Kemal gitme..

11.7K 522 17
                                    

Zeynep

Çöktüğüm yerden yumruklarımı zemine indiriyordum delirmiş miydim? Galiba evet bu acı insanı delirtiyordu, nefes aldırtmıyordu ölüyordum işte sevdiğim adam gibi ölüyordum. O sıra birden bire beni tutmaya çalışan babamların kolundan sıyrılıp kalkmıştım, beni tutmaya çalışan herkesin kollarının arasından sıyrılıp koşar şekilde içeriye girmiştim tekrar, odanın içindeki soğukluk bedenimi ürpertmişti biran başımı sola çevirmiştim sanki Kemal yanımda ve elimi tutmuştu veda eder gibi sol elimde hissettiğim sıcaklık sağ elimde yoktu sanki hâlâ buradaydı ve gitmemek için savaş veriyordu, bizim için savaş veriyordu. Başımı kaldırıp baktığımda verilen elektroşok ile birlikte Kemal'in cansız bedeni kalkıp tekrar inmişti yatağa ve o an doktorun elindeki defibilatörü vermişti kolundaki saate bakıp eklemişti; "Ölüm saati.." devamını getirmesini istememiştim.

"Sakın! SAKIN ONU SÖYLEMEYİN"

"Hastanın yakının bu odada ne işi var"

"Hocam çıkarmıştık ama.."

"Bakın burada olmamınız lazım çıkın"

"DURMAYIN DEVAM EDİN!" Boğazım parçalanıyordu, sol elimdeki sıcaklık git gide azalıyordu.

"Bakın elimizden geleni yaptık ama hasta dönmüyor"

"Demek ki yapmadınız! Devam eden hissediyorum eşim yaşamaya çalışıyor hâlâ sol elim onun tuttuğu gibi sıcak"

"Ölüm saati.." diye tekrar ettiğinde tekrar susturmuştum.

"ANLAMIYORSUNUZ O ÖLMEDİ O KELİMEYİ DEVAM ETMENİZE İZİN VERMEYECEĞİM O LANET DEFİ TEKRAR KULLAN"

"Eşiniz öldü bunu anlayın" saatine baktığında delirmiş gibiydim.

"ÖLMEDİ ÖLMEDİNİN NEYİNİ ANLAMIYORSUNUZ DEVAM EDEN"

"Geri dönemez sizde bunu anlayın"

"BU KADAR KOLAY SÖYLEYEMEZSİNİZ HERŞEYİ YAPMANIZ LAZIM! BEBEĞİMİ BABASIZ BU KADAR KOLAY BIRAKAMAZSINIZ" o sıra kolumda bir ağırlık hissettim beni çekmeye çalışan; "BIRAK BENİ BIRAK" hızla kolumu çekmiştim; "HADİ DEVAM ET" dediğimde doktor bana kanıtlamak ister gibi tekrar hemşireden istemişti.

"300 joule şarj et" eline aldığında tekrar Kemal'in göğüsüne dayamış ve elektroşoku vermişti. Boş bir beden gibi tekrar havalanıp yatağın üzerine düştüğünde odanın içerisindeki ölüm sessizliğini bozan ses duyulmuştu.

"Hocam nabız alındı" dediğinde olduğum yere çökmüştüm. Gitmemişti işte beni bırakmamıştı ikimiz için savaşmıştı ve biz kazanmıştık.

Komiser kalkmama yardım ettiğinde yavaşça yatağa doğru yürümeye başlamıştım gözümden sessiz inen yaşlarla birlikte tekrar atıyordu kalbi, tekrar bizim için atıyordu sevdiğim kalbi. Yavaşça elini tuttuğumda doktor geri çekilmişti, definin geldiği yerler kızarmıştı. Elini tutup yere çökmüştüm ve dudaklarımı bastırmıştım kokusunu içime çekerek;

"Gitmedin sevgilim, bırakmadın bizi teşekkür ederim sevgilim" gözlerimden süzülen yaşlar parmaklarını yıkamıştı. Doktorun sesi ile başımı kaldırmış ve bakmıştım gözlerine.

"Kemal bey uzun süre oksijensiz kaldı beyinde ne tür bir etki bıraktığını uyandığında anlayabileceğiz ancak niyede her şeye hazırlıklı olun" dediğinde güçlükle olduğum yerden kalkmıştım benim cevabımı beklemeden odadan çıkmıştı.

Komiserin yardımıyla bende çıkmıştım yoğun bakım odasından ağır adımlarla yürüyerek kenarda duran bekleme koltuklarından birine oturup ellerimi boşluğa bırakmıştım. Zehra diz çöküp elimi avucunun içine alıp dudaklarına götürmüştü göz yaşları parmaklarımdan aşağı inerken. Babam yanıma oturduğunda elimi sıkıca tutmuştu bekleyen herkeste en ufak ses yoktu tek bir kelime bile sessizlik sonsuzluk derecesinden daha fazlaydı belkide sağır etmişti. Babamın sesiyle birlikte tüm sessizlik bozulmuş ve boğazımın derinliğinden bir hıçkırık kopmuştu;

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now