Sarmaş Dolaş

55.1K 1.9K 79
                                    

Kemal

Uyandığımda, gün aydınlamıştı nasıl bu kadar deliksiz uyuyabilmiştim. Kolumu hareket ettirmeye çalıştığımda burnuma gül kokusu gelmeye devam etmişti başımı hafifçe aşağı indirdiğimde. Hâlâ bana sıkıca sarılıydı, bana sıkıca sarılması kalbimde tuhaf bir kıpırtıya neden olmuştu, hareket ettiğinde uyandığımı anlamaması için gözlerimi tekrar kapatmıştım. Sıcak nefesi hâlâ boynumu okşuyordu, sıcak dudakları boynuma değdiğinde gözlerim birden açılmıştı ve onun gözleri kapalıydı. Gözlerimi kapattığımda uyandığımı fark etmemesi için dua etmiştim.

Zeyno

Kendime gelir gibiydim, sahı bana ne oldu, en son kendimi onunla birlikte lüks bir restoranda hatırlıyorum ne ara yatağıma gelmiştim. Burnuma keskin ama bir o kadar da kışkırtıcı bir erkek kokusu geliyordu. Saçlarım da hissettiğim nefesden sonra emin olduğum şey Zehra gece gelmişti yanıma, bu erkeksi koku büyük ihtimal babamın parfümlerinden birini sıkmıştı. Boynuna öpücük kondurmuştum, elmalı turtama. Gözlerim kapalı bir şekilde onunla konuşmaya başlamıştım; "Günaydın Elmalı turtam" yüzümde kocaman bir gülümseme olmuştu.

Gözlerimi açtığımda bu boyun elmalı turtama ait değildi, yanımdaki üstelik bir adamdı ve benim her iki elimde neden onun boynuna sarılmıştı. Kendimi hızla geri çekmemle kendine gelmişti, ayaklarımı kendime çekmiştim, oturur bir halde kendime kızıyordum nasıl olurda öperim ben, aptal kafa önce aç şu gözlerini!

"Zeynep korkma!" Eli değdiğinde koluma çekmiştim ne ara buraya gelmiştim neden aynı yataktayız. Neden sarmaş dolaş uyuyorduk; "korkma hiç bir şey olmadı, dün restoranda bayıldın seni buraya getirmem gerekti ve annen izni var"

"Ne" annemin izini olduğunu mu söyledi o bana mi öyle geldi.

"Ondan izin aldım diyorum Zeynep neyini anlamıyorsun"

"Ne hakla seninle kalmam için izin alırsın!"

"Nişanlı olmamızın hakıyla"

"Değiliz Kemal ne zaman anlayacaksın. Seninle ben NİŞANLI FALAN DEĞİLİZ!"

"Zeynep Cumartesi nişanlanıyoruz farkındasın değil mi?"

"NE!" Cumartesi nişanlanıyor muyum Allahım neden kimse bana sormuyor. Niye!

Yataktan sıçrar gibi kalkmıştım, ayakkabılarımı giymeye çalışıyordum bir yandan.

"Zeynep nereye gidiyorsun" ona cevap vermiyordum. Salona doğru geldiğimde arkamdan geliyordu, yerde atılı olan çantamı alıp hızla kapıya yürüdüm.

Kapıyı açıp dışarı çıktığımda kolumu tutmuştu, hızla kolumu ondan çektim ve sinirli bir şekilde baktım ona, ama net görmüyordum kahretsin gözlüğüm neredeydi gerisin geri dönemezdim artık. Hızlı adımlarla asansör bulmaya başladım, asansörü çağırdığımda tekrar kolumda bir el hissettim. Sinirle dönmüştüm, benden bir farkı yoktu gözlerinden ateş seçiyordu sanki, bu adamın içinde hiç mi sevgi olmaz ya. Ben onunla nasıl yirmi yıl evli kalabilirim ki, içinde sevgiye yönelik bir tane bile kırıntı yokken.

"Bırak kolumu Kemal"

"Nereye gittiğini sanıyorsun sen Zeynep! Yakında bir İlkeroğlu olacaksın başını buyruk davranamazsın!"

"Olmayacam Kemal ben senin hiç bir şeyin olmayacam"

"Zeynep benim sinirlerimi çıkartma tepeme"

"Çıkarsa çıksın ne yapabilirsin! Bana vurur musun hadi vursan vurda seninle evlenmemeyi garantiliyeyim." Dişlerini sıkıyordu, yüzü iyi gerilmişti elleri de öyle iyice canımı yakmaya başlamıştı.

Tutkulu Mücevher (Tamamlandı)Where stories live. Discover now