Çarpışma

79.1K 2.5K 169
                                    

Multi medya : Zeynep'in en yakın arkadaşları Sevim ve Burak

Fakültenin kapısına geldiğimde, biraz durup soluklanmaya başladım. Başımı kaldırdığımda Sevim ve Burak karşılıklı sigara içip muhabbet ettiklerini gördüm, dersi adam akıllı dinliyorlar mı bilmem ama 3 senedir hiç bir dersi aksatmadan geliyorlar, zaten bu yüzden üç yıldır hiç kopmadık ya birbirimizi görmediğimiz gün yok, yanlarına doğru hızlı adamlarla gelip tam ortalarında durduğumda hala biraz nefes kontrolü yapmaya çalışıyordum;

"Günaydın Zeyno"

"Günaydın gencolarım, hadi sigaranızı bitirinde ders'e girelim"

"Ne zaman ineklemeyi bırakacaksın be güzellik"

"Sen benden sınav haftası not istemeyi bıraktığında canım"

"Allah var Burak güzel laf soktu canım arkadaşım" Sevim kolunu omzuma atmış beni kendine çekmişti, fakültenin içine girdiğimde derse son üç dakika vardı ve bizim uçmamız lazımdı.

"Koşun şimdi hoca içeri girer" merdivenleri hızla çıkmaya başladığımızda bir yandan konuşmaya devam ediyorduk.

Amfiden içeri girdiğimde etrafı bulanık görmeye başlamıştım, gözlüğümü çıkarıp silmeye başladığımda Burak bana seslenmişti, elimde gözlüğü temizlerken ona doğru dönmüştüm. Bir şey varmış gibi bakıyordu yüzüme;

"Efendim Burak" hâlâ bakmaya devam ediyordu. "Burak! Dünya dan Burak'a " bir yandan yüzüne el salıyordum, dünyaya dönmesi için. Kendine geldiğini belli eden bir hareket yaptıktan sonra konuşmaya başlamıştı.

"Bence hiç gözlük takma" şaşkın bir ifadeyle ona bakarken söylenerek konuşmaya başlamıştım.

"Neden not tutmama için mi? Gözlüksüz önümü dahi görmediğimi biliyorsun"

"Ama bu kadar güzel gözleri onunla geride bırakma" o sıra içeri hoca gelmişti.

"Hoca geldi benimle konuşmayı bırakta not tut" gözlüğümü gözüme takmış, çantamdan not tutmak için renkli A4lerimi çıkarmıştım. Bana her zaman baktığı gibi tuhaf tuhaf bakmaya başlamıştı Sevim. Ne yapayım yani, renkli kağıtlardan ders çalışmayı daha çok seviyorum, hoca bilgisayarı açmış ve sunuyu başlatmıştı, biz gözlerimizle konuşurken.

Bir yandan dinleyip, diğer yandan not tutuyordum notları hocalar versede ben kendi notumu tutmaktan taraftım bazen sunularda yazılmamış en küçük bilgi bile sınavda karşımıza çıkabiliyordu.

Ders bittiğinde üçümüzde konuşa konuşa aşağı inmeye başlamıştık, bahçeye çıktığımızda ben kendimi hemen çimenlerin üzerine bıraktım ve güneşin tadını çıkarmaya başladım. Sevim yanıma oturup sigarasını yaktığında, ben kendimi güneşin parıltısına bırakmıştım. Tepsiyi önüme bırakıp yanıma uzandığında hepimizin çoktan benzini bitmişti peş peşe iki derse girmek bunu gerektiriyordu ve bir saat sonra laboratuvarımız vardı. Önümdeki kahveden bir yudum aldığımda, yine beni şaşırtmamıştı;

"Burak bininci kez bunu söylüyorum ben şekersiz içiyorum kahveyi sen yine şekerli almışsın bana"

"Zeyno, her seferinde benim kahvemi içmeyi nasıl başarıyorsun. Senin kahven diğeri çayıda bir tek Sevim içtiğine göre" kızarmıştım çocuk haklıydı her seferinde aynı konuşma oluyordu.

Kahvesini bırakıp, kendi kahvemi aldığımda bir yandan çevredeki diğer fakültemize mensup arkadaşlarımızı izliyordum o sıra yatan adam doğrulmuş ve cebinden petito çikolata çıkarmıştı.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now