

"Kemal ya"

"Böyle mi?" Yanağından öpmüştüm başını hayır der gibi salamıştı, çenesinden öptüğüm de yine beğenmemişti. Alnına değdirdiğim de derin bir of çekmişti böyle çocuksu hali beni güldürmeye başlamıştı, sabah ona bu olanları anlatsam beni büyük ihtimal öldürürdü.

Dudaklarını öptüğüm de başını evet der gibi salamaya başlamış ve kollarını boynuma sarmıştı. Gelinliğinin yukarı kayması ile birlikte beyaz teni ortaya çıkmıştı, parmaklarımı açıkta kalan bacağının üzerine yerleştirmiştim ve yavaşça yukarı çıkmaya başladım da teni en kaliteli kadife kumaş gibiydi. İnsanın dokundukça dokunası geliyordu, dudaklarımın arasında inlemesi beni daha çok tahrik etmeye başlamıştı. Biraz da parmaklarım yukarı çıktığında dudaklarını ayırmıştı dudaklarımdan ve yarı uykulu bir şekilde gözleriyle bana bakmaya başlamıştı. Elini elimin üzerine koyup yavaşça uzaklaştırmıştı parmaklarımı ama bakışları beni çıldırtmaya başlamıştı.

Tekrar beni o öpmeye başladığın da geri dönüşü olmayan yolla girmiştik üstelik yarın sabah hiç bir şey hatırlamayacakken. Yavaşça parmaklarım gelinliğin fermuarı üzerine çıktığında...

Devamı çok yakında... gelecek bölümden biraz kesit paylaşmak istedim keyifli okumalar bakalım neler olacak :)

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now