İnci tanem

31.8K 1.2K 23
                                    

Zeynep

Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu, artık biliyorum beni seviyordu. Beni severek ve isteyerek öpüyordu, öncesi de isteyerekti tek fark artık sevdiğini biliyorum. Dudakları alınıma değdiğinde nefesimi kontrol etmeye çalışıyordum o sıra aklıma Zehra geldiğinde arkamı dönüp baktım ama gitmişlerdi. Eve gidince Zehra ile konuşmam gerekiyordu, ama bir yandan Kemal'i de bırakmak istemiyordum. Elimi sıkıca tuttuğunda yavaş adımlarda arabaya doğru ilerlemeye başladık, arabanın yanına geldiğimizde kapımı açtı ve binmeme yardımcı oldu. O direksiyona geçene kadar cebimden çıkarttığım telefonumla hemen Zehra'ya mesaj attım;

"İyi misin? Neredesin" göndermemle bana cevap vermesini beklemeye başladım ama hâlâ cevap vermemişti. Telefonu bacağıma ritmik bir şekilde vururken Kemal gaza basmıştı telefonumun titreşimi hissetmemle açmam bir olmuştu.

"Evdeyim sonra konuşalım abla uyumak istiyorum. Bu arada annemlere Kemal abi ile gittiğini söyledim, babam biraz sinirlensede annem yatıştırdı bu arada Kemal abi'ye söyle babam diyor ki evlenmeden bu kadar gezmeniz, akşamları seni almasını babamın pek hoşuna gitmiyormuş" aklım Zehra'da kalsa da babamın bu hali gülmeme ve hoşuma gitmişti, önce bizi zorunlu kildi şimdi ise birbirimi sevmeye başladığımızda geri çekti, alemsin baba.

"Kemal kayınpederinin sana özel bir mesajı var"

"Neymiş o mesaj sevgilim"

"Evlenmeden bu kadar gezmemiz, dışarı çıkmamız, gece almaların hoşuna gitmiyormuş. Bir de iki kere sende kaldığımı duysa vurur seni.." yüzüm kesin kızardı; "yıkadığını saymıyorum bile" allahım neden bunu söyledim ki, alev almıştı yanaklarım. Soğuk parmakları yüzüm de gezdiğinde başımı istemsizce parmaklarına yasladım ve gözlerimi kapattım, o sıra Kemal'in sesi kulaklarımda yankılanmıştı.

"O zaman sevgili kayınpederim benden de sen bir mesaj götür küçük sevgilim, iki hafta sonra düğünümüze hazırlıklı olsun. Çünkü seni yanımdan biran olsun ayırmak istemiyorum" gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açılmıştı.

"Ne dedin sen!"

"Diyorum ki iki hafta sonra evlenelim"

"Kemal bu ne acele?"

"Sensiz bir gün bile geçsin istemiyorum" elimi alıp dudaklarına götürmüştü. Kalbimin yerinden çıkaracak gibiydi ama bu acele evlilik hepten ortalıkları karıştıracak gibiydi, susmuştum o da susmuş gibiydi.

Sonsuz kere sonsuz zaman diliminden sonra konuşmuş ve geleceğimiz yere gelmiştik. Arabadan indiğimde ilk kez kendimdeyken evine gelmiştik, beni buraya neden getirmişti bilmiyorum. Babamlar iyice merak edecekti gece yarısını çoktan geçmişti. Evine çıktığımız da, kapıyı açtı ve içeri girmeme yardımcı oldu. Koltuğa oturduğumda, geleceğini söyleyip yok olmuştu ortadan, ayaklarımı kendime çekmiş bir halde oturmaya başlamıştım. Boydan boya kaplı pencereden dışarı baktığımda İstanbul'un gece görüntüsü daha güzel görünüyordu, oturduğum yerden kalkıp dışarı bakmak için cama yaklaşmıştım. Yanıma geldiğin cam'a gölgesi yansımıştı, ellerini karnımın üstün de birleştirdiğin de içimdeki kelebekler tekrar uçmaya başlamıştı yavaşça beni kendine doğru çevirdiğinde. Yolda bana sürprizlerin bitmediğini söylemişti sıradaki sürpriz neydi bilmiyorum ama merakla bekliyorum açıkçası. Birbirimizin gözlerinin içine bakarken daha fazla dayanamadım ve sordum;

"Gecenin sürprizlerinin bitmediğini söylüyordun, üstelik beni eve bırakacağında sıradaki sürprizinizi merakla bekliyorum bay sürprizlerle dolu adam"

"Küçük sevgilim seni eve bırakacağımı söyledim ama kaçta bırakacağımı söylemedim ve sürpriz biziz. Seninle günün doğuşunu bu camın önünde ve aşkımızın belki de başladığı bu evde izlemek istedim o kadar"

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now